Sen ölü bir adamsın Çeviri İngilizce
149 parallel translation
Perry, sen ölü bir adamsın.
Perry, you're a dead man.
Woodstock, sen ölü bir adamsın, beni duyuyor musun?
And Woodstock, you're a dead boy, you hear me?
Sen ölü bir adamsın!
You're a dead man!
Sen ölü bir adamsın, MacReady!
You're a dead man, MacReady!
Farkında mısın bilmiyorum, ama sen ölü bir adamsın.
Whether you know it or not, you're a dead man.
Sen ölü bir adamsın, Fletcher.
You're a dead man, Fletcher.
Sen ölü bir adamsın
You are a dead man
Ölen bir adam olmak nasıl bir duygu? John sen ölü bir adamsın!
What's it feel like to be a dying man?
Sen ölü bir adamsın.
You are a dead man.
Sen ölü bir adamsın.
You're a dead man.
Sen ölü bir adamsın. Bunu biliyor musun?
You're a dead man, do you know that?
- Sen ölü bir adamsın, Wonder Bread!
- You're a dead man, Wonder Bread!
Demir Ayak, sen ölü bir adamsın!
Iron Foot, you're a dead man!
Bir kelime daha edersen sen ölü bir adamsın.
You say one word and you're a dead man.
Satan, sen ölü bir adamsın!
Satan-chan, it's the end of the line for you!
Öyleyse sen ölü bir adamsın!
Then you are a dead man.
Sen ölü bir adamsın, Burns.
Oh, you're a dead man, Burns.
Sen ölü bir adamsın!
You're a fuckin'dead man!
Sen ölü bir adamsın, Lycus.
You're a dead man, Lycus.
- Sen ölü bir adamsın, Prognese!
- You're a dead man, Prognese!
- Sen ölü bir adamsın.
- You're a dead man.
- Sen ölü bir adamsın.
You're a dead man.
Sen ölü bir adamsın artık.
You're a dead man.
Bu benim erkek akrabamın kılıcı! Ve sen ölü bir adamsın.
That is my kinsman's sword and you are a dead man.
Sen ölü bir adamsın artık.
You're a dead man already.
Sen ölü bir adamsın!
You're dead meat
Lütfen, millet - — Sen ölü bir adamsın, Marsh!
There he is! - Get him! Uh, please, everyone!
Sen ölü bir adamsın, Bo.
You're a dead man, Bo.
- Yani şimdi sen ölü bir adamsın.
- So now you're a dead man.
Tabii ya... Sen ölü bir adamsın.
You're a dead man!
Sen ölü bir adamsın.
You are a DEAD man...
Köstebek hayatta olduğu sürece sen ölü bir adamsın.
As long as the mole's alive, you're a dead man.
Sen ölü bir adamsın dostum.
You're a dead man.
Köstebek hayatta olduğu sürece sen ölü bir adamsın. Sen olmadığını nerden bileceğim?
As long as the mole's alive, you're a dead man.
" Sen ölü bir adamsın.
" You're a dead man.
Kargomu geri almazsam sen ölü bir adamsın.
If I do not get my cargo back, you're a dead man.
Sen ölü bir adamsın ve kanıtı buluncaya kadar öyle kal.
You are a dead man in the North Sea, and will remain so until you prove otherwise.
Oh, Sen ölü bir adamsın.
Oh, you're a fucking dead man.
Carmine Pasquale, sen ölü bir adamsın!
Carmine Pasquale, you're a dead man!
Sen ölü bir adamsın.
I'll kill you...
Ama sen ölü bir adamsın.
But you're a dead man.
Sen Ölü bir adamsın, Scofield!
You're a dead man, Scofield!
Eğer duyduklarım doğruysa, sen artık ölü bir adamsın!
If what I hear is true, you're a fucking dead man!
Sen artık ölü bir adamsın Apgar.
You're a dead man, Apgar.
Sen artık ölü bir adamsın, asker.
Well, you're dead, soldier.
Bu yüzden sen artık ölü bir adamsın.
- For that, you're a dead man.
Sen bizim için ölü bir adamsın, bir hayaletsin.
As far as we're concerned, you're a dead man, a ghost.
Sen artık ölü bir adamsın!
You're a dead man! You're dead!
- Sen artık ölü bir adamsın Pryce!
- You're a dead man, Pryce!
Sen artık ölü bir adamsın!
You're a dead man!
Sen artık... Ölü bir adamsın!
You are a... dead meat
sen ölüsün 79
sen öyle san 131
sen osun 16
sen öyle diyorsan 53
sen oku 28
sen öldürdün 24
sen olmasaydın 39
sen orada kal 30
sen o 37
sen olamazsın 19
sen öyle san 131
sen osun 16
sen öyle diyorsan 53
sen oku 28
sen öldürdün 24
sen olmasaydın 39
sen orada kal 30
sen o 37
sen olamazsın 19