English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Ç ] / Çarşamba günü

Çarşamba günü Çeviri İngilizce

945 parallel translation
Eve çarşamba günü geldi. Bu sefer de biz onu yanılttık.
Wednesday he go to the ballgame, be we fool him.
Çarşamba günü saat 5'te orada olacağım.
I'll be there Wednesday at five o'clock.
Çarşamba günü olmalı.
It, er... It must have been Wednesday.
O halde çarşamba günü için ayarlamaları yapıyorum, tamam mı?
I shall make arrangements for Wednesday, shall I?
Konu şu ki, salı yerine çarşamba günü evlendik.
Well, the point is, we were married on Wednesday instead of Tuesday.
Çarşamba günü akşam yemeğine ne dersin?
- Cigarette? - Thanks.
Çarşamba günü evlenecek olduğunuzu aklınızdan çıkarmayın diyordum.
I wish you'd remember you're getting married on Wednesday.
Vapurum Çarşamba günü kalkıyor.
My boat sails on Wednesday.
- Sizi Çarşamba günü bekliyor olacağım.
- I'll be expecting you on Wednesday.
Ondan önceki, ayın 11'i çarşamba günü.
Before that, Wednesday the 11 th.
16 haziran, çarşamba günü ve 8 haziran, salı günü.
Then one on Wednesday, the 16th ofJune and Tuesday, the eighth ofJune.
Hırsız götürüldükten sonraki Çarşamba günü müydü?
- When? Was it Wednesday the day after the thief was taken?
Mezarın başından ayrılmıyor Çarşamba günü sahibini gömdüğümüzden beri.
He'll no leave the grave... not since Wednesday last when we buried the lad.
Tabii, Çarşamba günü Santa Barbara'ya gelirim.
Sure, I'll come to Santa Barbara on Wednesday.
" 2 Aralık 1946 Çarşamba günü davranışını kınamak için Lapérouse Restoran'a gittim.
"So on Wednesday, December 2, 1946, " I went to criticize his behavior at the Laperouse restaurant.
Çarşamba günü boks maçına da gitmeyeceğim.
I will skip that boxing on Wednesday.
Çarşamba günü, Bay Donely.
On Wednesday, Mr. Donely.
- Çarşamba günü başlıyorsun.
- Really? - You start on Wednesday.
Çarşamba günü akşam yemeğinde kendisi, bu dünya, öbür dünya ve Avustralya arasında bir seçim yapman gerektiğini söyledi.
He said at dinner on Wednesday night... that you would have to choose between this world... the next world, and Australia.
Bilmem. Çarşamba günü doğmuşum halbuki.
I don't know. I was born on a Wednesday.
Çarşamba günü mahkemede.
In court, on Wednesday.
Bu arada, sen çıkar çıkmaz Maureen aradı bizi çarşamba günü yemeğe çağırdı.
By the way, Maureen called after you left and wants us for dinner on Wednesday.
Çarşamba günü için günlüğüne bir şey yazmışsın ama yazını okuyamadım.
You've got something in your diary for Wednesday, and I can't read it.
Çarşamba günü bir uçak kalkıyor.
There's a plane out on Wednesday.
Alelade bir çarşamba günü işte.
It's just an old run-on-the-mill Wednesday.
- Çarşamba günü görevde misin?
- Are you on duty Wednesday?
Şimdi, Çarşamba günü yapılmasında anlaştık çünkü o gün kızın öğleden sonrası boş.
Now, we've agreed that it's to be done on a Wednesday because that's the girl's afternoon off.
Alpleri ilk kez ziyaretimde o Çarşamba günü Londra'dan gelmiştim.
I had come from London that Wednesday on my first visit to the Alps.
Çarşamba günü olduğunu anımsayabiliyorum.
I should remember it was a Wednesday.
1907 yılının Eylül ayında bir Çarşamba günü.
A Wednesday in September, 1907.
Fakat o Çarşamba günü, birlikte yemek yediğimiz sırada...
But that Wednesday, when we had dinner together...
Çarşamba günü neye? Hadi, ihtiyar!
NOW, COME ON, CONCENTRATE.
Prens çarşamba günü Jokey Kulübü'ne gidiyor.
Wednesday, the Prince goes to the Jockey Club.
- Çarşamba günü de doğru buraya geldim uçakla.
- Then I flew here on Wednesday.
Çarşamba günü iki kere içeri alındı- - birincisinde hırsızlık, ikincisinde de otomobil hırsızlığı şüphesiyle.
On Wednesday, he was picked up twice- - first on suspicion of burglary, second on suspicion of grand theft auto.
Çarşamba günü lvor amcanız, dişlerine tel takacak.
Wednesday she's going to have a cavity filled by your Uncle Ivor.
Çarşamba günü zamanında gelirim.
I'll be back Wednesday. On time.
En son kocanız çarşamba günü evin eşyalarını açık artırmayla satmış.
On Wednesday last, your husband sold the entire contents of the apartment at public auction.
Çarşamba günü kasabaya gittiğimde deneyeceğim.
But I'll take a shot, when I get out of town on Wednesday.
Çarşamba günü aldığım tarhun otunu kullan.
Use the tarragon I bought on Wednesday.
Çarşamba günü Tom ile eve dönüş partisi veriyoruz canım.
Tom and I are giving a "home again" party Wednesday.
Kontrolörlerimizden bir tanesi, Çarşamba günü, El Paso'ya... giden bir birlik nakliye uçağını gözlüyordu.
One of my controllers was watching a flight of troop carriers Wednesday heading for El Paso.
Ancak dediğim gibi, çarşamba günü olmaz.
But, as I said, not on Wednesdays.
- Seni çarşamba günü bekliyordum.
- I expected you Wednesday.
" 14 Nisan 1965 çarşamba günü infaz edilecektir.
" be carried out on Wednesday, April 1 4, 1 965.
" 14 Nisan 1965 çarşamba günü...
" that on Wednesday, April 1 4, 1 965,
"14 Nisan 1965 çarşamba günü infaz edilecektir."
"be carried out on Wednesday, April 1 4, 1 965."
- Çarşamba günü gelsinler.
- Ask them for Wednesday.
" Bu hafta çarşamba ve cuma günü özel gösterimler olacak.
" There will be special matinees this week on Wednesdays and Fridays.
Bulutlu bir gündü, tıpkı 40 yıl önceki Çarşamba günü olduğu gibi.
It was a cloudy day, just as it had been that Wednesday 40 years ago.
Çarşamba günü.
That's Wednesday.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]