English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ O ] / Oraya

Oraya Çeviri İngilizce

76,384 parallel translation
Şimdi oraya gidip bekle tamam mı?
Now you just... you go back over there and stay over there, okay?
Açıkçası, oraya giderken ne düşündüğümü bile bilmiyorum.
To tell you the truth, I'm not even sure what I was looking for by going there.
İyi günler. Merak ediyordum da Norma adında bir kadın geçen akşam oraya uğradı mı?
Good afternoon, I was just wondering if a woman named Norma happened to be there last night.
- O zaman ben oraya gelirim.
- Then I'll come - to White Pine Bay.
- Oraya gitmem gerek.
I need to go down there.
Yaz aylarında oraya sürekli kanocuları gönderirim.
Yes, i-i often send the kayakers there during the summer months.
Ormanlarda bir yere, dağ geçidinin oraya.
- A spot in the woods, up the mountain pass.
Yargıç sizi nereye isterse oraya gönderir.
You'll be warehoused wherever the judge wants to keep you.
Dinle bir. Oraya gidebiliriz.
No, no... no, we can go there.
Oraya resimler gönderip çok korktuğumuzu yazacağız.
You know, we... we post some pictures. We tweet about how scared we are.
Ve umarım istediğin her şeyi yaptım. Çünkü bir daha oraya tekrar gitmek istemiyorum.
And I hope I have everything you want, because I never want to go back there ever again.
Hemen oraya geleceğim.
I'll be down right away.
Tamam, eskiden oraya iş yapardım.
Okay, I used to sometimes deal out of there.
Evet, evet, şu an oraya geliyordum.
Well, yeah, I'm heading right over there.
Sen de benim kadar oraya ait olmadığımızı biliyorsun.
You know as much as I do we don't belong there.
Bütün bunlar tekrar oraya dönmem için...
It's all so I could go back in for... for him?
Evren nereye gitmemi söylerse oraya gitmeliyim,
I have to go where the universe tells me,
Neil, köpekleri oraya götür, kaçıyor olabilir!
Neil, get the dogs down there, he could have made a run for it!
Deliller oraya yerleştirilmiş olabilir.
That they were planted there.
Oraya gideceğiz.
We'll get there.
Neden oraya geri dönmek istiyorsun?
Why would you want to go back there?
Oraya gitmeyeli uzun zaman olmuştu.
It's been really long since I last went there.
Sık sık oraya gittiğini biliyorsun.
You know he often went there.
Açıkla da oraya gelebilelim.
So we can come there.
- Oraya varmam 30 dakikamı alıyor.
- Takes me 30 minutes to get there.
Evet, yoksa niye oraya gideyim?
Yeah... why else would I go there?
Oraya tek başına mı gittin?
Did you go there on your own?
Oraya gitme gibi bir planım yoktu.
I had no plans of going there.
- Oraya hiç gitmemeliydin!
- You shouldn't have been there at all!
Şarkılar üzerinde çalışmak için oraya gider.
He goes there to work on songs.
Oraya gideceksin.
It's over there.
Cesedi oraya atan Spender'dı
Maybe it was Spender who dumped his body there.
Zehirli çikolataları oraya koymak için mükemmel bir fırsatın vardı.
You had the perfect opportunity to leave those poisoned chocolates.
Oraya geleceğim.
I'm getting into that.
Tam oraya geliyordum.
I was getting to that.
Oraya vardığında Petrovic çoktan ölmüş müydü?
Was Petrovic already dead when you got there?
Oraya bir vardık az daha zevke gelecektim.
Got there almost pissed myself.
Cüzdanı kabarık beş milyon turist her yaz oraya akın ediyor.
- Come on. Every summer, five million cash-rich tourists show up, descend on the place.
Sen ve Bruce'la konuşmak için getirmiştim çünkü evi satılığa çıkarıp oraya yerleşmek istiyorum. Buradaki işimizi orada yapmak istiyorum.
And I was gonna talk to you, because I wanna put the house on the market, and I wanna move down there with the family, and I wanna do what we do down there.
Beni oraya bırakır mısın?
Can you pick me up there?
- Neden oraya dönesin ki?
Why would you go back there?
Öyleyse ben oraya gideceğim.
And that's where I'll go.
Eyalet polisi üç saat daha oraya ulaşamayacak.
The state police won't get there for another three hours.
On dakikaya ulaştırırız oraya.
We should have him there in ten minutes.
Bu durumu kaldırabilir hatta oraya gidince Henry'ye yardım bile edebilir.
She can handle it, maybe even help with Henry once we're there.
Dönmem oraya.
I no go back there.
Sadece birkaç kere gittim oraya.
Only went there a couple times.
Ne zaman oraya gideceğiz?
When are we gonna get there?
Oraya vardığımızda.
When we get there.
Tek başına oraya çıkamazsın!
You can't go out there on your own!
İtfaiye gelene kadar kimse oraya giremez.
No one goes in till the fire department gets here.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]