Çıldırmış olmalısın Çeviri İngilizce
145 parallel translation
Çıldırmış olmalısın.
You must be mad.
Çıldırmış olmalısın.
You are mad.
- Çıldırmış olmalısınız.
- Your husband is under arrest in the Cherche-Midi prison. - Why, you must be mad.
Sen çıldırmış olmalısın.
You must have been mad.
Çıldırmış olmalısın!
You must be mad!
Sana yardım edeceğimi düşünmen için çıldırmış olmalısın.
You must be insane to suppose i'd lift a finger to help you.
Böyle bir şey denediğin için çıldırmış olmalısın!
You're crazy to try a thing like this!
Sana gerçeği söylediğimi düşünerek çıldırmış olmalısın
You must have been insane To think I'd tell you the truth
Eğer ona yataklık ettiğimi düşünüyorsanız çıldırmış olmalısınız.
Well, if you think I'd cover up for him, you're crazy.
Bu eve gelmek için çıldırmış olmalısın.
You're crazy to come to this house.
Çıldırmış olmalısın.
You must be crazy.
- Çıldırmış olmalısın.
- You must be round the bend,
Seninle yürüyüşe gideceğimi düşünüyorsan çıldırmış olmalısın.
You must be mad to think I'd go out walking with you.
çıldırmış olmalısın.
You must be mad.
Bu şekilde bozduğuna göre, çıldırmış olmalısın.
You're crazy, mussin'it up that way.
Sen çıldırmış olmalısın!
You must be out of your head.
- Dostum, sen gerçekten çıldırmış olmalısın.
Really my old friend, you must be mad.
Çıldırmış olmalısın.
You want to stay in Membres. You must be crazy.
Siz çıldırmış olmalısınız. Ben İngiliz bölümünden sorumluyum ve sen de o bölümün bir parçasısın. Saçmalama.
Are you out of your mind?
- Şu an ayık olduğuna göre sen de çıldırmış olmalısın.
- You're not drunk, so you must be crazy.
Siz çıldırmış olmalısınız.
- You must be crazy.
Çıldırmış olmalısınız.
You must be mad, raving mad.
Fazladan yatak, ha? Çıldırmış olmalısın.
"Spare bed." You must be nuts.
Çıldırmış olmalısın.
You're insane.
- Çıldırmış olmalısın.
- You're crazy.
Çıldırmış olmalısın!
You're insane!
- Çıldırmış olmalısın.
- You must be mad
Onları kurtaracağınızı sanıyorsanız hepiniz çıldırmış olmalısınız..
You must be dreaming if you think you can rescue them.
- Çıldırmış olmalısınız.
You must be mad.
Bize bunu yollamak için çıldırmış olmalısınız!
He shouted, " You must be crazy to send us this thing!
Çıldırmış olmalısın!
You must be crazy!
Wulfgar, beni buraya getirmek için çıldırmış olmalısın. Tam polis karargahının yanına.
Wulfgar, you must be out of your mind to bring me here, right next to police headquarters.
Striker, böyle bir şeyi denemek için çıldırmış olmalısın.
Striker, you've got to be crazy to try a stunt like that.
Ada, terbiyesizlik yapıyorsun Ada, çıldırmış olmalısın
Ada, you're misbehaving Ada, you must be raving
Sen çıldırmış olmalısın.
You must be going mad.
- Terri, çıldırmış olmalısın.
- Terri, you gotta be crazy.
- Zappa? Sen çıldırmış olmalısın.
You must be off your rocker.
Çıldırmış olmalısın.
You gotta be crazy.
Siz çıldırmış olmalısınız.
You must be crazy giving him drinks.
- Çıldırmış olmalısın.
- You gotta be crazy.
Çıldırmış olmalısınız.
You have to be crazy.
Sadece o çocuklara göstermek için ateşli kadınlar gibi suya atladığın için çıldırmış olmalısın.
You must be crazy, jumping in the water like- - like some... lovesick woman.... just to show those kids.
- Çıldırmış olmalısın.
- You must be crazy.
Oradan aldığına göre çıldırmış olmalısın başka yerlerde yarı fiyatına satıyorlar.
Mmm. You must be mad buying them in that place. You can get them for half that anywhere.
Çıldırmış olmalısın.
You've got to be crazy.
Çıldırmış olmalısın.
You must be insane.
Bir erkek karısını eve hapsedecek kadar kıskanç ise, komşusu ile konuşmasına bile izin vermiyorsa, çıldırmış olmalı.
When a man is so jealous that he keeps his wife a virtual prisoner in her own home, won't even let her out to talk to a neighbor, then he has to be insane.
Çıldırmış olmalısın çünkü bütün dünyanın ara sokaklardan oluştuğunu ve herkesin birbirini gammazlamak için var olduğunu düşünüyorsun.
You're nutty. You gotta be a little nutty. Because you figure that the whole world...
- Konuşmasına bakın, çıldırmış olmalı.
- He's gone mad to speak to you like that.
Siz buraya geldiğinizden beri paranın kokusunu aldılar. Çıldırmış olmalılar.
They've been smelling the money ever since you two got here.
Çıldırmış olmalısın!
Are you crazy?