Şansını zorlama Çeviri İngilizce
328 parallel translation
Şansını zorlama Bill.
Don't go against your luck, Bill.
Şansını zorlama!
Don't push your luck!
- Şansını zorlama.
- Don't press your luck.
Şansını zorlama.
Go on. Don't trifle with your luck.
Onu yere indirince şansını zorlama.
When you got him down, don't press your luck.
Ama şansını zorlama.
But don't crowd your luck.
Şansını zorlama.
Don't press your luck.
İstersen şansını zorlama.
- Do not trifle with your luck. - Well!
- Bak, Wreck, şansını zorlama.
- Look, Wreck, dont push your luck.
Şansını zorlama.
Don't trifle with your luck.
Şansını zorlama.
Tough luck.
Geri git bebek, şansını zorlama.
Back up, honey, you're pressing your luck.
Ama benimle şansını zorlama.
Don't push your luck with me.
Şansını zorlama. Ayaklarını öp!
Don't press your luck.
Sinirlenirse şansını zorlama ; gülümserse denemeye değer.
If she`s a tramp, she`II get angry ; if a lady, she`ll smile
Şansını zorlama.
Ah, don't press your luck.
- Şansını zorlama evlat.
- Don't push, son.
Şansını zorlama onbaşı.
Don't press your luck too hard, corporal.
Şansını zorlama, Bay Lombard.
- Don't jinx it, Mr. Lombard.
Ve şansını zorlama.
And don't press your luck.
Şansını zorlama, Josh.
Don't push your luck, Josh.
Şansını zorlama.
Don't push it.
Sahi, Scotty, şansını zorlama.
Really, now, Scotty, don't take any chances.
Şansını zorlama!
Just don't push your luck!
- Şansını zorlama David.
- Don't press your luck, David.
Şansını zorlama.
- Don't press your luck.
- Şansını zorlama.
- Don't push it.
- Şansını zorlama!
- Don't press your luck!
Şansını zorlama, kasabalı çocuk.
Don't push your luck, country boy.
Şansını zorlama.
Don't push.
Şansını zorlama.
Don't push your luck.
Ama şansını zorlama.
But don't press your luck.
Şansını zorlama, Bundy.Bu şehirde hırsızlığa karşı kanunlar var.
Don't push it, Bundy. There's laws in this town against stealing.
- Şansını zorlama.
- Don't push your luck.
Ama şansını sakın zorlama.
But don't take any chances.
Sansını zorlama
Don't force your luck.
Şansını çok zorlama, bayım.
Don't go crowding your luck, mister.
Şansını fazla zorlama.
Don't chance your luck too far.
Şansını fazla zorlama.
Don't push your luck.
Şansını çok fazla zorlama.
Don't push your luck too far.
Şansını daha fazla zorlama.
Here's your head. What's your hurry?
Parju şansını fazla zorlama istersen.
- Careful Parju, I'm about to hit you.
Yine de şansını fazla zorlama, tamam mı?
Just don't push your luck, huh?
Şansını fazla zorlama!
Do not push your luck!
Şansını fazla zorlama Carter.
Don't push your luck, Carter.
Ama şansını fazla zorlama.
Don't press your luck, though.
Şansını zorlama, Peg.
Don't push it, Peg. Now, I'm going to bed.
- Şansını zorlama Clavin.
Don't push it, Clavin.
- Şansını fazla zorlama
- Don't press your luck.
Şansınız zorlama McGee. Peki.
Actually, I've already turned the offer down.
Hoşlanmıyorsan tavırlarımdan.... neden bölgeme gelip, benimle saçma sapan konuşursun Şansını fazla zorlama!
If I were unreasonable, I would have killed you for breaking into my place and talking such nonsense.