You made a commitment Çeviri Türkçe
99 parallel translation
Sister, have you made a commitment to the Lord?
Kardeşim. Lord'umuza bir söz verdin mi?
You made a commitment, Pop.
Anlaşma yaptınız, Baba.
You made a commitment.
Bir söz verdin.
You made a commitment, Nelson.
Bana bir söz verdin.
And even, even if she wasn't, you would never leave her because you made a commitment to her.
Öyle olmasaydı bile onu terk edemezdin çünkü ona söz verdin.
You must remember, Veer, from the moment you were initiated into my circle, you made a commitment to the pursuit of scientific truth.
Şu andan itibaren, benim daireme kabul edildin, ve bilimsel doğruluğu takip edeceğine bağlılık göstermen gerektiğini hatırlamak zorundasın, Veer.
Well you made a commitment Sammy to this bank, to this job
Sen de bu bankaya bir söz verdin Sammy, bu işe
- Lorelai, you have to go to the concert. You made a commitment to someone, you have to honor it.
- Söz verdiysem yerine getireceksin.
YOU MADE A COMMITMENT
Bir söz verdin
It's not like you made a commitment to this woman.
O kadına herhangi bir bağlılığın yok.
That doesn't change the fact you made a commitment to each other before God.
Bu birbirinize Tanrı huzurunda bağlılık yemini ettiğiniz gerçeğini değiştirmez.
You made a commitment.
Bir taahhüt verdiniz.
You made a commitment to us long before you joined the Enterprise.
Atılgan'a katılmadan uzun zaman önce bize bir söz vermiştin.
- You made a commitment!
- Bir söz verdin!
Remember, you made a commitment to this channel.
Bu kanalla bir anlaşmanız var.
It seems unfair, but you made a commitment to me... and that also means a commitment... to what's inside of me.
Haksızlık gibi görünüyor ama bana bir vaadde bulundun. Ve bu demekki aynı zamanda içimdekine de bir vaade bulundun.
Yeah, you might also put it that you made a commitment.
Aynı zamanda bağlılık yemini de edecektin.
You made a commitment, Erica.
Taahhütte bulunmuştun, Erica.
You sat right here in this office, you sat in this office, you made a commitment to me and then you...
Bu ofise gelip burada oturup bana taahhüt ettin ve sonra sen...
You made a commitment, and now you have to see it through.
Bir söz verdin ve yerine getirmek zorundasın.
"You're not very pretty, you have no boobs, and you can't do a basket toss to save your life, but you made a commitment."
Çok güzel değilsin, göğüslerin büyük değil. Hayatını kurtarmak için bile basket atamazsın. Fakat söz verdin.
Sweetie, you made a commitment.
Tatlım bir söz verdin.
You made a commitment you couldn't maintain.
Aman ne güzel! Bizimle bir bağ kurdun bunu devam ettirmelisin.
You made a commitment to her.
Ona söz verdin.
! Mom, like it or not, you made a commitment,
Anne, hoşuna gitse de gitmese de bir bağlılık yemini ettin.
I know men are meant to be promiscuous because of evolution, but you made a commitment to a woman you love.
Biliyorum, erkekler doğaları gereği önlerine gelenle yatarlar. Ama senin, sevdiğin kadına bir bağlılığın var.
I'll think about you for years and wonder if you ever made a commitment if you ever got involved.
Birine bağlanıp kalabildin mi diye senelerce düşüneceğim.
Don't think that you've just made a lifelong commitment.
Ömür boyu sürecek bir taahhüde girdiğini düşünme.
You've made a commitment to get better.
İyileşeceğine dair söz verdin.
So, Mr. Orange... you're telling me that this good friend of mine... who did four years for my father... who, in four years, never made a deal, no matter what they offered him... you're telling me that now that he's free... and we're making good on our commitment to him... he's just gonna decide, out of the fucking blue... to rip us off?
Ve sen, Mr. Orange... kalkmış arkadaşım olan bu adam hakkında... babam için dört sene hapiste kalmış... dört sene boyunca önerdikleri hiçbir pazarlığa girmemiş... bu adam hakkında, tam şimdi serbest olduğunda... ve biz ona hakkını ödeyebildiğimiz bir zamanda... bize kazık atmaya ve yeryüzünden silmeye karar... verdiğini mi söylüyorsun?
