Hişş Çeviri İngilizce
282 parallel translation
Gerçekten bu çok aptalca. Hişş!
THIS IS REALLY STUPID.
Hişş Hişş.
[Sammy] SHH.
Hişş.
ALICE!
Majesteleri, yarın cepheyi ziyaret etmeyi planlıyor.
" Hiss Majesty plans to visit the front tomorrow!
Bir yılan, tıslamasından tanınır.
A snake is known by its hiss.
Bu işaret ne anlama geliyor? "Alkışlayın" mı "Islıklayın" mı? Sayın Yargıca izin veriyorum.
Well I don't know whether that sign was meant to be a... a signal for applause or to hiss me... but, I hereby publicly empower the examining magistrate to address his entire intentions out loud.
... adamlarına açıkça emretsin..
- Let him say. - Hiss now or a clap now whatever he wants.
İnsanlar başladı ıslıklamaya
The people were starting to hiss
dünyanın kenarındaki mütevazi gibi, toprağı işlediği, yağmaladığı yerlerinde, babaların paçavraları giymiş, zavallı oğullarının suratları, lüzumsuz dünyaya gelmiş, fakat, şu azgın ve eşkiya suratların altında korkunç bir hiss duruyor,
Humble, like the remote corners of the earth, where one works the earth or plunders it, wearing the rags of the fathers, humble faces of the sons, born without necessity. However, behind these faces, of hungry men, bandits, lies this terrible sentiment which is called liberty in France.
Onun yükselişini, gizlenişini ve tıslamasını!
See him rise, see him coil, hear him hiss!
Bu mavi portakalı, hızlandırıcının merkezine koyar mısınız, Profesör? Müdür Bey de, püskürtücünün çıkardığı ıslık seslerini duyabilsin.
Would you be so kind, Professor, as to place a blue orange in the centre of the accelerator, so that the Director can hear the atomiser hiss?
[Hiss]
[Hiss]
Söyleyin, bir sonraki durak neresi, Sir Hiss?
Tell me, what is the next stop, Sir Hiss?
Sakın... sakın abartma, Hiss.
Don't... don't overdo it, Hiss.
Bir daha tıslarsan...
One more hiss out of you...
Hiss Nottingham'a kadar yürürsün.
Hiss, and you are walking to Nottingham.
Oh, sen son kez tısladın.
Oh, you've hissed your last hiss.
Hiss!
Hiss!
Duydun mu, Hiss?
Do you hear that, Hiss?
Hiss, bu anmaya değer bir gün.
Hiss, this is a red-letter day.
Hiss, kimse kralın yukarısında oturmaz.
Hiss, no one sits higher than the king.
Sana hatırlatmam mı gerekiyor, Hiss?
Must I remind you, Hiss?
Hiss, özellikle çekildin.
Hiss, you deliberately dodged.
Bir tarzı var, değil mi Hiss?
He has style, eh, Hiss?
Hiss, bunu bavulumun üstüne koy.
Hiss, put it on my luggage.
Hiss, sen varken saray soytarısına kimin ihtiyacı olur ki?
Hiss, with you around, who needs a court jester?
Yanlış anlamışsın, Hiss.
You got it all wrong, Hiss.
Hiss, buldum!
Hiss, I have it!
Hiss, işi bitti!
Hiss, he's finished!
Molotov Truman'la ve Alger Hiss'in amiri, Dışişleri Bakanı Stettinius'la görüştü.
Molotov visited Truman, e the secretary of Stettinious State, head of Alger Hiss.
Burası o kadar huzur dolu ki, sadece çatıya düşen yağmurun hışırtısı var.
It's so peaceful here, only the hiss of the rain on the roof.
Orospuçocuğu.
[Pop, Hiss] Son of a bitch!
Öylesine bir arkaplan hışırtısı değil,... metodik bir sinyaller serisi.
Not just some background hiss but a methodical series of pulses.
O zaman büyük zorlukla söylemeye çalıştığı şeyi işittim, fısıldayarak söylüyordu.
Then I heard the word he was desperately trying to say, a soft hiss of a word.
Ben kendimi iyi ve güçlü hiss ediyorum
I feel fine, and strong.
Artık daha iyi hiss ediyorum.
I'm already feeling better.
Kendimi şarkı söyleyen, dans eden çığlık atan gibi hiss ediyorum Dışarı çıkmak istiyorum.
I feel like singing, shouting, dancing. I want to go out.
Senden hoşlanıyorum. Seninle olduğumda çok iyi hiss ediyorum.
I feel good with you.
Ben iyi hiss ediyorum, çok iyi.
I feel fine, very fine.
Harika hiss ediyorum!
I feel wonderful!
Dinleyin... suya değdiğinde tısladığını duyacaksınız.
Listen... you'll hear it hiss when it touches the water.
Suya değdiğinde tısladığını duyacaksın.
When it hits the water, you can hear it hiss.
" Çoğu alkışladı, kimisi alkışlamadı, bir ikisi yuhaladı.
" Many clap, some don't, a few hiss.
Bana tıslamadığı sürece evet.
Yes, I do, so long as he doesn't hiss at me.
Patenleriniz tıslayıp, süzülsün.
Let your skates bite and hiss.
Defol.
Hiss off.
Tıslama haricinde birşey duymadım.
I didn't hear anything, only a hiss.
Kesinlikle, dediğin gibi, bir tıslama.
Precisely, just like you said, a hiss.
Eşsiz Hiss ve Weeks, 1910.
The incomparable Hiss and Weekes... 1910.
Yine Hiss ve Weeks, 1911.
- Mmm. Hiss and Weekes again, 1911.
Hişş.
SHH.
hiss 18
hisset 66
hissettim 36
hissediyorum 210
hissetmek 17
hissettin mi 35
hissetmiyor musun 24
hissediyor musun 79
hissetmiyorum 35
hissedebiliyorum 135
hisset 66
hissettim 36
hissediyorum 210
hissetmek 17
hissettin mi 35
hissetmiyor musun 24
hissediyor musun 79
hissetmiyorum 35
hissedebiliyorum 135