You made that Çeviri Türkçe
10,663 parallel translation
Later on that evening, you made that statement, is that right?
Bu sözü o gece daha sonra söylediniz, öyle mi?
- You made that all up?
- Hepsini siz mi uydurdunuz?
- You made that up?
- Siz uydurdunuz?
- You made that up?
- Bunu da mı uydurdunuz?
That is sweet that you made that up.
Bunu uydurmuş olman çok tatlı.
Oh. I have discovered that in my eagerness to protect you yesterday evening, I may have made a terrible mistake.
Dün akşamki sizi koruma gayretimle, büyük bir hata yapmış olabileceğimi farkettim.
Your father made provision for you that will reward hard work and honest endeavour.
Baban, sıkı ve dürüst çalışmanın mükâfatlandırılacağını bildirdi.
Because, he made me promise that I wouldn't tell you.
Çünkü sana anlatmamam için söz verdirdi.
Like I said, it's not that I don't respect the choice you made, it's just... because of NZT,
Dediğim gibi. Aldığın karara saygı göstermiyorum değil. Sadece...
When you first met him, Elia gave you a pen that's made out of TC.
Onunla ilk tanıştığında Elia sana tugsten karbitten yapılma bir kalem vermişti.
That message of rebellion you beamed out somehow made its way into the deepest dark of Imperial prisons.
Göndermiş olduğun o isyan mesajı bir şekilde yolunu bulup en karanlık İmparatorluk hapishanelerine ulaştı.
Bea, I will join you in arguing against the substance of these tapes, but only after they're made public. We wouldn't have to argue against them if they weren't made public. But that's insane.
Bea, bu kayıtların aslına karşı sizinle savunmaya katılacağım,... ama ancak kamuya açık yapıldıktan sonra.
We were all alone at this house that dad had set up to be sexy - - dad made it sexy for you?
Babamın seksi bir hâle getirdiği bir evde yalnızdık ve... Babam sizin için mi o hâle getirdi?
You made her like that.
Onu sen bu hâle getirdin.
You've complicated our relationship - since I made that offer.
- Bu teklifi yaptığımdan beri ilişkimizi çok karmaşık hale getirdin.
- Because you haven't made that point.
- Çünkü bu konuyu siz getirmediniz.
But that's what made me fall in love with you.
Sana bu yüzden aşık oldum işte.
That was the biggest mistake you ever made in your life, son.
Hayatının en büyük hatasını yaptın evlat.
You just like made that with your body or...
Vücudunla yaptın sanırım?
Now I'm afraid you won't give yourself a chance, standing by that betrothal back in the day that should never have been made.
Artık tek korkum keşke hiç olmasaydı dediğim geçmişteki o nişanın yüzünden kendine bir şans tanımaman.
We never really talked about it, but, technically, when I married Megan, that made you and I brothers-in-law.
Bu konuda hiç konuşmadık, ama teknik olarak Megan'la evlendiğimde, seninle de kayın birader olduk.
[Kelly] You made the statement that the description sounded like Steven Avery, you just don't remember whether you said it at the hospital or whether you said it at the Sheriff's Department later on.
Tarifin Steven Avery'ye uyduğunu söylediniz ama bunu hastanedeyken mi yoksa sonradan Şerif Departmanında mı söylediğinizi hatırlamıyorsunuz.
If you do find anything, say you find the truck, say you talk to somebody that has seen her or made contact or knows her whereabouts or anything, don't touch anything.
Bir şey bulacak olursanız, atıyorum aracı buldunuz veya bir görgü tanığıyla, onunla konuşmuş ya da yerini bilen biriyle karşılaştınız, hiçbir şeye dokunmayın.
- If you made a mistake, they'll understand that.
- Bir hata yaptıysan, anlayacaklardır.
He wants to throw out the statement that they made you say, or whatever.
Sana verdirdikleri ifadeyi iptal ettirmeye mi ne çalışıyormuş.
You know, examples of one after another after another of decisions that were made in the investigative process, all of which went just towards Steven Avery and no one else.
Soruşturma aşamasında birbiri ardına verdikleri kararlarda başka kimseye değil, sadece Steven Avery'ye odaklandıklarını gösteren pek çok örnek mevcut.
Just to see, you know, calls she had made or, you know, if there were other numbers of friends that we could find on there.
Sadece yaptığı aramaları görmek, arayıp sorabileceğimiz diğer arkadaşlarının numaraları var mı diye bakmak için.
