Sen yalancısın Çeviri İngilizce
828 parallel translation
Baba, sen yalancısın!
Daddy's a liar!
Sen yalancısın Stevens.
You're a liar, Stevens.
Sen koca bir yalancısın.
You're a big liar.
Sen bir yalancısın Tom.
- You're a liar.
Sen karşılaştığım en düzenbaz yalancısın ya da...
You're either the biggest double crossing liar I've ever met, or...
Sen bir yalancısın!
You're a liar!
- Sen bir ahmak ve lanet bir yalancısın McCoy!
- You're a fool, McCoy, and a dad-blasted liar!
Harden, Sen bir düzenbaz ve yalancısın.
Harden, you're a sneak and a liar.
Sen küçük sevimli bir yalancısın.
You are a gallant little liar.
Sen bir yalancısın, Julie.
You're a liar, Julie.
Sen kötü bir yalancısın, Julie.
You're an awful liar, Julie.
- Sen bir yalancısın, Penny Baxter.
- You're a liar, Penny Baxter.
- Sen bir yalancısın.
- You're a liar. He promised...
- Sen kötü bir yalancısın.
You're a poor liar.
Sen güzel bir yalancısın.
You're a lovely little liar.
Bana inanmıyor musun? - Bence sen esaslı bir yalancısın.
I think you're a constitutional liar.
Sen bir yalancısın.
You're a liar.
Sen bir yalancısın Neron!
You lie, Nero!
- Sen bir yalancısın!
You're a liar!
Sen bir yalancısın.
You're a liar!
Exeter, sen bir yalancısın.
Exeter, you're a liar.
- Sen bir yalancısın!
- You're a liar!
Sen çirkin bir yalancısın.
You're a filthy liar.
- Sen bir yalancısın Sidney.
- You're a liar, Sidney.
Sen benim kız kardeşimin oğlusun. Ama bu bile sana, bana "yalancı" deme hakkını vermez.
You're my own sister's son, but where does that give you the right to call me a liar?
Sen lanet bir yalancısın.
You're a damn liar.
Doğal olarak, sen bir yalancısın.
Naturally, you're a liar.
Ed, sen gerçekten iyi bir yalancısın.
Ed, you're just a natural born liar.
- Sen bir yalancısın.
- You're a liar.
Sen bir yalancısın dedim.
I said you're a liar!
Sen bir yalancısın,
You are a liar,
Korkunç bir yalancısın... Yancı bir hilekar, sen busun.
A mean, disho dishonest swindler are you!
Sen bir yalancısın, Charlie.
- You're a liar, Charlie.
- Sen kötü, pis bir yalancısın.
- You no-good, lowdown liar.
Sen açgözlü bir yalancısın.
You're such an avid liar.
- Lanet bir yalancı mısın sen?
- Are you a bloody liar?
- Sen bir yalancısın.
Oh, you're a liar! You're just a liar!
Sen büyük bir yalancısın.
And you're an absolute liar.
Becket, Sen bir yalancısın!
Becket, you are a liar!
Sen bir yalancısın.
You are a liar.
Sen küçük bayat hileleri olan, basit metotlu bir yalancısın!
You're a cold, practiced little method actress of a liar.
Sen obsesif bir hırsız, patolojik bir yalancı mısın?
Are you a compulsive thief? A pathological liar?
- Yalancısın sen! - Bakın!
- You liar!
Sen de yalancısın.
You're a liar too.
Bence sen bir yalancı ve dolandırıcısın, aynı baban gibi.
I say you're a liar and a cheat, just like your old man.
Sen pis bir yalancısın, Hillmann.
You're a filthy liar, Hillmann!
- Sen gerçekten yalancısın.
- You really are a liar.
- Mata Hari! - Sen bir yalancısın.
- You are a liar.
Harry Mudd. Sen, yalancı ve başı ciddi belada olan yasadışı bir adamsın.
Harry Mudd, you're a liar, and an outlaw, and in deep trouble.
Sen kurnaz bir yalancısın.
You're a clever liar, Captain Kirk.
Ne yalancısın sen.
What a liar you are.