Haklılar Çeviri İngilizce
962 parallel translation
sanırım saymamakta haklılar ".
and I guess they're right
Sizin iyiliğinizi hakkedenler onlar, ben değilim. Hepsi haklılar.
It's they deserve your favors, not I. They're all honest rebels.
Haklılar.
They're right.
Halk bunun durmasını talep ediyor, haklılar.
The public's demanding that it be stopped and they're right.
Matmazel, teyzeniz, haklılar.
Mademoiselle, your aunt, she's right.
Aslında haklılar.
The point is, they're right.
İnsanlar, kavga ve huzursuzluk çıkardığını, kötü biri olduğunu söylüyor. Bence çok da haklılar.
Folks say you're no good except for fighting and hell raising and I'm thinking they're plumb right.
Sanırım haklılar.
They were right, I guess.
Amerikalılar hız konusunda çok haklılar.
The Americans have got it right. Speed!
Bize barbar demekte haklılar.
They're right when they call us barbarians.
Benim yaşamda talihli olduğumu söylerler. Belki de haklılar.
They say I've been fortunate in life, and maybe that's true.
İşimizin hiç bitmediği konusunda haklılar.
They're right about our work never being done.
Haklılar ordusuna herhangi bir sınır olduğunu sanmıyorum.
I don't suppose there's any stopping the army of the righteous.
Sana tek bir şey söyleyeyim. Haklılar, sıskanın tekisin.
I tell you one thing... they're right, you're a skinny kid.
Haklılar Vizard.
They're right, Vizard.
"Kremle kaplı" demekse haklılar.
If that means "covered with cold cream" they are right.
- Guido, çok haklılar.
- Guido, they're so right.
Haklılar, sanki öyleymiş gibi konuşuyorsun..
It's just your modesty talking.
Doğrusu haklılar da.
And I don't blame them.
Kanun ve nizamların olduğu bir sistemde yaşadığımıza inanıyorum. Anglikan bir piskoposun gerçek ifadelerine dayanmaktadır. Ayrıca haklıların savaşına olan inancım hala tam.
I believe that we live in a system of necessary law and order and I still believe in the war of the just.
- Belki de haklılar.
- Maybe they're right.
Haklılar.
They are right.
Bu sefer haklılar, Jack.
Only this time, they'll be right, Jack.
- Sonuna kadar haklılar.
-'They're right, of course.'
- Sonuna kadar haklılar.
- They're right, of course.
Sonuna kadar haklılar.
( Man on PA )'They're right, of course.
Amerikalılar haklılar.
The American was right.
Kim bilir, belki de haklılar.
Well, you may be right.
Ama ceylanım, beyler haklılar.
But darling, these gentlemen are right.
Aslında haklıydılar da.
They was more than likely right.
Mesajın içeriğini gördüklerinde İyi Yoldaşlar gördüklerini bir şaka gibi algıladılar fakat ev hizmetçisi haklıydı, gülünecek bir mesele değildi.
When they saw the contents, the Good Comrades took the whole thing as a joke but their housekeeper was right, it was no laughing matter.
Haklısın, çocuklar daha tasasız olmalılar.
That's right, kids should be more carefree.
Belki haklıydılar.
Maybe they were right.
En derin saygılarımla efendim. Size hatırlatmak isterim ki... Bay Adare oldukça haklı.
With the greatest respect, Mr. Adare is right.
Haklıydılar.
They were right.
Onu tutuklamakla haklıydılar.
They were right to arrest him.
Sanırım haklısınız, erkeklerin çoğu sorgulanması gereken bakış açılarına sahip.
I guess you're right, most men hold questionable views
"Bu, sahneye çıkmayı haklı kılar."
" This, too, justifies being on the stage.
Belki haklısın, ama Julieninkiler burada uzun zaman yaşadılar.
Maybe so, but Julie's folks have lived here a long time.
Beni kovmakta haklıydılar.
They were right by firing me.
Rahatsız etmek istemezdim ama... yapımcımın kaygıları var, belki de haklıdır... ısrarına göre ben...
I wouldn't presume, But my producer is restless, perhaps he's right, and he insisted that I...
Bütün söylediklerinde haklısın bir tek şey hariç ; "Elbette Sicilyalılar da gelişmek istiyorlar."
You are right about everything... except when you say, "Surely the Sicilians want to improve."
Ve Japonlar'da yaptıklarında haklıydılar.
And the Japanese were right to do it.
Haklısın, bize de delikanlıların yerine yedekler kalıyor.
Yeah, and instead of boys, we get reservists.
-... ve bazıları haklı olabilir.
-... and some would be right.
- Korkmakta haklılar.
General, people are afraid.
Yani, ( onlar ) dediklerinde haklıydılar.
I mean, what them boys said was right.
Eski bir şarkı olan "evet ayakkabılara, kitaplara değil" yabancıların etkisindeki entelektüellere karşı halkın haklı bir yanıtı oldu.
That old sing-song of "yes to shoes, no to books" would be the fair response from the people to the removed and foreign-influenced intellectuals.
Haklıydın, sayıları çok fazlaydı.
There were too many.
Haklısınız.-Bu sekiz şeytan tohumları, yaklaşık iki seneden beri bu civarda boy göstermeye başladılar.
Exactly. It's been 2 years that those eight demons... from the stockaded region have showed up.
Bu okul, haklı gurur duymaktadır verdiği burslar ve spordaki başarılarıyla...
This school takes very justifiable pride in its fine record of... aaagh! ... scholarship and sporting achievement in all... aaagh!
haklısın 4682
haklisin 34
haklı 645
haklısınız 730
haklıyım 81
haklıydım 99
haklıymış 45
haklı değil miyim 37
haklıydın 287
haklıydı 59
haklisin 34
haklı 645
haklısınız 730
haklıyım 81
haklıydım 99
haklıymış 45
haklı değil miyim 37
haklıydın 287
haklıydı 59