Olmayabilir de Çeviri İngilizce
770 parallel translation
O olmayabilir de.
It might not be him
Benimle dalga geçiyor da olabilir, olmayabilir de.
Then again, she may be pulling my leg, then again, she may not.
- Olmayabilir de.
- It may be nothing.
- Evet, olmayabilir de.
- Yes, it may be nothing.
Ama olmayabilir de.
We might. And then again, we might not.
Bay Kwimper, gözleminiz doğru olabilir de, olmayabilir de.
Your Honor, I shall not dignify that falsehood with a denial.
Olmayabilir de.
Maybe not.
Tabi bazen olmayabilir de.
Gee, if it weren't for that- -
• Tabi kesin olmayabilir de • Tahmin edebiliyorum ama
- It's bound to be a setback. - I imagine it will be.
Denizaltıları olabilir de, olmayabilir de.
There may be subs out there, maybe not.
Bu bir araba konvoyu olabilir, olmayabilir de.
It might be a wagon train, might not.
Olabilir de, olmayabilir de.
We might be, and we might not.
Öte yandan, olmayabilir de.
On the other hand, it might not be.
Benesch olabilir de olmayabilir de.
This might be Benesch and it might not.
Ama olmayabilir de.
Then again, he might not.
Yaptığı şeyler efsaneleşmiştir, ama böyle biri hiç olmayabilir de.
His deeds are legendary, but he may not even exist.
- Olmayabilir de.
Not necessarily.
Madem dostun, hâlâ burada olup olmadığını bilmen gerekirdi. Gerçek dostum olmayabilir de.
Now swear again,
Olabilir de, olmayabilir de.
It might, but it won't.
Gerçek dostum olmayabilir de.
Well, maybe not really a friend.
O, bizim tek liderimiz, tanınmış bir tarayıcı. Revok'un çetesinin bir üyesi olabilir de olmayabilir de.
He's our only lead, a known scanner who may or may not be part of Revok's underground.
Öyle de olmalı, olmayabilir de tabi.
Indeed they may, and then again, they may not.
Olmayabilir de.
It might not.
Belki de bilmediğini söylemek iyi bir fikir olmayabilir.
Maybe that's not such a good idea, to say you haven't any information.
Michael sosyete mensuplarından olmayabilir, ama... artık sen de değilsin.
Michael may not be in the social register, but then neither are you, anymore.
Sadie farkında olmayabilir ama kulak verse de vermese de, onun içine giriliyor.
Sadie may not realize it... but whether or not she thinks she's listening, she's being penetrated.
Bir trompetçi çok değerli olmayabilir ama Art Hazzard trompetçiydi, ben de öyleyim.
Maybe a trumpet player isn't much to be but it's what Art Hazzard was, and that's what I am.
Ben de. O güvende ama benimle gelirsen, olmayabilir.
So am I. She's safe, but... ifyou come along, I don't know.
Kulakları kepçe olabilir tatlı dilli olmayabilir, ama onun hisleri var hem de sana söyleyebileceğimden daha fazla hisleri var.
Maybe his ears do stick out and maybe he don't talk fancy, but at least he's got feelings manly feelings, which is more than I can say for you.
Şey, yine de sıkıcı bir gece olmayabilir, ha?
Well, it may not be such a dull night after all, huh?
bazen de olmayabilir.
ln your case, we've been lucky.
Ben de öyle düşünüyorum, ama o kadar parlak ve gösterişli olmayabilir.
So do I, but it may not be spectacular.
Diğer bitkilerde de bir gelişme olmayabilir mi?
Might there not be other plants that will flourish?
- Hem öyle olabilir, hem de olmayabilir.
- It's a toss-up, I can tell you that.
Bu tür bir şey için bu gece pek de doğru bir zaman olmayabilir.
Hilts, this may not be quite the right time for this sort of thing.
Soytarı olmayabilir ama ben de jigolo değilim.
Maybe he's not a joker. But I'm not a gigolo either.
Belki de öyle olmayabilir.
Maybe not.
İngiltere'de binlerce ailenin tek bir... dayanıklı sığınağı bile karşılayacak maddi gücü olmayabilir. Ve ülkedeki her bireyi kapsayacak bir... Devlet Barınma programı milyonlarca paunda mal olabilir.
It is likely that many thousands of families in Britain would be unable to meet the cost of even one substantial shelter and a Government shelter programme for every person in the country would cost an estimated two thousand million pounds.
Fred Astaire olmayabilir, ama o benim en iyi dostum. Ben de sağdıcıyım.
Well, maybe he ain't any Fred Astaire but he's my best friend, and I'm his best man.
Olabilir de, olmayabilir de.
Maybe not.
Aksi taktirde başka birini İçişleri Bakanı olarak atar, ve o biri de polis yöntemlerine karşı benim kadar anlayışlı olmayabilir.
Otherwise, he's going to find a new minister of the interior, and the next man may not have the same understanding of police methods as I have.
Hiçbir şey de olmayabilir.
Nothing may happen.
Pek de anlayışlı olmayabilir.
She can't be that aristocratic.
Getirdiğim haberler pek de hoş olmayabilir.
The news I bring may not be so welcome.
Önemli olmayabilir ama yine de arkamızda bıraktığımız izlere bir bakacağım.
It might mean nothing... but I think I'll take a pass at our back track.
Bu bile mümkün olmayabilir, ama yine de bunu yapmalýyýz.
That won't be long enough either, but it'll have to do.
Bak, Delly, 16 yaşındayken bunun fazla anlamı olmayabilir ama merak etme 40 yaşına geldiğinde işin hiç de kolaylaşmıyor.
Listen, Delly, I know it doesn't make much sense when you're 16 but don't worry when you get to be 40 it isn't any better.
Benim için yeterli olan senin için olmayabilir, Joanna, ama gördüğün gibi Ted bilimsel araştırmalarında oldukça iyi durumda,... ben de ona güzel bir ev sağlıyorum.
Well, enough for me maybe is not enough for you, Joanna, but... Well, you see, Ted's doing really well in his scientific research now, and I give him a good home.
Bir geleceğim de olmayabilir.
I may not have a future.
Ayrıca Griffin'de herkesin düşündüğü kadar sakat olmayabilir.
It's also possible that Griffin's not nearly as disabled as everybody thinks he is.
Biliyorsun, Chuck, şuradaki küçük kızıl saçlı kız kadar tatlı olmayabilirim ve Frieda gibi doğal kıvırcık saçlarım olmayabilir. ... Lucy kadar zeki de olmayabilirim ama ben de onlarda olmayan bir şey var...
I may not be as cute as that little red-haired girl and I may not have naturally curly hair like Frieda and I may not be as smart as Lucy but I've got one thing none of them has :