Ick Çeviri İngilizce
143 parallel translation
Geçen kışki soğuk algınlığı ve şu parmağıma saplanan kıymığı saymazsak yirmi yıldır hasta bir günüm bile olduğunu sanmıyorum.
And a sliver that festered In that fing er there, I don't think i've had A s ick day in 20 years! That may be,
Kız çok kötü durumda ama yakında anlarız.
It's hard to tell. She's a very s ick Little girl,
Tatlım, bu hastalıklı bir durum.
NOW, HONEY, THAT'S S ICK.
Gözlerime yapmacık gözlerle bakıp, yapmacık bir sesle konuşmuyor benimle.
WELL, I'M S ICK OF BEING MOCKED BY THE MEMORY OF WOM EN.
Sana zarar vermek istemiyorum.
I BELONG HERE. NOW, LOOK, YOU'RE PROBABLY S ICK.
- Yardım edin! Yardım edin!
GET HIM OUT OF THERE, QU ICK.
Tozlar bulut olsun annem geldiği yere uçsun.
One Re, Or Re, Ick ery Ann Phillison, Follison, Nicholas John
- Farkında mısın Ick Poo'daki arkadaşın...
- The only reason Ick Poo -
Ick, buz harika olmuş!
Ick, the ice turned out great!
- Ick, buza ne oluyor?
- Ick, what's happening with the ice?
Ick, eriyorum!
Ick, I'm melting!
Hey, Ick.
Hey, Ick.
Ick?
Ick?
Ick yeni bir virüs buldu. Kent'in odasına koyacağız.
Ick's releasing a new virus in Kent's room.
M ick Jagger.
Mick Jagger.
Lhh.
Ick.
12'den vurdun.
- Bull's-eye. - Oh, ick.
Haydi aslanlarım, gösterelim şunlara.
Ok, ay, marines, time to k, ick, ass.
Ağzım kül tablası gibi kokuyor.
Ick, my mouth tastes like an ashtray.
Eğer bana bir şansa verselerdi ne yapabileceğimi görürlerdi.
I'd ick them on their own ground if they'd give me the chance.
Şimdiden ondan tiksinmeye başladım.
I'm already getting the "ick" on him.
Yalnız sonrasında biraz iğrenç bir durum olmuştu.
Although later there was an ick factor.
oo, ve, aa, Bir de mutfağınızı gerçekten çok kötü alt üst etmişler
Oh, and, uh, also they messed up your kitchen really bad, too. Ick.
"Öğk" ü hissediyorum.
- I sense the ick.
Biliyorum. Ama "öğk" ü hissediyorum. Ve o benim patronum olduğundan, sırf "öğk" e çarpılmak için onunla çıkmak istemiyorum.
Since he's my boss, I don't want to go out with him and get the ick.
Renee ve ben buna "öğk" diyoruz.
- Renee and I, we call it the "ick."
İçinde "ick" olduğuna eminim.
Rick? Nick? I know there was an ick sound.
Tik tak.
ick-tock.
Genellikle, başka bir kadını öpme fikri beni iğrendirir.
As a general rule, what? As a general rule, the idea of kissing another woman grosses me out - ick.
- Ick!
- Ick!
Ev?
- Ick. ill. is..
- Hayır ama gittikçe ondan soğuyorum.
- No, but I'm getting the "ick" on him.
Tek başına mı?
All alone? Ick!
İğrenç, elleri kim bilir nerelerindedir...
ICK. YOU NEVER KNOW WHERE THEIR HANDS HAVE BEEN.
Sanırım Memur Philbıick'i öldüren adam bu.
I think this is the guy that killed Officer Philbrick.
Hem de ağır şekilde.
Heavy on the "ick."
Hala markette daha kuvvetli mürekkep çıkarıcısı almakla uğraşıyor.
He's still picking up more extra-strength ick remover.
Hey Nick, sadece dalga geçiyordum.
Hey, N ick, I was just messing with him.
Adalet hakkında sen ne bilirsin Nick?
You, you know about fair, N ick?
Lezbiyen kızlar, Nick.
Lesbian girls, N ick.
Hey Nick.
Hey N ick.
Ne oldu Nick?
What's the matter N ick?
Jane, işte içk- -
Jane, here's your...
- Jerry?
S ICK.
70 mi?
OLD, S ICK?
Splasmore'daki özel haftamızın bugün son günü söylemek istediğim, bu insanlar benim için süper ve Sideshow Mel için yiyecek, içk... taze meyvelerle yapılmış bir branç uzattılar, hemde en lezzetli kavunla beraber en çok özleyeceğim şey bu özel Mt.
Splashmore. I just want to say these people have been super to me and Sideshow Mel. The food, the grog...
İçk...
Feck!
1x22 Nahoş Faktörü Çeviri : batigol-7
The One With The Ick Factor
Yapma, Renee.
- It'll help if I get the "ick."
Tıpkı kendin gibi biriyle tanıştığını düşün.
- Ick! - Right.
O küçük insanların biri tarafından beğenilmekten daha kötü...
Ick.