English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Ç ] / Çok yorucu

Çok yorucu Çeviri İngilizce

706 parallel translation
Çok yorucu.
It was exhausting.
Çok yorucu bir akşam geçirdim.
I've had a very trying evening.
Benim için çok yorucu bir oyun oldu.
It's too exhausting a game for me.
Senin için beklemek, çok yorucu olacak ve ne kadar acı değil mi?
If she got tired of waiting for you would you not suffer?
Senin için çok yorucu olur.
It'll be very tiring for you.
Hastalarımdan bazısı da bunu çok yorucu bulur.
Some of my patients, too, find it exhausting.
Ondan bir hanımefendi yaratmak benim için çok yorucu bir iş.
Trying to make a lady out of her is keeping me wore to a shadow.
Hem Pierre hem de marie için sonunda çok yorucu olmaya başlasa da inat dolu azimleri aylar boyunca çalışmalarını sağladı.
Dogged determination kept them going through month after month of such arduous dangerous work but even so it began at last to tear on both Pierre and Marie.
Çok yorucu.
Very tiresome of her.
Netta, galiba, çok yorucu bir hafta geçirmişsin.
Well, I realize you've had a very exhausting week, Netta.
Oldukça uzun yoldan geldiniz ve eminim yolculuk çok yorucu idi.
You've traveled quite a distance and I'm sure your journey was quite tedious...
Susan, gençliğinin coşkusu çok yorucu.
Susan, your youthful exuberance is very tiring.
Çok yorucu bir gün geçirdim, Paul.
I've had a pretty trying day, Paul.
Zaten dergide çok yorucu bir gün geçirdim.
I had a pretty full day at the magazine too.
Bilirsiniz, bazen işler çok yorucu oluyor.
Work can get you tired at times.
Yatma zamanım çoktan geçti ve çok yorucu bir gün geçirdim.
IT'S LONG PAST MY BEDTIME, AND I'VE HAD A MOST EXHAUSTING DAY.
O kadar yorgunum ki, yorgun olduğumu söylemek bile çok yorucu.
I'm so tired it's an effort for me to say I'm tired.
Kalem darbelerimi bir araya getirmeyi de çok yorucu buluyorum.
I find adding up my strokes too fatiguing.
Minnettarlık bazen çok yorucu olabilir.
One can get very tired of gratitude.
Biliyorum ama, çalışmak çok yorucu.
Working... I know, but working is tiring.
Barbara, bu şekilde kürek çekmek çok yorucu!
Barbara, it's tiring rowing this way, will you wait?
Çok yorucu bir hayatım var. Birkaç liret kazanmak için... sabah 5'te kalkıp Luigi'ye kahvaltı hazırlıyorum.
I live this weary life, up every morning at 5 : 00... to prepare the breakfast for Luigi, to earn a few lire extra.
Çok yorucu oldu ama dayanamadım, sen gelmeden her şeyi hallettim.
I know it was wicked of me, but I couldn't resist. I went ahead and fixed it up without you.
Umarım iş çok yorucu olmaz. Biz üç kişiyiz, ben, tatil için gelen yeğenim - ve babam.
I hope the work's not too exacting, There are three of us, myself, my nephew - down for the school holidays - and Father,
Çok yorucu bir akşam geçirdim.
I've had a very exhausting evening.
Sinek kağıdından kurtulmaya çalışmak çok yorucu bir iş.
Getting unstuck from a piece of flypaper can be very hard work.
- Çok yorucu ama.
- Ιt's a bit tiring.
- Büyü çok yorucu bir şey.
- Magic is extremely exhausting.
Çok yorucu.
Very trying indeed.
Bayan Birchfield, bu öğleden sonrayı, bir cevap için yaptığınız ısrarlı arayışla çok yorucu hale getirdiniz.
Miss birchfield, you have made the afternoon very tedious with your constant search for an answer.
Ama ofiste çok yorucu bir gün geçirdim.
But I had rather a tiring day at the foreign office.
Hiçbir şey yapmamak gerçekten çok yorucu bir şey.
To do nothing, yet think while doing it, is exhausting.
Berlin'den buraya çok yorucu bir yolculuk yaptım.
I've had a very tiring trip down here from Berlin.
Birini öldüreceksen eğer hiç değilse aptalca konuşmalarını dinlemen gerek. Ama bu da çok yorucu.
It's bad enough to have to kill a man without having to listen to a whole lot of stupid talk from him first.
İkimiz çok yorucu bir gece geçirdik ve ikimiz de bitip tükendik.
We've both had a very exhausting evening, and we're both drained, and...
Bu köylüler çok yorucu, lanet olsun!
These peasants are tiresome, damn!
Günü muayenehanede ve sonraki birkaç saati hastanede geçirmek çok yorucu.
It's tiring, a full day at the office, then the hospital for a few hours.
Ayrıca rehber olmak çok yorucu da değil.
And it's not tiring, being a guide.
Benim işim daha az karmaşık. ama çok yorucu.
My work is less complicated, but it's tiring.
Sadece çok yorucu olmayan bir iş bulmak istiyorum.
I just want to find a job that isn't so exhausting.
Çok yorucu idi.
It was too tiring.
Hayır, çok yorucu.
No, it's too tiring.
- Çok yorucu.
- He's real tiresome.
Fazla yorucu değil, artı insanı meşgul ediyor ve bu çok eğlenceli olacak.
It's really not much work, and it's gonna be such fun.
- Sorun ne, iş çok mu yorucu?
- What's the matter, hours too long?
Deanie yorucu bir gün geçirdi ve çok yorgun.
Deanie's had a very trying day, she's too tired.
Seni sevmek çok yorucu.
Loving you is exhausting.
Hayır, gençlik anılarım hala çok canlı ve yaşlı bir dayıyla akşam yemeğinin ne kadar yorucu olduğunu bilirim.
No, my memories of youth are still too vivid, and I know how tiresome supper with an old uncle would be.
Çok uzun ve yorucu bir gün geçirdiler.
They've had a long, weary walk today.
Çok sıkıntılı ve yorucu bir gün geçirdim, Castagnier'yi kovdum! Önce, onu geri getirmem lazım!
I had a tiring day with that Castagnier.
Kan gölünde o kadar ilerlemişim ki çok geç artık geri dönmek, ileri gitmek kadar yorucu olur.
I'm in blood, stepped in so far that should I wade no more returning were as tedious as go o'er.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]