You think so Çeviri Türkçe
23,891 parallel translation
Oh, do you think so?
Aa, gerçekten mi?
You think so?
Öyle mi dersin?
I don't think so, no, but thank you.
Sanmıyorum, hayır ama teşekkürler.
- So you think abortion is murder?
Yani sence kürtaj cinayettir?
I DON'T WANT YOU TO THINK THAT I'M UNGRATEFUL FOR THIS PRISON TRANSFER, SO I'M GONNA SHARE SOMETHING WITH YOU.
Nakil için memnun olmadığımı sanmanızı istemem, o yüzden bir şey paylaşacağım.
So you think I should try?
Denemeli miyim sence?
So, Randy, look. What do you think of the new bar space?
Yeni bar mekânımız hakkında ne düşünüyorsun?
So, Angie, what do you think?
Ee Angie, ne düşünüyorsun?
So you think you and I would have dated in high school?
Sence sen ve ben lisede çıkar mıydık?
So, you really think this meeting is taking place in Istanbul and not Mexico?
Yani gerçekten bu toplantının Meksika değil de, İstanbul'da mı olacağını düşünüyorsun?
So being the businessman that you are, do not think that I'm foolish enough not to see a double cross when one present itself.
Bir iş adamı olduğunu söylüyorsun, Benim bir hediye paketinde sunulduğum çifte oyunu göremecek kadar aptal olduğumu düşünme.
So you think Alice was really Sophie?
Alice'in gerçekten Sophie olduğunu mu düşünüyordun?
So, what do you think, then?
Pekâlâ, ne düşünüyorsun?
'So how long do you think you'll be in Paris for? '
Pariste ne kadar kalmayı düşünüyorsun?
I just, um... thought you two were close, but now that I think of it, you and I are closer, so yeah, this is normal.
Ben sadece... ikinizin çok yakın olduğunuzu düşündüm. Ama ikimiz daha yakın olduğumuza göre, bu gayet normal.
Anthony, I hesitate to even ask this. So you think she meant for you to fall?
Anthony bunu sormaktan bile çekiniyorum ama senin düşmeni istemiş olabilir mi?
You know Diane. No, I don't think so.
- Hayır sanmıyorum.
Okay. So, what do you think it is?
Pekala, ne düşünüyorsun?
So, what do you think?
hım, Ne düşünüyorsun?
So, do you think you're ready to go out roaming on your own?
Sence, Dışarıda gezmek için yeteri kadar büyük müsün?
So, what do you think?
Ne düşünüyorsun?
So if they think you're the guy for that, you and I both know rather clearly that they're gonna be deeply disappointed.
Eğer bu adamın sen olduğunı düşünüyorlarsa ikimiz de biliyoruz ki çok derin bir hayal kırıklığı yaşayacaklar.
The parking tickets you've planted on the windshield are ancient, so I think it's safe to assume that you've been keeping tabs on the Brothers Celik here for quite some time.
Ön camdaki park fişi oldukça eski, bir süredir Çelik kardeşlerin, buradan takip edildiğini, varsayıyorum.
I do think about him sometimes, but, you know, he's moved on, so why can't I let anybody else in, settle down, be normal?
Bazen onu çok düşünüyorum ama yoluna devam etti. Neden kimsenin yaklaşmasına izin vermiyorum? Neden durgunlaşıp normal biri olamıyorum?
So my son had me play this video game last night, and I think I finally understand the move you were trying to teach me.
Dün gece oğlum bana bir bilgisayar oyunu oynattı. Bana öğretmeye çalıştığın hareketi sonunda anladım sanırım.
So no... I don't think I will follow you this time!
Yani hayır, bu sefer seni takip edeceğimi sanmıyorum.
I'm heading east from here so I think you need to get yourself another ride.
Ben buradan doğuya geçiyorum, bu yüzden kendine başka bir araç bulmalısın.
This is where you were at your weakest. I don't think so.
Burada en zayıf anındaydın.
So do you think you can help us identify the building?
Bu binayı bulmamızda bize yardım edebilir misiniz?
So, how... how long do you think it's gonna take you to fix all this?
Tamir etmek ne kadar sürer sence?
So, you think all these photos are the result of Bo's influence?
Sizce bu fotoğraflar Bo'nun etkisinin bir sonucu mu?
I want to make a good impression, you know, so they think we're normal.
Bizi normal sansınlar diye güzel bir izlenim vermek istiyorum.
And he didn't blink, so in my humble opinion, I think he exercised remarkable self-control like i am with you.
Benim naçizane görüşüm şu ki kendisi olağanüstü bir irade örneği gösterdi.
well, i used my "not some creep" stamp on you, So i think you're good there.
"Pisliğin teki değil" damgamı sana çok önce yapıştırmıştım, o konuda sorun yok.
Okay, so... what do you think?
Tamam, öyleyse... Ne düşünüyorsun?
"Oh, Bobby," I'd say, "you work so much harder than I do. Let me handle the bills." I don't think he understood that I was seeing checks go out, to cover these giant personal expenses
"Ah, Bobby" derdim, "sen benden çok daha fazla çalışıyorsun bırak da faturaları ben halledeyim." Şirkete ait kredi kartından yapılan devasa şahsi harcamaları kapatmak için giden çekleri gördüğümü anlamıyordu sanırım.
So if we get separated I think I will regret being so mean to you.
Ayrı düşecek olursak sana bu denli kötü davrandığım için pişmanlık duyacağım sanırım.
You honestly think I would be so foolish to play both sides?
Sence iki taraflı oynayacak kadar aptal mı görünüyorum?
I'm glad you think so.
Böyle düşünmenize sevindim.
So, what, you think I did it on purpose?
Ne yani, bilerek yaptığımı mı düşünüyorsun?
So you think there's still hope?
Hala umut var mı sizce?
You must think me so naive.
Beni saf sanıyor olmalısınız.
Are you okay? - Yeah, I think so.
- Evet, sanırım.
So I think you need more responsibilities.
Daha fazla sorumluluğa sahip olman gerektiğini düşündüm.
I didn't actually think you'd show up, so I didn't leave the BPD until you texted that you were actually here.
Gerçekten geleceğini düşünmemiştim, bu yüzden sen mesaj atana kadar BPD'den ayrılmadım.
- You really think so?
- Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
- So do you really think that this could help you?
- Sana yararı olacağına inanıyor musun?
So you think I should tell Kent to join the Cub Scouts?
Kent'e izcilere katılmasını mı söylemem gerektiğini mi düşünüyorsun?
Like during a bike ride. So you think that someone made the explosive that killed Robert Hall with...
Yani, birisi bir yağ ile Robert Hall'u öldüren bir patlayıcı yaptı?
I think, actually, this color, it looks a lot better on you, so you can keep it.
Sanırım bu renk, sana daha çok yakışır. O yüzden sende kalsın.
- They are the natural enemy of a biker. Well, I think you're spot on with your cause of death, Sergeant, but I'm not so sure I believe in your Tinker Bell theory, Detective.
Ölüm nedeni hakkında haklısınız Komiser, ama Tinker Bell teoriniz hakkında emin değilim, Dedektif.
you think so too 16
you think you're better than me 60
you think you know me 62
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you think i'm joking 22
you think too much 36
you think you're so smart 30
you think i'm a fool 21
you think you're better than me 60
you think you know me 62
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you think i'm joking 22
you think too much 36
you think you're so smart 30
you think i'm a fool 21