You unwittingly made a major commitment.
Aptalca davranarak büyük bir fedakârlık yaptı.
IT'S A $ 900-A-MONTH EMPTY ROOM THAT ALLOWS YOU TO DELUDE YOURSELF INTO THINKING THAT YOU HAVEN'T MADE A COMMITMENT.
Aylığı 900 $'a boş bir oda buldum diye arada bir bağlılık olmadığını düşünerek avutabilirsin kendini.
- Yeah, I made a commitment to you.
Emin misin? - Evet, sana söz verdim.
But more importantly, we made a commitment to get back to you.
Ama daha önemli olan, seni arayacağımıza dair verdiğimiz sözü yerine getirdik.
You've made a commitment that prohibits choices in the name of love?
Aşk adına seçimlerini kısıtlayan bir birlikteliğin mi var?
You also made a commitment to the service, Captain.
Aynı şekilde ordu ile de bağın sürüyor, yüzbaşı...
You've made a commitment to the Jedi order... a commitment not easily broken.
Jedi Birliğine bağlılık andı içtin. Bozmak kolay olmaz.
Now, you will not be held accountable for anything that has happened up till this point, in fact, you will be admired for the noble attempt you have made to honor your predecessor's commitment a commitment that has been exploited by
BURDAN SONRA OLANLAR SANA SAYILMAYACAK YAPTIĞIN ŞEYDEN SAYGI DUYULACAK BU REJİM TARAFINDAN ÇÜRÜTÜLEN BAĞLILIK
When I started my campaign over a year ago, I made a promise to you who supported me that my campaign would be built on integrity, commitment, and above all, honour.
Bir yıl önce kampanyama başladığımda beni destekleyen sizlere kampanyamın bütünlük, azim ve hepsinin ötesinde şeref üzerine olacağı sözünü vermiştim.
Look. I made a commitment to your mother to help you.
Sana yardım etmek için annene söz verdim.
Well, thank you, but I made a commitment.
Teşekkürler, ama ben bir taahhüt aldım.
You know, I will always love you, but I made a commitment to Brian.
Biliyorsun, seni daima seveceğim, ama Brian ile de anlaşmam var.
Why didn't you just tell him yes? I made a commitment here.
- Buraya verilmiş bir sözüm var.
I made a commitment to you and I need to make it happen.
Sana bir söz verdim.
You've already made that commitment, and now you have a choice.
Kendini çoktan buna adadın, Ve şimdi bir seçim şansın var.
Caroline, you made a commitment.
Caroline, söz vermiştin.
I made a commitment to you, and I'm gonna see you through this pregnancy.
Hamileliğin boyunca sana ben bakacağım. Bu bizim için çok önemli.
But I made a commitment to you and to our family, and I honored that commitment.
Ama benim sana ve ailemize karşı bağlılık sözüm var ve bununla da onur duyuyorum.
You can't afford this, and I have made a commitment.
Bunu karşılayamazsın ve ben bir söz verdim.
Spock, you have made a commitment to honor the Vulcan way.
Spock, Vulcan geleneklerini şereflendirmek için bir söz vermiştin.
That's... quite a commitment you've made to jumping the girl I'd like to date.
Bu... Kendini gerçekten buna adamışsın çıkmayı düşündüğüm bir kızın üstüne atlamaya.
you made it 730
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made it up 29
you made the right decision 46
you made a promise 37
you made the right choice 44
you made me 53
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made it up 29
you made the right decision 46
you made a promise 37
you made the right choice 44
you made me 53
you made me a promise 19
you made a choice 27
you made the right call 27
you made this 52
you made sure of that 16
you made 28
you made bail 25
you made that up 37
you made them 16
you made a deal 26
you made a choice 27
you made the right call 27
you made this 52
you made sure of that 16
you made 28
you made bail 25
you made that up 37
you made them 16
you made a deal 26
you made that 16
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you meant 25
you mean me 104
you mean you don't know 16
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you meant 25
you mean me 104
you mean you don't know 16
you miss me 101
you meant it 23
you must be tired 132
you mess with me 18
you mean now 32
you mean her 17
you mean like this 37
you mean that 100
you missed me 68
you mustn't 153
you meant it 23
you must be tired 132
you mess with me 18
you mean now 32
you mean her 17
you mean like this 37
you mean that 100
you missed me 68
you mustn't 153