Dürüstçe Çeviri İngilizce
2,532 parallel translation
# # Dürüstçe otururken, gür ağaçları ile çevrili Geshi Hikoroku, Shiga efendisi olan # #
Surrounded by bushy trees, sitting squarely is Geshi Hikoroku, the lord of Shiga.
Dürüstçe söyleyebilirim ki Bong'un görünüşü bir tarafa bu noktaya geldiğine inanamıyorum.
You know unlike his look, I knew Bong has a very sensitive touch!
Dürüstçe cevapla.
Answer truthfully.
Ona bir bak. Aklı beş karış havada olabilir ama dürüstçe ve tüm gücüyle yaşıyor!
Look at him. but he's honest with himself and lives with all his might!
Acımasızca ve dürüstçe tam gözlerinizin önünde ve hepsi onlar içindi.
It's brutal and it's honest and it's right there in your face, as it was for them.
Mezhepleri, renkleri ve dini inanışları ne olursa olsun bu ülkenin insanlarını dürüstçe temsil etmeye can atıyorum.
To fairly represent the people of this country no matter their creed, color or religious belief.
Lütfen dürüstçe yanıt verin.
Please answer honestly.
Dürüstçe konuşabilir miyiz, Bay Pump?
Can we talk frankly, Mr Pump?
Dürüstçe söylemek gerekirse bayanlardan Kikiyus'ların kuduz ve deli olduklarını duydum Fakat bunun arkasında başka bir hikaye var.
Honestly, ladies tell me Kikuyus have mad blood, but their back story's another one.
Bir şey sorsam dürüstçe cevaplar mısınız?
If I ask a question, will you give an honest answer?
Girmek üzere olduğum ofisteki görevleri dürüstçe yerine getireceğim.
That I will faithfully discharge the duties of the office on which I'm about to enter.
... dürüstçe yerine getireceğim.
the duties of the office on which I am about to enter.
Marshal ağabeyime ve ondan önce de babama dürüstçe hizmet ettin.
Marshal, you served my brother faithfully and my father before him.
Sadece dürüstçe para kazanmaya çalışıyorum.
I'm just trying to make an honest buck, man.
Dürüstçe söyle, bunu kim okumak istemeyecektir ki?
Tell me, honestly, who is not gonna want to read that?
Yaptığın en dürüstçe şeydi.
It's the most honest thing you ever did.
Sizce bu dürüstçe mi Bay Winch?
Do you think that is honest Mr Winch?
Destiny kendi başına kazandı, doğru ve dürüstçe.
Destiny won this on her own, fair and square.
Dürüstçe, bu tür şeylere fazla dikkat etmem.
Honestly, I don't pay much attention to those kinds of things.
Yinede dürüstçe, yapmayı düşünüyorum.
Though truthfully, I do think about it.
Dürüstçe. Bir mucize yaşayın ve sevdiğinizi becermeden.. ölmeyin.
Don't die before you've experienced the miracle, to fuck out of love.
Dürüstçe.
Answer me truthfully.
- Bana dürüstçe cevap vermeni istiyorum.
- I want you to answer me truthfully.
çünkü dürüstçe, tatlım, seni seviyorum.
Because honestly, honey, I do love you.
Dürüstçe ya da değil...
Honestly or not...
Ayıkken insanlarla... dürüstçe konuşmak daha zor... eminim tahmin edebiliyorsundur memur bey.
It's harder to talk... honestly... with people when you are sober... As I'm sure you can imagine, officer.
Dürüstçe.
Honest.
Simsarları her zamanki gibi 6.30'da toplantıya çağırır ve onlarla dürüstçe konuşurdum.
You call the traders in for their normal 6 : 30 meeting and you be honest with them. Because they're going to know it's the end either way.
Bu işle ilgili dürüstçe tavsiye vermemi istiyorsun, değil mi?
Now, you wanted my honest business advice, right?
Tavsiyem ona gidip kafasında ne olduğunu dürüstçe sorman. Tamam mı?
I suggest you ask her directly what's on her mind.
Seninle dürüstçe konuşmaya çalışıyorum.
I am attempting to open an honest dialogue between us.
Peki, hazır birbirimizle dürüstçe konuşuyorken, sana söylemek istediğim bir şey daha var.
So, I have something else to tell you, now that we're just getting it all out in the open.
Kendi kendine ne yaptığın umurumda değil ancak şu dakikadan itibaren, kanıtlar hakkında konuştuğumuz müddetçe burada bir daha dürüstçe bir şey duymak istemiyorum.
I don't care what you do on your own time, but from now on, unless we are talking about the evidence, I do not want to hear one more honest word in this lab.
Burada kökten dürüstçe.. ... konuşabilecek tek kişi sensin çünkü seni susturamam.
You are the only person who's allowed to be radically honest, and that's only because I can't stop you.
- Evet, dürüstçe söylemek gerekirse, öyle.
- Yeah. Honestly, I think it is.
Bak, giymeni engellemeyeceğim ama dürüstçe söyleyeyim, bence ortalığı biraz karıştırmak istiyorsun.
I'm not gonna stop you from wearing it, but I gotta be honest. I think you're just trying to stir the pot a little bit.
Dürüstçe söylemeliyim ki bununla ilgili ne hissetmeliyim bilmiyorum.
I can honestly say I have no idea how I'm supposed to be feeling about this.
Seninle dürüstçe konuşuyordum.
I was being honest with you!
Dürüstçe cevap vermeliyim.
I gotta answer honestly.
Dürüstçe söyle.
So, be honest.
Dürüstçe bize açıldığın için.
For your openness and your honesty.
Dürüstçe kazanılmış para.
It's honest money.
Dürüstçe söylüyorum, Ade, Arkadaş olmak istiyorum.
Honestly, Ade, I want our friendship back.
Dürüstçe söyleyeyim, hala olayın ne olduğunu anlamadım.
Yeah, I just gotta be honest. I don't know what the big deal is.
O parayı babam adil ve dürüstçe kazandı.
My father won that money fair and square.
Anne, seninle dürüstçe konuşmaya çalışıyorum.
Mom, I'm trying to speak to you honestly.
Dürüstçe, o bir 4.
Honestly, she's a 4.
General Cao sadece beni istiyor, dürüstçe yaşamak için.
General Cao only wants me, To live righteously
- dürüstce söyle.
- I mean, honestly.
- Doğrusu bu dürüstçe bir şey.
REALLY. HONESTLY.
Sana dürüstçe bir şey söyleyebilir miyim, April?
Uh... ( chuckles ) can I be blunt with you, April?