Ölecekler Çeviri İngilizce
648 parallel translation
İçinizden sayacağım beş kişi bu gece ölecekler.
Radio Voice : The following five of you will die tonight.
Öyle berbat ki, gülmekten ölecekler.
It will just panic them, that's how sad it is.
Bir de mültecileri düşün. Eğer onlara yardım etmezsem, burada ölecekler.
But think of all those poor refugees who must rot here if I didn't help them.
Ya başaracak ya ölecekler. "
Theirs is but to do or die ".
Sabah yangın birimi gelmeden ölecekler.
They will die before a firing squad in the morning.
Eğer başaramazsak insanlarımız Hakan'ın topukları altında ölecekler.
If we fail, our people will die under the heel of the Khan.
Eğer onlara kalıp savaşın dersem ölecekler!
If I order them to stay, they'll be killed!
Çabucak ölecekler, ama kraliçeler...
They'll die very quickly, but the queens- -
Ölecekler.
They'll be dead.
Sen, hastane ve okul olmadan da ölecekler.
They'll do just as well without you in the hospital and the schools.
Burada bırakılıp, terk edilecek, tutsak mı alınacaklar, ölecekler mi?
They're to be left here, deserted, to be taken prisoner, to die?
Ya onlarla gidecekler ya da ölecekler.
They have to leave with them or die.
Ölecekler ama, değil mi?
They're gonna die, aren't they?
Ya yakalayacağız, ya da fare gibi ölecekler.
We'll catch them or they'll die like rats.
Onlar, Sezar yasası gereğince ölecekler.
That they die is the just fulfilment of Caesar's law.
Er ya da geç ölecekler.
They're gonna die anyway.
Madem birgün ölecekler neden endişe duyuyorsunuz doktor?
Best you can do is drag out their miserable lives. Why bother?
Susuz bir gün daha geçirirsek zaten ölecekler.
Another day without water, and they won't be worth keeping.
Bırakın beni geçeyim, zavallılar zatürree olup ölecekler!
Let me through, this is going to kill them. They'll catch pneumonia!
- Ya ölecekler, ya kazanacaklar.
- Because they gotta die or win.
Biran önce eve gitmezsem, korkudan ve açlıktan ölecekler.
If I don't get home, they'll fetch me for fear that she'd starve.
Eğer yeni düzene sadakatte bir an bile tereddüt ederlerse... senin avam takımın da o köleler gibi ölecekler.
As those slaves have died, so will your rabble... if they falter one instant in loyalty to the new order of affairs.
Kim sağ kalır bilmiyorum ama bu pirinç onlar için, ölecekler için değil.
I don't know who among us will survive... but this rice is for them, not for the dying.
Ölü olanlar ve ölecekler.
Those that are already dead and those that will die.
Ölmemi arzulayanlar benden çok daha önce ölecekler.
Those who seek my death may well die before me.
Edip etmediğini bilmiyorum ama Fransa'yı rahat bırakmalılar yoksa ölecekler.
I don't know if He does, but they must leave France or die.
Bu gece onlar da babalarıyla birlikte ölecekler.
Then two daughters and a son will die with their father tonight.
O zaman ölecekler ve Küre bize tekrar ateş verecek.
Then, that is when they die and Orb will give us fire again.
Sonra ölecekler.
Then they die.
Öleceklerse, evlerinde ölecekler.
If they're going to die, they'll die on their own farms.
Dinle, zaten ölecekler.
Listen, they're going to die anyway.
- Ölecekler.
- They will die.
Ölecekler.
They will die.
Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecekler.
For all that take the sword shall perish by the sword.
Bu doğru değil. Onlar ölmedi. Eğer onları bırakırsan, ölecekler.
Not yet, but they'll soon be dead, if you really abandon them.
Ergenlik dönemine girerken ölecekler.
Who'll die when they enter adolescence.
- Neredeyse ölecekler.
- They'll just die.
Ölecekler... müfreze olarak, bölük olarak. Aynı fikirdeyim, efendim.
They'll die... by the platoons, by the company.
Olsun, bu sayede herkes görüp, bilecek ki Kızıl Bakire ve Yin Yang Silahşörleri benim ellerimde ölecekler.
It's so that I can display to everyone that they know the Scarlet Maid and the Yin Yang Swordsmen will die at my hands.
Bay Shen, kendi gözlerinle görebilirsin Yin Yang Silahşörleri Zümrü-dü Anka Lavtasıyla ölecekler.
Mr. Shen, you can see with your own eyes, the Yin Yang Swordsmen will die under the Phoenix Lute.
Ölecekler için hiç olmazsa!
He's dying.
Karınları delinip tedavi edilmezlerse bit yavruları gibi ölecekler.
They'll all be as dead as nits if they bain't be gut out and cured.
Hepsi ölecekler.
Everyone of them must die.
Ya ölecekler yada teslim olacaklar.
They'll have to surrender or die.
Tam kafalarından vurayım! Hayır! Onlar vebalı suyun içinde korku içinde ve yavaş yavaş ölecekler!
No, let them patiently wait for their deaths.
Yanacaklar, ölecekler! Çabuk bir şeyler yapın.
Gendarme, call the fire brigade.
Seni öldürenler ve benim ölümüme neden olanlar bizim yerimize ölecekler.
Those who killed you, and those who killed me... will die in our place.
Birisi ve karısı bize karşı çıkarsa ölecekler. Yolumuza Buda bile çıksa ölecek!
If a man and his wife opposes us, they will die, and even if a Buddha stands in our way, he too shall die.
Bunu yapanları havuza koymalı. Denize dönmezlerse ölecekler. Nostaljik.
I, on the contrary, I think that would lead to sea... die soon, in love... this beautiful pool with lunch and dinner provided.
İkiniz gece konaklamak için herhangi birinden oda veya yiyecek isterseniz konuştuğunuz masumlar ölecekler.
No matter what you do. Asking somebody for a bed, something to eat, anything else. They will die.
Korkarım koyunlarımız ve keçilerimize olduğu gibi, onlar da ölecekler.
I fear they will die, as our sheep and goats have died.
öleceğim 150
öleceğiz 96
öleceksin 176
ölecek 118
ölecek mi 35
öleceksiniz 32
ölecek miyim 32
öleceğimi sandım 17
öleceğiz 96
öleceksin 176
ölecek 118
ölecek mi 35
öleceksiniz 32
ölecek miyim 32
öleceğimi sandım 17