You look Çeviri Türkçe
172,791 parallel translation
Because you look like a sauna wall.
Sauna duvarına dönmüşsün.
- " What do you look like?
- Nasıl birine benziyorsun?
You okay? You look thinner.
Zayıflamış gibi duruyorsun.
You look good, Maia.
İyi görünüyorsun Maia.
Yeah, you look it.
Evet, bir bakarsın.
Everywhere you look.
Her yerdeler.
Did you look at the list?
- Listeye baktın mı?
Hey, you look familiar, do I know you?
- Tanıdık geldin gözüme, tanışıyor muyuz?
- That's why we're here, sir, to make you look good.
- Gerçekten mi? - Biz bunun için varız. Sizi iyi gösterebilmek için.
You look older than you should, shepherd.
Olduğundan yaşlı gösteriyorsun çoban.
Orson, you look fantastic.
Orson, müthiş görünüyorsun.
Oh, my gosh, you look amazing!
Aman Tanrım harika görünüyorsunuz.
Legally, I can't let you look at Dale's medical file.
Yasal olarak, Dale'in tıbbi dosyasına bakmanıza izin veremem.
Would you look at that, Luci?
Buna bir bakar mısın Luci?
You have the same look Toby has every time he runs into someone he owes money to.
Toby'nin alacaklısından kaçtığı zamanlarda göründüğü gibisin.
When I look at you, I see everything you have to offer.
Sana baktığımda, vaat etmen gereken her şeyi görüyorum.
You know, we could look the other way if you just made it worth our while.
Emeğimizin karşılığını görebilsek belki de başka yöne bakabilirdik.
The look on that guy's face when you threatened to write him up was priceless.
Şikâyet etmekle tehdit ettiğinde adamın yüzündeki ifadeyi görmek paha biçilmezdi.
Look, I mean, you could start in the Banasri Ullah Para neighborhood.
Banasri Ullah Para mahallesinden başlayabilirsiniz.
Look, we can help you.
Sana yardım edebiliriz.
I mean, look at you. The hair.
Yani, kendine bir bak.
Look, I'm gonna do you a favor.
Bak. sana bir iyilik yapacağım.
I mean, it's too late for us now, but, uh... I look at him and I wonder what... you know, what his son would be like.
Artık tabii ki çok geç ama ona bakar ara ara düşünürdüm.
You just have a look.
- Bir garip bakıyorsun.
God, look at you.
Şu haline bak. Benden nefret ediyorsun.
Look at you two here.
İkinizi böyle görmeyi özlemişim.
Look at you, making a proper objection.
Bak sen şuna, uygun bir itirazda bulundun.
So, Maia, I want you to take a look at your mother's calendar, okay?
Maia annenin programına kabaca göz atmanı istiyorum olur mu?
Yeah, well, why don't you take a good look at that and, put a check mark next to the ones that you remember.
- Hayır. Tamam o halde listeye bir göz atıp hatırladıklarını işaretler misin?
Look, you can either have one healthy son... or two dead ones.
Bak, ya ikinizin de birer sağlıklı oğlu olur... ya da iki ölü çocuğunuz.
You don't look fine.
İyi görünmüyorsun.
Look, I heard you were back.
Döndüğünü duydum.
Look, if you're too afraid, forget about it.
Bak, korkuyorsan unut gitsin.
You don't look like a king.
Kral gibi görünmüyorsun.
He wanted to look you in the eye.
Gözünün içine bakmak istiyordu.
Do you want to be able to look back?
Sen de ona bakabilmek istiyor musun?
REX : Well, they kind of look like battle droids, to tell you the truth.
Gerçeği söylemek gerekirse, bir tür savaş droidine benziyorlar.
You even look a bit like Brando.
Hatta birazcık Brando gibi bile görünüyorsun.
Look, I am sorry, I should've told you that I needed... time off.
Seni arayıp izne çıkacağımı söylemeliydim.
Come on, Candy. Well, look, if you change your mind and wish to take me up on this splendid lead, then, you know, you can always text me, or I'm on Wobble now as well.
Tamam, eğer fikrini değiştirir ve bu müthiş ipucunu takip etmek istersen her zaman bana mesaj atabilirsin, hem artık Wobble bile kullanıyorum.
Look, even if I'd known, I wouldn't have hurt him. You have proof?
Bakın bilsem bile onun canını yakmazdım.
Right, you've got that look on your face when you're saying something insightful and waiting for me to figure it out.
Evet, kavraması güc bir sey söyleyip benim anlamamı bekledigin zamanlar yaptıgın surat sekli bu.
Right, why do you sexy detectives look so disturbingly familiar?
Neden siz, seksi dedektifler rahatsız edici derecede tanıdık geliyorsunuz?
And you want to look through our ledgers... why?
Peki neden kayıtlarımıza bakmak istiyorsunuz?
Look, if you want to be angry with me, you just go right on ahead.
Bak, eğer bana kızmak istiyorsan, durma ve kız.
Oh, look, I know the puddings are good, but there must be more that you all desire.
Bak, pudinglerin iyi olduğunu biliyorum. Ancak hepinizin arzuladığı daha çok şey olmalı.
Look at you.
Kendine bir bak.
when I look at you... I see a light.
Ben sana baktığımda ışık görüyorum.
I notice you've changed your look.
Bakışını değiştirdiğini fark ettim.
Well, now look what you've made her do.
Peki, şimdi ona ne yaptıklarına bak.
Look, if you think that I wouldn't forgive you for your mistakes or your flaws, if you think that I don't know who you really are by now, you're wrong.
Bak, seni affetmeyeceğimi düşünüyorsan Hatalarınız veya kusurlarınız için, Eğer şimdiye kadar kim olduğunuzu bilmediğimi düşünüyorsanız,
you look so beautiful 108
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79