Çok yorgun Çeviri İngilizce
1,134 parallel translation
cepheden ayrıldıktan sonra, çok yorgun ve açtım şimdi daha iyi anlıyoruz ki...
Yes, afterl came out fromt he battlefront, I was so tired and hungry Now all of us...
Oraya vardığımızdan beri çok yorgun ve soluk görünüyordu.
He had looked so tired and pale when we arrived.
Çok yorgun hissediyorum.
Very tired.
Merhaba, Corie. 20 dakika önce ayrıldı ve çok yorgun görünüyordu.
Hi, Corie. He left about 20 minutes ago. Looked very tired.
Bu genç hanımefendinin kesinlikle büyük bir hayal gücü var ve ayrıca çok yorgun, çok heyecanlı idi.
Now this young lady certainly has an imagination and she's overwrought.
Kendimi çok yorgun hissediyorum.
How weary I feel.
Çok yorgun görünüyorsun.
You look terribly tired.
Hadi. Çok yorgun olmamasına sevindim.
I'm glad she's not too tired.
Annen çok yorgun.
Mother's tired.
Annen çok yorgun. Yatmak istiyor.
Mother's tired and wants to go to bed.
Sadece çok yorgun, hepsi bu.
She's very tired, that's all
- Nasılsın, Jim? Yorgun. Çok yorgun.
Tired, very tired.
Çok yorgun
It's very tired
Çok yorgun görünüyorsun hayatım.
You're tired, darling.
Çok yorgun görünüyormuş!
He looked absolutely beat!
Çok yorgun olduğum için doktor bana yatak istirahatı verdi.
As I've been quite exhausted, the doctor has ordered plenty of rest in bed.
Pek çok insan Mareşal Pétain'in çok yorgun olduğunu ve günde sadece iki saat kendinde olduğunu söyledi.
Many people told me that Marshal Pétain was very tired, and was only lucid for two hours a day.
- Forbin çok yorgun.
Forbin is exhausted.
O, çok yorgun.
She's so tired.
Şey, çok yorgun olmasaydın... seninle biraz konuşmak istiyordum.
Well, if you weren't so tired... I would like to have a little talk with you.
Kendisi çok yorgun.
He is very tired.
Msr Kadn çok yorgun.
Corn Woman's too tired.
Çok yaşlı, çok yorgun bayanlar için bir yer.
It's an old-age home for weary, old ladies.
Çok yorgun.
She's tired.
Bugün okumak için çok yorgun olduğumu düşünüyorum.
I think I'm to tired to read tonight.
- Çok yorgun olurum.
- I'll be too tired.
Çok yorgun.
He is too tired.
Çok yorgun görünüyorsun.
You look so tired.
- Howard pek sevmez, annem de çok yorgun- -
Howard doesn't care for it, and mamma is too tired...
Şu anda çok yorgun.
She is very tired now.
Çok yorgun ve handa dinleniyor.
He's too tired and is resting at the inn.
Konuğumuz uzaklardan geliyor ve eminim çok yorgun.
Our guest has journeyed far and is doubtless fatigued.
Yaşlı Cengaver çok yaşlı ve çok yorgun.
Ancient Warrior is very old and very tired.
- Çok yorgun musunuz?
- Are you very tired?
O sadece çok yorgun. Çok fazla çalışıyor.
He's just so tired.
akşamları da çok yorgun oluyoruz.
When evening comes around, we're exhausted.
Zavallı, eve geldiğinde çok yorgun oluyor... ona karşılık verme, büyüdün artık.
He's tired, poor man, when he gets home. You shouldn't answer back, you're a grown up now.
Çocuklar... Fazla ağlamıyordu. Çünkü sanırım ağlamak için çok yorgun ve korkmuştular.
Nor the children cried, because too much tired and they were scared.
Annem sanırım çok yorgun.
Mother's probably tired.
France çok yorgun.
France is very tired.
- Çok yorgun görünüyorsunuz.
What's the matter? You look tired.
Hayır, çok yorgun olmalıyım.
be. No, I must be tired.
Sadece çok yorgun, ve uyuyordu.
He's just very tired and is sleeping
Etendim, çok bekledim Köpek gibi yorgun düştüm,
Oh, Master, I have watch'd so long that I am dog-weary.
Ben hasta ya da yorgun veya sinirli olduğumda hemen ata binmeye giderim. Bana çok iyi gelir.
Now, whenever I'm sick or tired or nervous I get on the back of a horse and I ride myself better.
- Merhaba. Yorgun, çok ateşlenmiş durumda ve baş ağrısı var fakat bunların dışında, gayet iyi.
She's tired and overheated and has a headache... but apart from that, she's fine.
Annem yorgun görünüyordu. Ona çok acıyordum.
Mom looked very tired, I pitied her so.
Çok naziksiniz, ama kocam işten yorgun dönüyor... ve benim de yemek yapmam gerekiyor.
You're very kind, but my husband is tired when he gets home from work and I have to make dinner.
6 eylülde, kral ve kraliçe avcı komutanlığını ziyaret etti. Çok az insan, General Dowding'in ne kadar yorgun göründüğünü dillendiriyordu.
In day 6 of September, the king and the queen they had visited the Command Aerial e many people had commented that Dowding seemed tired.
" O çok yorgun
" She's tired.
Ya da belki de çok çalışmaktan yorgun düşüyordum.
Or maybe I was just too tired and overworked.
çok yorgunum 419
çok yorgunsun 23
çok yorgun görünüyorsun 34
yorgunum 408
yorgun 65
yorgun musun 109
yorgunsun 91
yorgunluk 18
yorgundum 29
yorgun değilim 53
çok yorgunsun 23
çok yorgun görünüyorsun 34
yorgunum 408
yorgun 65
yorgun musun 109
yorgunsun 91
yorgunluk 18
yorgundum 29
yorgun değilim 53
yorgun görünüyorsun 124
yorgun olmalısın 55
yorgun görünüyorsunuz 20
yorgun olmalısınız 27
çok yazık 499
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
yorgun olmalısın 55
yorgun görünüyorsunuz 20
yorgun olmalısınız 27
çok yazık 499
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19
çok yardımcı oldun 67
çok yüksek 70
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19
çok yardımcı oldun 67
çok yüksek 70