Sen orada mıydın Çeviri İngilizce
140 parallel translation
- Sen orada mıydın?
- Were you out there?
Bir daha bana o ses tonuyla "Sen orada mıydın?" diye sorsun... Joppa'dan ayrılalı beri uyumadım.
If he asks me once more "were you out there?" in that tone of voice... i haven't slept since we left Joppa.
Sen orada mıydın?
Were you out there?
- Sen orada mıydın?
- You were there?
Sen orada mıydın, Charlie?
Was you there, Charlie?
Sen orada mıydın?
Were you there?
- Sen orada mıydın?
How do you know, were you present?
Allah O'na bu sözleri ilettiğinde, sen orada mıydın Cafer?
You were there Jafar when God gave him these words?
- Sen orada mıydın?
- Were you there?
- Sen orada mıydın? - Evet, efendim.
- You've been -?
Sen orada mıydın?
You were there?
Oh, sen orada mıydın?
Oh, were you there?
Dün gece sen orada mıydın?
You — You were there last night?
Hazreti İsa çile çeker ve şüpheye düşerken sen orada mıydın?
Were you there when Jesus Christ had his moment of doubt and pain?
Sen orada mıydın? Woodstock'ta değildin, Hendrix'le değildin...
You weren't there, were you?
Cinayetler gerçekleştiğinde sen orada mıydın?
Were you present when the murders happened?
Kaza olduğunda sen orada mıydın?
So you were there when the accident happened?
Zoe öldüğünde sen orada mıydın?
Were you there when Zoe died?
Sen orada mıydın biraz önce?
You were just up there?
Sen orada mıydın? !
Wait a minute, where you up there?
Tüm bu saçmalıklar olup biterken sen orada mıydın?
Were you there for all that nonsense?
- Sen orada mıydın?
And you were there, too?
Sen orada mıydın?
Were you in there?
Sen orada mıydın?
Where you there?
sen orada mıydın?
Were you there?
Kaydolurken sen de orada mıydın?
Were you there to enrol?
Sen de orada mıydın?
He was, was he? Were you there, too?
- Sen orada yaşar mıydın? - Evet.
- Would you live there?
Sen de orada mıydın?
Then you were there?
Sen saat 20 : 30'la 21 : 30 arasında orada mıydın?
That's where you were between 8 : 30 and 9 : 30?
Merhaba, sen orada mıydın?
Hi, were you out there?
Yüzbaşı Stransky karşı taarruzu yönettiğinde sen de orada mıydın?
Were you present when Captain Stransky led the counterattack?
Her şey olduğunda sen de orada mıydın?
You were there when it happened?
Sen de orada mıydın?
Were you there too?
- Doğduğumda sen de orada mıydın?
- And you were there when I was born?
- Sen de orada mıydın?
- You were there?
Sen orada bir hasta mıydın?
Were you a patient there?
Sen de orada mıydın?
Were you there?
Orada mıydın sen?
Were you there?
Sen de orada okumayacak mıydın?
Say, isn't that where you're going?
Onun gördüğünü biliyorum aslında Sen de orada mıydın?
I know he saw it, though. Were you there?
- Sen de orada mıydın?
Were you there?
Yani sen, orada mıydın?
So you were there?
- Sen de orada mıydın?
- Were you there?
Sen de orada mıydın?
Oh, were you there too?
Sen de orada mıydın?
You were there that time?
- Kitty, o gün sen de orada mıydın?
- Kitty, were you there that day?
Sen de orada mıydın?
Were you on that junket?
Ya da şanslıydım, sen orada olup bana hatırlattığın için.
Or maybe I was just lucky you were there to remind me.
- Sanırım orada sen olmalıydın.
Guess you had to be there.
- Arkadaşın vurulduğunda sen de orada mıydın?
- You were there when it was fired?
sen orada kal 30
sen oradaki 39
sen oradaydın 31
orada mıydın 31
sen öyle san 131
sen osun 16
sen öyle diyorsan 53
sen oku 28
sen öldürdün 24
sen olmasaydın 39
sen oradaki 39
sen oradaydın 31
orada mıydın 31
sen öyle san 131
sen osun 16
sen öyle diyorsan 53
sen oku 28
sen öldürdün 24
sen olmasaydın 39