English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Ağlamaya başladı

Ağlamaya başladı Çeviri İspanyolca

605 parallel translation
Geldi, ağlamaya başladı.
- Regular. ¿ Quieres agua?
Red ona elini attı ve kız çığlık atıp ağlamaya başladı.
Red la agarra y ella empieza a llorar y chillar.
O an ağlamaya başladım. Daha önce bir şey hissedecek durumda değildim.
Empecé a llorar, hasta entonces no había reaccionado ni sentido nada.
Ona seslendim ve sonra da ağlamaya başladım.
La llamé a gritos y luego lloré.
Çok kötü ağlamaya başladı.
Empezó a llorar...
Sonra çocuklar inlemeye ağlamaya başladı.
De repente, mis muchachos empezaron a quejarse con los ojos en blanco.
Nedenini anlamadılar, ve ağlamaya başladılar.
No lo entendían y lloraban.
Ağlamaya başladı.
Se echó a llorar.
Birden ağlamaya başladım.
De repente, empecé a llorar.
Bir gün onu kaybettim ve salya sümük ağlamaya başladım.
Un día lo perdí y me eché a llorar.
Sonra ağlamaya başladım.
Después me puse a llorar.
Son zamanlarda sürekli ağlamaya başladım.
- Ultimamente estoy llorando mucho.
Madalyayı almaya çalışıyordu sonunda Claude çok üzüldü ve ağlamaya başladı.
Estuvo dándole tirones de la medalla hasta hacerlo llorar.
Ağlamaya başladı.
Se echó a llorar :
Ve sonra yaşlı adamın ellerini görünce ağlamaya başladı.
Entonces vio las manos del viejo y empezó a llorar.
Ona sarılıp ağlamaya başladım.
Le abracé y empecé a llorar.
Şimdi de ağlamaya başladın.
Ahora estás llorando.
Pazar günü Perugia plakalı bir araba gördüm. Birden evimi öyle özledim ki ağlamaya başladım.
El domingo vi un coche con matrícula de Peruccia y me entró una nostalgia que casi me echo a llorar.
Rüyamda o sebzeleri görmek beni çok hüzünlendirdi o yüzden ağlamaya başladım.
Es por eso que me traía una cesta repleta de ella. Pero, al verla, me puse triste.
Sonra, Taki ağlamaya başladı, bir daha hiç çalmayacağını söyledi.
Perfecto. Así que Taki comenzó a llorar y dijo que ya nunca volvería a tocar.
Hemen ağlamaya başladı.
Se me ha puesto a llorar en el coche.
Ve ağlamaya başladı.
Y empezó a llorar.
Annem ağlamaya başladı bile.
Mamá ya está llorando.
Geçen gece bir tanesi yanımda ağlamaya başladı.
La otra noche uno me lloró.
Ağlamaya başladım ve üst kata odama çıktım.
Empecé a llorar y me fui. Ya ve.
Ağlamaya başladı.
Ha empezado a llorar.
Ağlamaya başladı.
- No, no me dijo nada.
Bebek ağlamaya başladığı anda, bu ipi böyle tıngırdatırsan, bir süre sonra ağlamayı keser.
Cuando el niño llora, si haces sonar la cuerda así, pronto deja de llorar.
Ağlamaya başladı ve hıçkırıklara boğularak hikayesini anlattı. Eh! Acıdım ona.
Y, como una tonta, me creí su triste historia.
Ona sıkıca sarıldım ve ağlamaya başladım.
La tenía contra mí... y empecé a llorar.
Ona sıkıca sarıldım ve ağlamaya başladım..
La tenía contra mí... y empecé a llorar.
Bir gün ağlamaya başladığını farzet.
Supongamos queJennie, un día, comenzara a llorar.
"Saat 12'yi vurmaya başladı..." "... ve ben de aynı zamanda ağlamaya başladım. "
Dijeron que el reloj empezó a dar la hora... y yo empecé a llorar simultáneamente ".
Bulaşıkları yıkıyordum ağlamaya başladım.
Lavaba los trastos y me puse a llorar.
Benim yaşlı adam ağlamaya başladı ama ben ağlamadım.
Mi padre lloraba pero yo no.
Bir anda ağlamaya başladı.
Y de repente se puso a llorar.
Ağlamaya başladı ve baktım mendili yok, mendilimi uzattım ona.
Ella seguía llorando, buscando un pañuelo, y yo le di el mío.
Babam ağlamaya başladı.
Se largó a llorar.
Binlerce kadın ve erkek bir anda titreme ve ağlamaya başladı.
Miles de hombres y mujeres de repente empezaron a temblar... y llorar.
Bütün geceyi ağlayarak geçirdi. Neyse ki sabah ikna edebildik. Ama sonra yine ağlamaya başladı.
Esta mañana se dejó convencer... pero en la puerta se arrancó el pelo, se desnudó, y a la cama otra vez.
- Tabii. Haberi geldiğinde herkes ağlamaya başladı.
Cuando nos enteramos, todo el mundo lloró.
Ve sonra ağlamaya başladı. Bizi odadan attı.
Nos echó de la habitación, pero lo oíamos.
Ve sonra birden bire, sanki ne yaptığını anlamışçasına bebek gibi ağlamaya başladı.
Y de pronto, como si se hubiera dado cuenta de lo que hizo comenzó a llorar como un bebé.
Bunu gördüğünde neden ağlamaya başladın?
¿ Puedo saber por qué lloras cuando ves esta carta?
Ve ben ister istemez ağlamaya başladım.
Y yo empecé a llorar.
Sonra ağlamaya başladı ve benimle sevişmeye başladı...
Y se ha puesto a llorar, mientras me hacía el amor, con torpeza.
Canını bağışlamam için bana yalvardı ağlamaya başladı.
Me suplicó que le perdonara y empezó a llorar.
Ağlamaya ve babama numara yaptığını, onu aslında hiç sevmediğini söylemeye başladım.
Yo empecé a llorar y a gritar que la odiaba, que sólo había estado fingiendo con papá y que ni siquiera le quería.
Ağlamaya devam etti ve gürültü çıkarmaya başladı birinin onu duymasından korktum ve vurmaya devam ettim, anne!
No hacía más que llorar y hacer ruido. Tuve miedo de que lo oyeran y seguí pegándole.
Ağlamaya başladım.
Empecé a llorar
Tavşancık başladı ağlamaya ve amaçsız, kararsız yürümeye.
La Liebre, llorando, se preguntó a dónde le llevarían ahora sus pies.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]