You rock Çeviri Türkçe
4,637 parallel translation
Liv... ( Sighs ) I want to take this seriously, I do, but I've just gotten my hand back on the tiller, so I cannot let you rock this boat.
Liv, söylediğini ciddiye almak istesem de tam da yeniden dümene geçmeyi başarmışken tekneyi rotasından saptırmana izin veremem.
'Well said, baby... you rock!
'Ağzına sağlık, bebeğim... harikasın!
Oh, dude, you rock.
- Harika oynuyorsun ha.
♪ You're gonna rock the Torah ♪
# Tevrat'ın üstesinden geleceksin #
You gonna stay up all night and rock out with us?
Bütün gece uyumayıp bizimle eğlenecek misiniz?
I got Mac and cheese and those pretzels that you love, the ones that are as hard as rock candy.
Peynirli makarna ve sevdiğin krakerlerden aldım. Şu taş gibi sert olanlardan.
What time... ( Clinks ) did you say the rock came through the window again?
Cama taş geldiğinde saat kaçtı demiştin?
And when you melt rock like this you produce gases.
Bunun gibi bir kayayı erittiğinizde gaz açığa çıkar.
You've got concentrated building blocks of life trapped inside the rock.
Kayaların içerisinde toplanmış hayatın yapı taşlarını elde ettiniz.
He said that for a long time... you'd feel you couldn't bear the heavy rock on your chest.
Demişti ki uzunca bir zaman göğsündeki ağır kayayı kaldıramıyacağını hissedersin.
And then one day you'd wake up, your rock would still be there, but you would be able to bear it.
Ve daha sonra bir gün kalktığında, kaya yine aynı yerde durmaktadır, fakat onu kaldırabilirsin.
I'll have you know it was a rock band.
Rock grubuydu.
I know you think Shayna's out of your league and you don't want to rock the boat.
Shayna'nın seni aşan bir kız olduğunu düşündüğünü ve işleri karıştırmak istemediğini biliyorum.
♪ I'd rock you till the daylight comes ♪
# I'd rock you till the daylight comes #
♪ I'd rock you till the daylight comes... ♪
# I'd rock you till the daylight comes... #
And that was some face-melting rock and roll - brought to you by...
İşte gerçek Rock'N'Roll budur.
The worthless rock you have shown to me already.
O değersiz taşı zaten göstermiştin.
So you are to meet he and my wife where you exchange the rock for the stipulated spending.
Taşı anlaştığımız parayla takas edeceğin yerde, onunla ve karımla buluşacaksın.
When you zoom into this rock... what you see is a mosaic of crystals... .. that are flattened in this direction and are elongated, strung out in this direction here.
Kayanın yüzeyini büyüttüğünüzde kristallerden oluşan bir mozaik olduğunu ve kristallerin bu yönden bastırılmış ve bu yöne doğru uzamış olduğunu görürsünüz.
Four kilobars doesn't seem very much, but if you were squeezed by four kilobars you'd be squeezed by a block of rock a metre by a metre that extends upward for 13 kilometres.
Dört kilobar çok fazla değilmiş gibi gelebilir ama dört kilobar altında ezilirseniz bir metrekarelik tabanı olan ve yukarıya 13 kilometre boyunca uzanan bir taş bloğu altında eziliyorsunuz demektir.
The only way that you can generate the heat and pressure that you need to form the dense strength of a rock like this is if you produce it under an enormous weight.
Bu kayanınki gibi yoğun bir güce sahip bir kayanın oluşması için gereken ısı ve basınca ancak çok büyük bir ağırlık altında ulaşabiliriz.
What they are telling you is that this rock started off as a liquid mush.
Bunlardan bu kayanın eskiden sıvı bir balçık şeklinde olduğunu anlıyoruz.
It's almost like you see through the obvious snow and rock to the inner workings.
Adeta kar ve kayanın içinden bakarak burayı yaratan süreçleri görüyorsunuz.
And it's in rivers like these that you can find clues to the origin of the rock from which these mountains are formed.
İşte bunun gibi nehirlerde bu dağların hammaddesi olan kayaların kökenine ilişkin ipuçları bulabilirsiniz.
You might think the steam comes from sea water sinking into the volcano, but actually the water's already in the rock.
Buharın yanardağın içine akan deniz suyundan geldiğini sanabilirsiniz ama aslında su zaten kayanın içindedir.
Now, if you could look into those tiny specks of the original magma that formed this rock, you'd find that there was water in them.
Bu kayanın içindeki magmadan oluşan minik beneklere bakarsanız içlerinde su olduğunu görürsünüz.
I brought you some rock star pudding to say thank you.
