Da buldum Çeviri İngilizce
1,722 parallel translation
Aynı yeteneğe sahip başka insanlar da buldum.
I found more peop e with the same abi ity
Onu Amerika'da buldum.
I find him in America.
Harcın yarısını karşılayacak burs da buldum.
Yeah, and I got a scholarship that'll pay for half the tuition.
Bunu Sara ile bebarer tutulduğumuz oda da buldum.
I found this in the room where sara and I were held.
- Bak, bunları da buldum.
- Look, I also found these.
Onu dışarıda buldum. Onu dışarıda buldum.
I found him outside.
Dün gece Greenwich Parkın'da buldum.
Found in Greenwich Park last night.
Ayrıca, şuradaki Dedektif Harrison'ın pek dedektif olmadığını, insanlara yazdığını da buldum.
Also found out that Detective Harrison over here not quite the detective he makes himself out to be.
Araba da buldum ayrıca.
I also got a vehicle.
Kardeşimi Lozan'da buldum sonra da babam onu beraberinde Şangay'a götürdü.
I found my brother in Lausanne and then my father took him back to Shanghai with him.
Aynı maddeden tavan boşluğunda da buldum.
Found the same stuff in the crawl space.
Hayır.Bizi şüpheliye götürecek tek fiziksel kanıt.. .. taşın üzerindeki izdi. Taşı da tam burada buldum.
The only physical evidence that led to the suspect was the print on the rock that I found right here.
Kurbanın yanında, halının altıda buldum.
Found it pushed under the carpet near the victim.
Onu Facebook'da buldum ve şöyle düşündüm,
- Go ahead. - [Gasps] Mmm. Oh, yeah.
Bir tılsım da bunun ağzında buldum.
And I found another charm in her mouth.
Tüm dünyayı gezmek istiyordum, Hindistandaki tüm plajlarda sevişmek istiyordum. Aşık olmak, ve sonra Sana hamileyken dışarıda buldum.
I wanted to travel the world, fuck on every beach in India, be in love, and then I found out I was pregnant.
Araba parçalarını da buldum. - Arabayı tamir ettin mi peki?
- I have about the car too.
Sanırım Bush'un arayıp da bulamadığı kitle imha silahlarını buldum.
I think I found those weapons of mass destruction Bush was looking for
Her neyse, Arizona'da bir iş buldum.
Anyway, um, I got a job in Arizona.
Önce burada Sara Tancredi'yi buldum, sonra da seni.
First I find Sara Tancredi here, then you.
Sonra da bir pasaport buldum.
And then I found a passport.
Ve onu da ben buldum.
And I found her.
Buldum. Bu da ne tip birisi?
I've found it What species is he?
O kadar umutsuzdum ki Jack's Steak House'da asistan müdür olarak bir iş buldum.
And, um, I got so desperate, I took a job at Jack's Steak House as an assistant manager, which was then bought out by the company that owns Shenaniganz.
Birkaç mum ve fener ya da onun gibi bişey buldum.
I've found some candles and lanterns or something.
Derek şişeyi dışarıda bırakmış olmalı. Ben de bilardo masasında bardak buldum.
Uh, derek must have left that bottle out, and i found that glass over on the, uh, pool table.
Buldum... Vista Vierra'da iki kişi.
I got... two on vista vierra.
Onu karşıda sürünürken buldum.
And I found her in the Bedroom, crawling across the floor.
Sonra kendimi Fransa'da Languedoc'ta buldum.
I found myself in Languedoc in France.
Bir araştırma yaptım Seattle'da yeterli büyüklükte 5300 depo olduğunu buldum.
Now I ran a search, and there are over 5300 warehouses in Seattle that are big enough.
- Buldum Youtube'da var.
It's on YouTube.
Her iki kızda da, magnezyum karbonat tanecikleri buldum.
Found particulates of magnesium carbonate on both girls.
Bağlanma noktasına yakın, beşinci parmak kemiğinde yaralar buldum ve dirsek kemiği çıkıntısında da.
Well, I found wounds on the proximal phalanx of the right fifth digit, as well as the ulnar tuberosity.
Hey, sanırım bir şey buldum ya da arama algoritması buldu ve aradığımız şey değil.
Hey, I think I found something... or the search algorithm did, and it's not what we were looking for.
Cebinde bir oda anahtarı buldum, ama odada valiz ya da şahsi eşyası yok.
I found a room key in his pocket, but no luggage or belongings in the room.
Tam göbek kısmında iz buldum bu da Kent in izine uyumlu.
I developed a unique pattern within the core and matched it to Kent's ten card print.
Brent'in dolabında met amfetamin buldum. Çöp kutusunda da içi boş bir başka şişe daha.
Found a baggy of meth in brent's dresser and an empty one in the trash can.
Bu defa da fotoğrafta dalavere olduğunu gösteren belirtiler buldum.
This time I found markers which pointed to photo manipulation.
Kitaplarından biri hakkında inceleme yazısı buldum. İki kitabının da baskısı tükenmiş bu arada.
I found a review online of one of his books,... both of which are out of print, by the way.
Teknesini nerede tuttuğunu buldum, ve o da şimdi geldi.
I found where he keeps his boat, and he just arrived.
Aşağıda merdivenlerde buldum.
I found that on the steps downstairs.
Shelton'da dairenin üzerinde bir stüdyo buldum.
I found you a studio at the Shelton just upstairs from the apartment.
Ayrıca yağ ve vajinada yırtılma buldum, ama sperm ya da yabancı bir DNA yoktu.
I also found lubricant and vaginal tearing, but no semen or foreign DNA.
Ayrıca doku örneği de buldum, eşleşme sonuçları da geliyor.
I also found some epithelials and the hits keep coming.
Baksanıza dışarıda ne buldum.
He look who i found outside.
Buldum da ne demek?
What do you mean found it?
Hayır, çok da güzel buldum.
No, I also found it very beautiful.
Bir pürüz buldum ve bunun ne kadar önemli ya da kalıcı olduğu hakkında bir fikrim yok.
I found a flaw, I don't know how significant or permanent it is, but I've been very distressed by that fact.
Patronumla da işleri düzelttim. Kendime bir model buldum.
Smoothed it over with my patron, got myself a model.
Büyüleyici bir ipucu buldum.
Found a fascinating clue, ta-da.
Aşağıda beyaz bir kıl buldum.
I... found a white hair down there
buldum 1029
buldum seni 20
buldum onu 66
buldum işte 16
da bulundu 18
da bulundun mu 22
da buluşalım 27
da bulundum 17
da bulundunuz mu 17
da buluşacağız 21
buldum seni 20
buldum onu 66
buldum işte 16
da bulundu 18
da bulundun mu 22
da buluşalım 27
da bulundum 17
da bulundunuz mu 17
da buluşacağız 21