You ran Çeviri Türkçe
11,085 parallel translation
Then you ran home and played the grieving widow for the police, all while you had someone transfer my client's fingerprint to that ring.
Sonra da eve koşup, yas tutan eş rolünü oynadınız. Ve tüm bu sırada da, birisi, müvekkilimin parmak izini o yüzüğe geçirmişti.
Which is the second report you ran after you took a sample of my client's DNA and illegally placed it at the crime scene.
İkinci sorgulamada oluşmuş bir rapor. Müvekkilimden DNA örneği aldıktan sonra. Ve onu yasa dışı bir şekilde, suç mahaline yerleştirdiniz.
Puppy... they'll think you ran away... you're not stolen.
Köpekçik... onlar senin kaçtığını düşünecekler çalındığını değil.
You ran like a rabbit, and now, you're gonna die like a snake.
Tavşan gibi sektin. Şimdi ise yılan gibi öleceksin.
- Oh! You ran off halfway through the tour.
Turun yarısındayken ortadan kayboldun.
Why does your Fitbit say you ran 174 miles yesterday?
Fitbitinde neden dün 280 km koştuğun yazıyor?
That's why you ran over here.
- Bu yüzden koşarak geldin işte.
You ran trials.
Deneyler yaptın.
Even when you first bit me... When you set the fire... And when you ran away after tying me down in the forest...
Beni ilk ısırdığında da tahılları ateşe verdiğinde de beni ormanda bağlayıp kaçtığında da ben, senin tarafını tutmuştum çünkü.
You want to tell me why you ran an eye-dent search on Tendo Guinta?
- Neden sistemde Tendo Guinta'yı arattın?
You ran out of time, so ripped off elements of the smart building system from a third party.
Zamanın dolmuştu, o yüzden akıllı bina sisteminin öğelerini başkasından çarptın.
But what I don't understand is why you're the one who went in there angry, and he's the one who ended up attacking you.
Ama sen oraya sinirle gitmişken saldıran kişinin neden o olduğunu anlayamıyorum. - Donna- -
You just can't stand, that after a lifetime of you getting everything, it's finally my turn!
- Bir ömür boyu her şeyi elde ettikten sonra, sonunda sıranın bana gelmiş olmasına katlanamıyorsun!
If you had read any of my jillions of text messages, you would know that my phone ran out of charge so I borrowed his.
If you had read any of my jillions of text messages, you would know that my phone ran out of charge so I borrowed his.
I mean, last year, we ran out of candy, you started passing out raisins, and then we ended up getting our house egged.
Geçen sene şekerimiz bittiğinde, kuru üzüm dağıtmaya başlamıştın ve sonra evimizi yumurtalamışlardı. Whoa!
Don't make me be this guy, walking in here, you know, talking about breaking legs or worse.
Beni buraya gelip ayak kıran ya da daha kötüsünü yapmakla tehdit eden bir adam yapma.
Reade, you're up.
Reade, senin sıran.
Because you just ran down a litany of things that you want me to do to you.
Çünkü sen de benden yapmak istediğin..... binbir türlü teraneyle beni aşağladın.
You're bag of tricks just ran out.
Sen hilelerin çantasın bitti.
If you're done, it's your turn.
Bittiyse, artık senin sıran.
I... I accessed the DEO file on Superman... And I ran a differential analysis, uh, on the rates at which you might metabolize solar radiation.
Superman'nin DEO'daki dosyasına ulaştım güneş radyosyonun metabolizmaya girişine dair çok yönlü analiz yürüttüm.
Oh, you know, I have never met anyone in my life who lies to themselves as much as you do.
Oh, biliyor musun, hayatımda senin kadar kendini kandıran, bir insanla daha tanışmadım.
If you do not hire them, you will be pushed to the back of the line, which means you will not be sorted until tomorrow.
Eğer onları tutmazsanız, sıranın sonuna geçersiniz, ki bu da yarına kadar beklersiniz demek.
This Chad Wolcoff, the one you killed, he's not who ran over your father in a drunk-driving accident.
Öldürdüğün Chad Wolcoff vardı ya babanı öldüren sarhoş sürücü değildi.
But you tell me, how did Sprawl punk who tattooed her face to fool facial recognition cameras wind up as a cop?
