Oraya bırak Çeviri İngilizce
658 parallel translation
Bisikleti oraya bırak.
- Leave the bike there.
Annen her zaman oraya bırakırdı.
Your mother always had it there waiting for me.
Oraya bırak Nanine.
Put it there, Nanine.
Anahtarı, dönüşte tuvaletin oraya bırakırsın.
Just stop by the lavatory and drop off the key.
Bölükteki Filipinli izcilerden oraya bırak dikkatli olsunlar.. Ancak çaresiz kalmadıkça herhangi bir hareket yapmasınlar.
Put that company of Philippine Scouts on alert... but don't commit them to action unless the situation becomes desperate.
Oraya bırakın.
There.
Nerede bulduysan, tam olarak oraya bırak.
Put it exactly where you found it.
İçkiler iki papel,... parayı oraya bırakırsın. Ben yatmaya gidiyorum.
The drinks are two bits, keep your own count.
Oraya bırak.
Leave it here.
Oraya bırak.
Put it here.
Yarın, arabayı bir yere kadar sürüp oraya bırakırım.
Tomorrow, I'll drive the car someplace and leave it.
Büyük el çantamı aşağı indir, bavulu da oraya bırak.
Bring down my large purse, and leave that suitcase there.
Oraya bırak.
Leave it there.
Tamam o zaman, bunları verandanın oraya bırakıyorum.
All right, I'll leave these on the veranda
Kilerin kapısının oraya bırak ki LeRoy atsın.
Leave it out by the cellar doors for LeRoy to dispose of.
Oraya bırakıver.
Leave it there.
Oraya bırak.
Put it there.
Yapmayı düşündüğüm şey şu, yarın onu Stanton'a götürür ve tam bir kontrolden geçirilmesi için oraya bırakırım.
What I thought I'd do is tomorrow I'll take it over to Stanton's and leave it there for a complete check-up.
Oraya bırak.
JUST PUT IT DOWN THERE.
Oraya bırak ve çık.
Just put it there and leave.
Onu oraya bırak.
And don't scrumple the coat up.
Oraya bırak, Teresa.
Leave it there, Teresa.
Neden? Çünkü onu her gece oraya bırakıp, her sabah oradan alıyorum.
I drop her there every night and pick her up every morning.
Oraya bırakın lütfen.
Put it down.
- Peki efendim. Süpürgeni oraya bırak.
Put your broom down.
Onları oraya bırak.
Throw'em down there.
Belki de öyle düşünmeniz için mektup kasten oraya bırakıldı.
It could be that the note was left on purpose, so you would think that.
Oraya bırak, Charles.
Leave it up there, Charles.
Silahlarınızı oraya bırakın.
Leave your weapons behind.
Sen paltonu oraya bırak.
Leave your coat here.
Onu oraya bırak.
Leave it there.
- Oraya bırak.
- Put him over there.
Oraya bırak!
The Castagnier file. Put it down.
Silahlarınızı oraya bırakın.
Leave your weapons in there.
- Dinamitleri oraya bırak.
- Put it here.
Hemen oraya bırakın, bay Dvorak.
Just leave it there, Mr. Dvorak.
Oraya bırak onu.
Leave it there.
Şunu oraya bırak lütfen.
Put that down there please.
- Onu oraya bırak.
- You put her down right there.
Bir formülü satıp servet kazanmayı reddediyorsun ve bir milyon doları bir hiçmiş gibi oraya bırakıyorsun.
You refuse to sell a formula that would make you a fortune... and you leave a million dollars lying around as if it were nothing.
Tek istediğim buradan huzurla ayrılmama izin vermen bırak tanrılar nereye karar verirse oraya gideyim.
All I ask is safe passage.
İyi, bırak oraya.
If you see any more, just leave them there.
Oyalanmayı bırak da oraya git hemen.
Over. Cut out the horsing around, get over there now.
Bu yüzden uzman kesilip konuşmayı bırak ve oraya gidip... söylemen gerekenleri söyle!
So stop talking like an expert, all of a sudden, and get out there and say what you're supposed to say!
Bırak oraya gideyim.Lütfen.
Let me go there. Please.
Genellikle açık bırakılan bir ofis buldu, ve sen burada olduğun zaman oraya geçti.
Found an office usually left open and moved in for the time you were here.
Oraya kasten bırakılmıştı.
It was left there deliberately.
Size bıraktığı izlenim, serbest bırakılırsa oraya gidecek gibi miydi?
Did you get the impression that, if released, he would go there?
Bırakın, bunları da oraya kilitle.
Leave him, lock them up in there.
Bir oraya bir buraya taşınmayı bırakıp bu evde kalacağız. - Yaşasın!
We're all gonna quit moving, this back-and-forth stuff... and we'll stay right here in this house.
Şimdi siz oraya saklanın, ve bu işi J. Thomas O'Malley'e bırakın.
You just hide over there, and you leave the rest to J. Thomas O'Malley.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakın gitsinler 39
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60
bırak kalsın 58
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakın gitsinler 39
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60
bırak kalsın 58