Size teşekkür etmek için Rock yıldızı pudingi getirdim.
How much heroin does a rock like that buy you, Trevor?
Bunun gibi bişeyle, nekadar mal alırsın, Trevor?
You know, as it turns out my son needed to hit rock bottom.
Biliyorum, oğlumun burnunun sürtmesi gerekiyordu.
You got a rock solid thing with Stacey.
Stacey ile sağlam bir ilişkin var.
You're a rock star.
Sen bir rock yıldızısın.
So you're gonna march into that room, show him that smile, and be his rock.
O odaya tıpış tıpış gidip, o gülümsemeyi ona gösterecek ve onun dayanağı olacaksın.
So, Mr. Rockstar... do you intend wasting your talent over here?
Eveeeet, Bay Rock Yıldızı... Hâlâ yeteneğini buralarda çürütmeye niyetli misin?
Listen Mr. Rockstar, if you continue to sing like this... very soon you'll be sporting wrinkles, but your album won't see the light of day.
Dinle Bay Rock Yıldızı, Eğer böyle şarkı söylemeye devam edersen... yüzünde çıkacak kırışıklıklardan sonra, albümün gün yüzü görmeyecek.
I feel like letting my men loose on you and throw you into the Yamuna river, tied to a big rock.
Aslında adamlarıma her birinize büyük bir taş bağlayarak Yamuna nehrine atmalarını söyleyecektim.
Have you been living under a rock?
Bir kayanın altında mı yaşıyorsun?
If I can hit that sign with that rock, you have to kiss me.
Eğer şu taşla o tabelayı vurursam, beni öpmek zorundasın.
Then I hit a rock, and next thing you know it tail up down the mountain.
Sonrasında bir kayaya çarptım sonra ne olduğunu biliyorsunuz, dağdan aşağıya yuvarlandım.
[roars] I mean, I like how it's pretty much like every other rock you've ever seen, so it's not all in your face about coolness.
Demek istediğim, bütün diğer kayalar gibi ne kadar hoş bir kaya olsa da yani bütün soğuk kanlılığım senin yüzünden değil.
You got to see this rock. It will change your life.
Bu hayatını değiştirecek.
I don't know why you keep pushing this rock uphill when you've got Jen in your life.
Hayatında Jen varken neden bu kayayı yokuşa doğru itmeye devam ediyorsun bilmiyorum.
Because you're leaving me here after someone threw a rock through our window?
Biri penceremizden içeri taş attı ve sen beni burada bırakıp gidiyorun öyle mi?
Well, I came in here and there's glass all over the floor and you're holding a rock.
Buraya geldim, her yerde cam kırıkları vardı ve senin elinde bir taş var.
Well, that you can hear through 40 feet of rock is miracle enough.
10 metrelik kayalardan duyacağını düşünmen yeterince imkansızdı.
You see, you see that rock next to the "X"?
"X" in yanındaki kayayı görüyor musun?
You are a rock star.
Sense bir rock yıldızısın.
♪ You got to lose your mind in Detroit Rock City. ♪
# Detroit Rock şehrinde aklını yitireceksin
Just letting the world know what a versatile guy you are. "A little bit country, a little bit rock'n'roll"?
- Dünyanın ne kadar dönek bir insan olduğunu görmesini sağlıyorum.
I'm basically saying you're Kid Rock.
Sana Kid Rock demiş oldum işte.
You-you let him sit on Fire Ant Rock.
Ateş Karıncası Taşı'na oturmasına izin vermişsin.
Mm, you still keep that spare key under the fake rock out front?
Yedek anahtarı hala ön taraftaki sahte kayanın altında mı tutuyorsun?
rock 667
rocky 447
rockin 18
rocks 141
rocket 194
rockets 24
rockefeller 25
rock it 17
rocko 21
rock and roll 108
rocky 447
rockin 18
rocks 141
rocket 194
rockets 24
rockefeller 25
rock it 17
rocko 21
rock and roll 108
rock star 33
rock on 65
rock bottom 18
rock music 39
rock music playing 75
rock music plays 17
rocket man 23
rock' n' roll 52
rock'n'roll 16
you ready 2588
rock on 65
rock bottom 18
rock music 39
rock music playing 75
rock music plays 17
rocket man 23
rock' n' roll 52
rock'n'roll 16
you ready 2588
you ruined everything 66
you remember me 243
you read my mind 77
you really do 96
you ruined my life 104
you really hurt me 29
you really shouldn't have 29
you rang 88
you really 167
you really think so 206
you remember me 243
you read my mind 77
you really do 96
you ruined my life 104
you really hurt me 29
you really shouldn't have 29
you rang 88
you really 167
you really think so 206