Ama bana söyler misin, bir polis olarak düşünürsen yüz tanıma sisteminden kurtulmak için yüzüne dövme yaptıran berduş nasıldı?
I ran the search you asked for.
İstediğin şeyi araştırdım.
As you both know, we ran some tests, one of which was for pregnancy.
İkinizin de bildiği gibi, bir tanesi hamilelik testi olan birkaç test yaptık.
You won't be the first to go through it, but you'll be the first to go through it on NZT.
Çöp karıştıran ilk kişi olmayacaksın ama NZT etkisi altındayken karıştıran ilk kişi olacaksın.
Yup... which I ran just before you arrived, and guess what?
Evet. Siz gelmeden az önce araştırmıştım. ... ve tahmin edin ne buldum?
The dirtbag who attacked you was impulsive.
Sana saldıran pislik fevriydi.
Of course, you're in the backseat, just begging to take a turn.
Elbette sen arka koltuktasın ve sıranın sana gelmesi için yalvarıyorsun.
Uh, it's like the thing that attacked you, okay?
Bu size saldıran şeylerden.
Which is why I ran from you guys.
Bu yüzden kaçıyordum.
But what if I gave it to you and you just simply ran off?
Ama ya sana verdiğimde kaçıp gidersen?
Is something keeping you up at night?
Geceleri uykunu kaçıran bir şey mi var?
So you're telling me the man that has your brother is Luca Van Zant?
Kardeşini kaçıran adamın Luca Van Zant olduğunu mu söylüyorsun?
You're on in 30 seconds.
30 saniye sonra senin sıran.
You leaked that creepy incest pic.
O ensest fotoğrafı sızdıran sensin.
No, stay. You've cut lines, y-y-you've stolen nurses, you've even rearranged the O.R. board.
Sıranın önüne geçiyorsun, hemşireleri çalıyorsun ameliyat tahtasını bile yeniden ayarladın.
Also, I know you leaked the footage of Olivia and the president.
Ayrıca, Olivia ve Başkanın fotoğrafını sızdıranın sen olduğunu da biliyorum.
I brought this in case we ran into some overly aggressive coywolves, but now I'm gonna shoot you, and then we'll be even.
Aşırı agresif çakurtlara denk gelme ihtimaline karşı bunları getirmiştim. Fakat şimdi seni vuracağım ve ödeşeceğiz.
Uh, he thinks you're a deadbeat who ran out on me when I got pregnant with Gerald.
Senin Gerald'a hamileyken kaçan bir beleşçi olduğunu düşünüyor. Ne? !
♪ I will still run to you ♪
Ba Woo. Seni kızdıran bir şey mi oldu?
Can you move away?
- Sıranı çeker misin?
So, listen, we were sitting separately, but now we're gonna sit with our friends, who we just ran into, but you should consider it two separate tables for anything that might happen later.
Ayrı ayrı oturuyorduk ama sonra arkadaşlarımıza rastladık daha sonra bir şey çıkarsa ayrı ayrı masalarda olduğumuzu hesaba katın.
Well, we're a group of independent business owners like you.
Biz sizin gibi bağımsız işletme sahiplerini barındıran bir grubuz.
And you, my friend, have the honor of pursuing kidnapper Gordon Cooke.
Sen de arkadaşım adam kaçıran Gordon Cooke'un peşine düşme onuruna sahipsin.
You know, in World War II, they used coconut water in the I.V. solutions when they ran out of glucose.
Dünya Savaşı'nda glikoz bitince serumlara karıştırmak için Hindistan cevizi suyu kullanmışlar.
You're just upset'cause they ran out of Pilgrim hats.
Pilgrim şapkaları kalmadı diye kızgınsın.
You're missing the point, Tandy! This is the straw that broke the camel's back!
Bu bardağı taşıran son damlaydı!
You get your ugly ass to the back of the line.
O çirkin kıçını al ve sıranın sonuna geç!
ranger gonzalez 18
ranjit 44
ran away 45
ranquin 17
you ready 2588
you rock 110
you ruined everything 66
you remember me 243
you read my mind 77
you ruined my life 104
ranjit 44
ran away 45
ranquin 17
you ready 2588
you rock 110
you ruined everything 66
you remember me 243
you read my mind 77
you ruined my life 104
you really do 96
you really shouldn't have 29
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43
you really don't remember me 23
you really shouldn't have 29
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43
you really don't remember me 23