Henüz Çeviri İngilizce
51,633 parallel translation
Kasap bıçaklarının olduğu kutuyu henüz açmadım.
I haven't unpacked the butcher knives yet.
Harold, henüz değil.
Harold, not yet.
Anlıyorum ki tıbbi alımını henüz yapmadın.
I understand you haven't done your medical intake yet.
Yatakta henüz tamir etmemeni tercih ederim.
I'd prefer you not repair to bed quite yet.
- Henüz "Evet." demedim.
- I haven't said yes yet.
Ama daha... Henüz açık değil daha.
- It's not, it's not... no, but it's not, it's, it's not open yet.
Henüz bilmiyoruz Mac.
Well, we-we don't really know yet, Mac.
Henüz bir şey izlemiyoruz.
We're not really watching anything, yet.
Hazırlık soruşturmaları, Wolf Cola'nın Amerikalı bir gazoz firması olabileceğini ortaya çıkardı. Fakat Boko Haram, Wolf Cola'yı nasıl ve neden resmi içecekleri olarak kabul etti, henüz bilinmiyor.
Preliminary investigations have revealed that Wolf Cola may in fact be an American soda company, although how and why Boko Haram has adopted it as their official soft drink is unknown at this time.
Bilmiyorsun bile Eğer o henüz bir erkek ya da bir kızsa.
You don't even know if it's a boy or a girl yet.
- Henüz erken.
You know, it's still early.
Ama senin SBY ile olan işin henüz tamamlanmadı diye düşünüyordum.
But I thought your deal with sip hasn't been finished yet.
- Hayır, henüz değil.
Um, no, not yet.
Henüz dökmedin bile.
You haven't even shed yet.
- Henüz cildi bile dökmemiş.
- He hasn't even shed his skin yet.
- Henüz değil, işim çıktı.
Er... not yet. Something's come up.
Henüz bu konuyu konuşmadık.
We haven't discussed it.
Bir sürü mesaj ve cevapsız çağrı, henüz bakmamış gibi duruyor.
A number of texts and calls don't seem to have been checked.
- Hayır henüz söylemedi.
No, not yet.
Henüz buna emin değiliz.
We don't have that information.
Saldırganını tanıyıp tanımadığı konusunda henüz bir netlik yok.
It's unclear whether her attacker was known to her.
Henüz herhangi bir basın açıklaması yapılmadı.
As of yet, we've made no public statement.
Ve henüz resmi olarak yayınlanmadı. ancak şunu bilmenizi isterim ki, bu gibi bir kazada kurtulabilme olasılığı yok denecek kadar azdır.
There's still no official confirmation, but we need to keep in mind that with this type of accident it's unlikely that we'll find any survivors.
Kule, sizden henüz onay alamadık, Ancak yine de 6,000 feet'e alçalacağız.
Tower, we've not heard confirmation from you, but we're gonna go ahead and descend to 6,000 feet.
İki uçak havada çarpıştı. 8,000 feet'den yüksekte ve nedeni henüz belirlenebilmiş değil
The two planes collided in the air at more than 8,000 feet for reasons that have not yet been determined.
Henüz harekete geçmedi.
He has yet to act,
Henüz değil.
Not yet.
Sen ve ben. İşimiz bitmedi henüz.
You and me, we're not finished here.
- Henüz değil.
Not yet.
Hamile olduğumu anladığımda Letty'nin yaşadığını henüz öğrenmiştin.
When I realized I was pregnant. You had just find out Letty was alive.
Ruslar henüz geri alamadı.
And the Russians haven't taken it back yet.
Vurulduğundan henüz emin değilim. Evet, o kızı kurtardı.
Yeah, well, he saved that girl.
Henüz bi haber almadım.
I haven't heard anything yet.
- Lupe'u henüz bulamadın, değil mi?
- You didn't find Lupe yet, did you?
Henüz değil!
Not yet!
Meni henüz zehre dönüşmedi mi?
Has the semen yet turned to poison?
Brace hasta değilsin ve henüz ölü de değilsin.
Brace, you are not sick and you are not dead yet.
Hükümet kanadından henüz bir açıklama yapılmadığından taleplerin karşılanıp karşılanmayacağı da belli değil.
As yet there's no word from the government as to whether this demand will be met.
"Henüz sormadılar."
"They haven't asked yet."
Henüz değmedi!
Ain't touching yet!
Henüz bilmiyoruz ama onun bir anlamı var.
Don't know yet, but it... Something. - Oh.
- Henüz tam değil, yardımcıyım.
Junior architect.
- Hayır henüz tanışmadım.
- I haven't had the pleasure.
O'Hair soyadına henüz alışamadın galiba?
O'Hair, that's new for you, isn't it?
Bir çocuğa haksızlık yapılıyor... Henüz gençliğin tadını çıkaramadı!
What injustice meted out to a boy... who has not yet seen the flush of youth!
Annen henüz gelmediğinden mi endişelisin?
Worried your mother has not come as yet?
Ama henüz öyle mi bilmiyoruz.
But you don't know that yet.
Henüz ölmedim.
I'm not dead yet.
Henüz değil...
Not yet...
- Henüz değil.
- Not yet.
Henüz yok.
Not yet.
henüz değil 1250
henüz bilmiyorum 200
henüz yok 168
henüz gelmedi 78
henüz bitmedi 76
henüz çok erken 19
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz olmaz 25
henüz hazır değilim 23
henüz bilmiyorum 200
henüz yok 168
henüz gelmedi 78
henüz bitmedi 76
henüz çok erken 19
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz olmaz 25
henüz hazır değilim 23