- You know, that that mistake made...
- Yani diyorum, böyle bir hata...
[female reporter] But my question is, though, is that if you were gonna put somebody on the stand and accuse that person of a conspiracy, Mr. Kratz kind of made it sound like you should be able to offer some proof that this planting actually took place.
Yalnız benim sormak istediğim eğer birisini o kürsüye çıkarıp komplo kurmakla suçlayacaksanız Bay Kratz delil yerleştirme iddiası ile ilgili somut bir kanıt sunmanız gerektiğini söylemişti.
I felt there were some biased jurors that didn't, you know, keep an open mind and they had their mind made up, you know, before the trial started.
Jüri üyeleri arasında sabit fikirli insanlar olduğu izlenimine kapıldım. Daha mahkeme başlamadan kararlarını vermişlerdi.
- You made up the part that you raped her?
- Ona tecavüz ettiğiniz kısmı siz mi uydurdunuz?
You made up the part that she told you not to do it?
Size yapmamanızı söylediği kısmı siz mi uydurdunuz?
You just made that up?
Uydurdunuz yani?
What was the part that you made up?
Hangi kısmı siz uydurdunuz?
You don't think I want to be a Delta Air Line pilot or the CFO of Lubriderm or whatever the hell else I made up, instead of being some guy that works out of a renovated fucking closet?
Dolaptan bozma bir odada çalışan biri olmaktansa, Delta Air Lines'da pilot veya Lubriderm'de müdür ya da aklıma ne gelirse işte o olmak istemez miydim sence?
And the thing... the thing that made it so hard is... is I thought you were different.
Bu şey... Bunu zorlaştıran şey farklı olduğunu düşünmüş olmam.
But you and I have made a journey that other men cannot even imagine.
Ama sen ve ben bir yolculuk yaptık Diğerleri bile hayal bile edemeyecekleri şeyleri.
You made it so clear to me, that you didn't want to, so...
İstemediğini açık şekilde belli ettin zaten.
There's no way you just made that one up.
Uydurmana imkân yok.
You could not have made the offer of your hand in any possible way that would have tempted me to accept it.
Bay Darcy, bana o evlilik teklifini kabul etmeyi düşünebileceğim hiçbir şekilde yapamazdınız.
Oh, you made it to the finals. Wow, congratulations, that's awesome.
Yani finallere kalmayı başardın.
"All the while I think of you " And the lucky day that made us two. "
Sadece seni düşünüyorum Ve evlendiğimiz güne şükrediyorum.
What do you think of the changes that she's made?
Bu değişiklikler hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
It's bad enough that you're promoting both fighters, but I know you made a deal for Dele to fight Rossi in Europe in three months. $ 250K.
İki boksörün de organizatörü olman yeterince kötü zaten ama üç ay sonrasına Dele'ye Rossi'yle 250 bin dolarlık maç ayarladığını biliyorum.
Do you want to see the first processor that we ever made?
Şimdiye kadar yaptığımız ilk işlemciyi görmek istiyor musunuz?
- That's why I made you ask me.
Bu yüzden sormanı istedim.
For all the truth that you made me see
Bütün gerçekleri bana gösterdiğin için
For all the wrong that you made right
Bütün hataları düzelttiğin için
- Your father has lorded over every decision you've made in your adult life, and Meredith is just the latest example of that!
- Erişkin yaşamında baban senin... Your father has lorded over every decision .. her kararında belirleyici oldu, Meredith de bunun en son örneğidir.
Would you like to know an observation that I made this weekend?
Bu hafta sonu yaptığım bir gözlemi anlatmamı ister misin?
You understand that when a complaints made, we have no choice but to investigate.
Malumunuz olduğu üzere, şikayet olduğunda tahkik etmekten başka çaremiz olmuyor.
you made that up 37
you made it 730
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made it up 29
you made the right decision 46
you made the right choice 44
you made a promise 37
you made it 730
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made it up 29
you made the right decision 46
you made the right choice 44
you made a promise 37
you made me 53
you made me a promise 19
you made a choice 27
you made a commitment 17
you made 28
you made the right call 27
you made sure of that 16
you made this 52
you made them 16
you made bail 25
you made me a promise 19
you made a choice 27
you made a commitment 17
you made 28
you made the right call 27
you made sure of that 16
you made this 52
you made them 16
you made bail 25
you made a deal 26
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's cool 1334
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's cool 1334
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's my best friend 28
that'll be it 25