Kocamandı Çeviri İngilizce
202 parallel translation
Kocamandı.
It was big.
Gözleri kocamandı. Gözlüklüydü. - Saçı uzamış.
Oh, skinny, big eyes with glasses, never no haircut.
Kocamandı.
Enormous.
Senin gözlerin kocamandı.
Not remember the wind that blows from the Atlantic?
Kocamandı.
Big ones.
Mary'le sokakta çarpıştık ; bir varil kadar kocamandı.
Well, I bumped into her on the street and she was as big as a barrel.
Oğlanlar nasıldı? - Kocamandılar.
How's all them boys?
Amerika'da her şey kocamandır.
In America, everything's bigger. What else?
Allah'ın yüreği kocamandır ama asla affetmeyeceği bir günah vardır :
God has a very big heart but there is one sin he will not forgive :
Kocamandı. Ne yapacağımızı bilemedik.
[Speaks French]
Hayır, benimki kocamandır.
No, my wife is like this...
Ayakları kocamandı!
They're huge!
... upuzun elbise kolları ve pantolonlarıyla o kadar kocamandılar ki, sonra bu küçük adam ortaya çıktı ve elbisenin içinde kayboluverdi.
... and they were so huge, with big sleeves and trousers, and this little man came along and just vanished in the suit.
Ağzı kocamandı.
Her mouth was big.
Kocamandı!
It was big!
Kocamandır bunun aleti!
Now that's what I call swinging a big bat!
Tanrım, kocamandı.
Jesus, he was so enormous.
Dili dışarı sarkmıştı. Kocamandı. İki gün çığlık atmış olmalı.
He must have screamed for two days!
Göğüsleri kocamandı ve hareket ettilkçe sallanıyordu.
Her breasts were heavy and swaying, the minute she moved.
Her ne ise, kocamandı.
Whatever it was, it was big.
Buzula tırmandı, evden kocamandı.
Climbed out of the ice. It was bigger than a house.
Charlene'imin kafası kocamandı, malum.
'Cause my Charlene had a very big head, you see.
Tanrım, kocamandı.
God, he was big.
Büyük dev bir adam, kocamandı arkamı ovdu, iyi de geldi.
A big giant man, gigantic... and he's scrubbing my back, and it felt good!
o... Kocamandı.
he was... enormous.
Kocamandı.
It was huge.
- Kocamandı.
- It was massive.
Tüm ekranı kaplıyordu. Kocamandı. Tanrım, öyle büyüktü ki.
Filling my screen big my God, so big...
O kocamandı!
It was gigantic!
Bence kocamandır.
It's huge!
Ayakkabı mağazasına bir kadın geldi bugün o kadar kocamandı ki, Green Peace tarafından korunuyor. Ve 35 numara ayakkabı sordu.
A woman comes in the store so huge she's protected by Greenpeace and asked for a size-four shoe.
G kocamandır, koltukta oturan büyük bir adama benzer.
"G" is a great, big man sitting in an armchair.
- Kocamandı.
- It was huge.
Ve, küçüğün ne olduğu söylenecekse eğer : küçük kocamandır.
And, what little there is to be said, is immense.
Bir şekilde yanlarında olabiliyordum ve etrafımdaki her şey kocamandı.
I used to go in beside them somehow, and everything was big around me.
Aleti kocamandır.
He's hung like a donkey.
Haksız mıyım? Yatağım kocamandır.
I've got a big bed
Hayır, yani adam kocamandı.
No, I mean, he was huge.
Bir keresinde koca ayaklı bir kızla çıkmıştım. Kızın ayakkabıları kocamandı.
I went with a girl once that had a club foot, I mean, she had the big shoe and everything.
Kocamandı, 50 kilodan fazla çekerdi.
Huge great thing, 100 pounds, maybe more.
Tanrım. Biftek kocamandı.
Don, the steak was enormous.
Kocamandı, inanılmaz derecede büyüktü!
it was huge, terribly huge!
Jenine'le çıkarken vardı sanırım Güzelmiydi bilmiyorum ama... kocamandı.
It was when I went with Janine and I don't know if it was nice, but it was... huge.
O kadar kocamandı ki ikiz sandım.
A girl so big I thought she was twins.
- Çok kocamandı!
God, that was a big one.
Kocamandı! .. i
You saw how fat he was.
Anne, kocamandı.
Mom, it was huge.
Kocamandır.
He's so big.
Kocamandı.
Imens.
Yer sallanmaya başladı- "Yer sallanmaya mı başladı, ha?" Bunun gibi mi? O kocamandı!
He's huge!
Kocamandı. Kareydi.
- How did he get it in the yard?