Kendim için değil Çeviri İngilizce
466 parallel translation
Ben de öyle Helen, yalnız kendim için değil, senin için de.
So do I, Helen, not only for my sake, but for your own.
Kendim için değil.
I Like This. It's Not For Me.
Sadece kendim için değil, diğerleri adına da konuşuyorum.
I don't speak here for myself alone, but for these men you've condemned.
Kendim için değil, Robert için.
For Robert, not for me.
Ben senin için çok korkuyorum, kendim için değil.
I'm afraid for you so much I do not think of me.
Kendim için değil.
It's not for me.
Ya da daha doğrusu, korkuyordum... sadece kendim için değil, Laura için de.
Or rather, I was afraid - not only for myself, but for Laura.
Sadece kendim için değil, uzmanlığım için de.
Not ambitious for myself so much as for my special pigeon.
Ben de kendim için değil onun için teşekkür edeyim.
I'll thank you for that, for her, not for me.
Ama herkes ne yaptıysam sadece kendim için değil,... herkesin iyiliği için yaptığımı anlamalı. Kimse yanıma yanaşmıyor.
They don't understand that what I did was for all their sakes... not just for mine alone... so now they've abandoned me.
Kendim için değil, ama küçük kadınımın iyiliği için.
Not for my sake, but for the sake of the little woman.
Ne yapıyorsam sadece kendim için değil aynı zamanda senin için de yapıyorum.
Whatever I'm doin'is not only for me but for you too.
Sadece kendim için değil, gerçekten.
Not just for my sake, honest.
Hayır, kendim için değil.
No, not for myself.
Kendim için değil, Efendim!
Not for myself, Sire.
Bunu kendim için değil sizin için söylüyorum : Çengel etime geçebilir.
This here is not to protect me, but to spare You the view of a blood stained hook in my flesh.
Kendim için değil ama kızlarım için para biriktirmeliyim.
I've got to put something aside, not for myself but for those two girls.
Kendim için değil, senin için korkuyorum.
I'm not afraid for myself, but for you.
Kendim için değil, adamlarım için, bağışlanma diliyorum yine.
Not for myself but for my men, again I ask for quarter.
Ben Steve için üzülüyorum, kendim için değil.
I'm sorry about Steve, not myself.
Kendim için değil, onun için istiyorum.
Not for me, but for him.
- Kendim için değil, köpek için geldim..
- I'm here for my dog.
Kendim için değil.
Not for me.
- Kendim için değil, senin için.
- Not for me. You're my friend.
Bu yaptığımı, kendim için değil... Roma için yapıyorum.
What I do, I do not for myself... but for Rome.
Ama kendim için değil.
Not for myself.
- Ben kendim için değil, Pierre için üzülüyorum.
I'm not sad for myself, but for Pierre.
Kendim için değil... Köyünüzü basıp kadın ve çocuklarınızı öldüren haydutlara karşı.
Not for myself... but the whites to beat your village have been murder.
Onlar hesabına burdayım, kendim için değil.
And it's for these others that I take my stand here, not for myself alone.
Kendim için değil.
Not for myself.
Hastalar için, kendim için değil.
For the patients, not me.
Kendim için değil, hepsi sizin için.
I didn't do it for me but for you.
Ya da daha doğrusu, korkuyordum... sadece kendim için değil, Laura için de.
Or rather, I was afraid- - not only for myself, but for Laura.
Dua etmek isterim Kendim için değil kardeşim için.
I would like to pray. Not for myself, for my brother.
her şeyi geride bırakacak kadar uzun! Ben de aradım Biederbeck ama kendim için değil Victoria'm için.
I, too, have searched, Biederbeck, but not for myself.
- Kendim için değil, Karım için.
Not for me, for my wife.
Bu adam için alıyorum, kendim için değil. Yüzde alıyor bundan.
I take them for him, not for me.
- Kendim için değil, başkaları için.
- I don't mean for me, but for others.
- Kendim için değil, Rodion için.
- They're not for me, it's for Rodion.
Liverpool'daki bir şirket için değil, kendim için çalışıyor olacağım.
I'll be working for myself and not for a company in Liverpool.
Sizin için değil, kendim için.
It's not for you. It's for me.
Size kendim ve oğlum için değil ama anavatanımızın birliği için yalvarıyorum.
I don't entreat you for me or my son but for the unity of the Motherland!
Kendim için özür dileyecektim, Ralph için değil.
The apology was for myself, and not Rolph.
Kendim için yazıyorum, eleştirmenler için değil.
I write for myself, not the critics.
-... senden hoşlanmıyorum gibi değil, kendim için.
- Not that I don't like you, for I do.
Kendim için yaptığım değil de neden başka bir yerde ölmeliyim.
Why should I die in a place other than the one I made for myself?
Peki, Carol'u öldürdü isem, ve öldürdüğüme dair kanıt yoksa, onu kendim için yaptım, şu beş para etmez aktris için değil.
Well, if I killed Carol... and there's no proof that I did... I did it for myself, not for some dime-a-dozen little actress
Yerinde olsam benim için değil, kendim için endişelenirdim, Valmont.
I would be more concerned for your comfort than mine, Valmont.
Bunu onlar için değil kendim için yapıyorum.
It's not for them... - it's for myself.
Kendim için çalışırım, başkasına değil.
I work for myself and no one else.
Kendim için, dostlarım için değil.
For me, not for my friends.
kendim için 55
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75