Sekiz buçuk Çeviri İngilizce
251 parallel translation
Daha akşamın ilk saatleri. Sekiz buçuk.
It's only the shank of the evening, half past eight.
- Sekiz buçuk. Çan sesini duyduğunuzda, saat tam olarak... - 8 : 30.
- When you hear the gong, it will be exactly...
Sekiz buçuk.
Half past eight.
Saat sekiz buçuk.
It's half past 8 : 00.
- Güzel. Sekiz buçuk olur mu?
- Good. 8 : 30?
- Sekiz buçuk.
- 8 : 30.
Sekiz buçuk.
8 : 30.
Sekiz buçuk.
Eight and a half.
- Sekiz buçuk yaşındasın.
- You're eight and a half.
- Sekiz buçuk yaşında mı?
- At eight and a half?
Sekiz buçuk yaşında altıncı sınıfta mıydın?
You was in the sixth grade at eight and a half?
Saat sekiz buçuk civarında.
About 8 : 30, I guess.
Sekiz buçuk gibi hazır olsan iyi olur.
You'd better be ready about half past eight.
Sekiz buçuk...
8 1 / 2...
Sekiz buçuk yaşında.
He's eight and a half.
Elli sekiz buçuk.
Fifty-six and a half.
Fiyatımı sekiz buçuk krediye indiriyorum.
I'll tell you what I'm going to do. I'm going to lessen my price to 8 and a half credits.
Sekiz buçuk.
Eight and 6.
Sekiz buçuk gibi Wakely'de buluşuruz.
We'll meet at Wakely at about half past 8 : 00.
- Saat sekiz buçuk. Laboratuar yarım saat sonra açılacak.
The lab will open in half an hour.
- sekiz buçuk.
- Eight and a half.
Sekiz buçuk günlük bir ilişkiydi.
We were together... eight and a half days.
Sekiz buçuk.
Eight-thirty.
Sekiz buçuk gibi geldi, efendim.
It arrived at 8 : 30, but I couldn't find you.
Sekiz buçuk gibi mi?
- Cigarette?
Sekiz buçuk gibi mi?
About half eight?
Peki. tamam Yanma akşam sekiz buçuk iyi mi?
8.30 tomorrow night?
Tamı tamına sekiz buçuk dakika.
Got the full seven- - seven and a half minutes.
Sekiz buçuk veren var mı?
Anybody go eight and a half?
- Sekiz buçuk, dokuz gibi.
- Eight thirty, nine.
Sekiz buçuk gibi gel demişti.
He said to come about 8 : 30.
Dün gece saat sekiz buçuk gibi kulüpten ayrıldıktan sonra bir şeyler yemek için köşedeki dükkâna gittim. Weegees denen yere.
After I left the club last night, about 8 : 30 I went around the corner for something to eat.
"Mr. Belvedere" nin yayınladığı sekizle sekiz buçuk arası için randevulaşmaya ne dersin?
So, what say we make a date between 8 and 8 : 30 during Mr. Belvedere.
- Sekiz buçuk.
- Nearly nine.
- Sekiz, sekiz buçuk.
- Eight, eight-thirty.
O salakların davayı sunmaları sekiz buçuk gün sürdü.
12 minutes! Eight and a half days it took those idiots to mount their case!
- Ne kadar oldu, sekiz ay? - Sekiz buçuk.
- How long has it been, eight months?
Yeni doğmuşum, sekiz buçuk aylık bir prematüreyim.
I was just born, and I was eight and a half months premature.
Saat sekiz buçuk daha.
Well, it's 8 : 30.
- Sekiz buçuk kez.
- Eight and a half.
- Sekiz buçuk mu?
- Eight and a half?
Sekiz buçuk yaşındasın ve oldukça aptalsın.
You're 81 / 2 and incredibly stupid!
Sekiz buçuk sularında.
He left here early this evening, didn't he?
Bir buçuk yıl boyunca haftada sekiz oyun.
Eight performances a week for a year and a half.
Biri dört buçuk, ikisi sekiz gümüş.
Four and a half silver for one. Eight silver for both.
- Hayir yedi buçuk, mürekkepli sekiz.
- They're $ 7.50 now. $ 8.50 with ink.
Çok açık o mektubun sekiz sayfası borsacımdan gelen mektuba cevap olarak yazılmıştır ki oda bu sabahki postayla on buçuk civarında geldi.
It should be fairly obvious, Poirot, that that letter, all eight pages of it... is in reply to this one from my stockbroker... which arrived by this morning's post at about 10 : 30.
Sekiz yıI, beş buçuk yılda çıkarsın. Ya onlara Otto ve Wanda'yı anlatırsam?
What if I tell them about Otto and Wanda?
Sekiz buçuk gibi.
About 8 : 30.
Bir buçuk saat içinde sekiz duble tombulburger.
Eight Double Fatburgers in an hour and a half?
Belki sekiz. Ve buçuk.
And a half.