Bak söylüyorum Çeviri İspanyolca
684 parallel translation
Bak söylüyorum, bir şey daha olursa kafayı yiyeceğim.
Te lo aseguro, si sucede algo más, me volveré loco.
Bak söylüyorum, Paris'e gitmedi.
No fue a París, te digo.
Bak söylüyorum, Lincoln seçilirse Güneyliler savaşacak.
Si Lincoln sale elegido, el Sur peleará.
O'nu geri getir. Bak söylüyorum, O bir deli.
de verdad.
- Bak söylüyorum, Willa Harper. O para mezara kadar peşini bırakmayacak senin.
- Creo, Willa Harper... que vas a conseguir que ese dinero te lleve a la tumba.
Bak söylüyorum, Peppino Califano'nun kuşu ötmüyor!
¡ Peppino Califano es impotente!
Denemene gerek yok, bak söylüyorum
Te lo estoy diciendo...
Denemene gerek yok, bak söylüyorum
Te lo estoy diciendo.
Bak söylüyorum.
Yo sólo te aviso.
Ama bak söylüyorum, erdemli biri olmak için önce hayatta olman gerek.
Pero lo estoy diciendo, tienes que seguir vivo para ser honestos.
Bak söylüyorum.
Te lo advierto.
Bakın, ben gazetecileri hiç kandırmam. Size doğruyu söylüyorum.
Jamás he querido timar a los periodistas, les digo la verdad.
Şu radyoya baksana. Bak, söylüyorum, o mektup...
Te digo que esa carta que...
Bak, Millie hala, bunu sana 3 aydan beri her gün söylüyorum.
- ¿ Retoque?
Yine söylüyorum, daima ileriye bak.
Mira el futuro. Ahora te lo repito.
Bak Virginia. Bunu sana kendi iyiliğin için söylüyorum.
Mira, te lo digo por tu bien.
Bak, söylüyorum, Ashley'in ölümü herkes için gerçek bir şok olmuştu.
Bueno, le digo, fue una sorpresa para todo el mundo cuando Ashley murio.
Söylüyorum bakın!
Te digo a ti.
Bak senin tazınada söyledim şimdi de sana söylüyorum Carol'u 5 dakika bile görmene izin vermeyeceğim.
Mira, se lo dije a tu sabueso y ahora te lo digo a ti... no te dejaría ver a Carol ni cinco minutos.
Söylüyorum bak dostum.
Le diré una cosa.
Kulübe gidip kağıt oyunlarına bakıyorum, günaha karşı koyduğumu kanıtlamak için bir bardak su söylüyorum.
Si voy al club para ver jugar a las cartas, pido agua para demostrarme que no caigo en la tentación.
Bak, ne yapacağını söylüyorum.
Mira, te diré qué haremos.
Sana söylüyorum, git dula bak!
¡ Te digo que vayas a ver a la viuda!
Bak ben ne yaptığımı sana hep söylüyorum, sense hiç söylemiyorsun, baba.
Siempre te cuento lo que estoy haciendo pero tú nunca me lo cuentas a mí.
Bak tatlım, sana bunu kesin bir dille söylüyorum, bu bir şekilde olacak.
Bien, querida, quiero decirte... que eso sí va a pasar.
Bakın söylüyorum, artık her şey an meselesi.
Es sólo cuestión de tiempo.
Bakın söylüyorum, Bay Kraler öldü.
Seguro que el Sr. Kraler está muerto.
- Bak dostum, yüzüne karşı söylüyorum.
- Mira, te lo diré de frente.
Bak yine söylüyorum, buralara bir daha gelme.
Y recuerda, no vengas más por aquí.
Bak yine söylüyorum, büyük ağız.
Lo volveré a decir, fanfarrón.
Bak sana söylüyorum, cesedini sana getirdiğim gün... bundan daha fazla para isteyeceğim.
Y cuando le entregue su cadáver... querré mucho más dinero que esto.
Bak bir daha söylüyorum. Sana bir şey sorulmadan sen konuşma.
Te lo repito : si no te preguntan nada, calla.
Söylüyorum bak, sigara, viski içen kadinlar, sicaciklar, kayniyorlar, kanlari kayniyor, ah, dostum...
Has de saber que ias mujeres fuman cigarrillos, beben güisqui, y se mueven con una gracia endiabiada.
Bak son kez söylüyorum : adım Ferdinand.
Trata de llamarme Ferdinand.
Vaclav, bak, sadece sana söylüyorum burada bir şişe konyak vardı.
Vaclav, mira, yo sólo te llamé porque tenía una botella de coñac aquí.
Bak kibarca söylüyorum.
Te lo pido bien.
Takım bana bakıyor, ben de yüz ifademle onlara ne yapacaklarını söylüyorum.
El equipo me mira, y yo les señalo las jugadas con los gestos de la cara.
Ben, bak sana söylüyorum çok yakında tavuk görmekten kurtulacağım.
Me gustaría no volver a ver otra gallina... en toda mi vida.
Bakın söylüyorum çocuklar böyle bir kasabada bir sürü at olmalı.
¿ Vas o no? Diga, amigo, en un pueblo como éste... debería haber muchos caballos.
Bakın, size söylüyorum. Onu yok etmenin bir yolu var!
Le digo, debemos checar los exámenes.
Bakın, inansanız iyi edersiniz, size bir kere daha söylüyorum... onu kahrolası bir tımarhaneye kapatacak değilim!
Doctor, le repito, y más vale que lo crea que no la encerraré en un maldito manicomio.
Bakın, hepinize söylüyorum burada sizler... son bir kaç saniyede birbirinizin ne yaptığını gördünüz mü? .
He preguntado, y nadie vio a ninguno durante esos pocos segundos.
Bakın söylüyorum, 200 yıldır bulaşık yıkamaktan bıktım, usandım.
Llevo 200 años fregando platos.
Bak, Earl Williams'ın orada olmadığını söylüyorum.
Mira, haré de cuenta que no existe ningún Earl Williams.
Bak, sana söylüyorum.
Se lo estoy diciendo.
Beteri yoktur, söylüyorum bak.
No hay nada peor, te lo aseguro.
Bakın, size söylüyorum, bu veba değil!
Escuchen, ¡ les digo que no es la peste!
Bak, Evelyn, doğruyu söylüyorum ihtiyarı evine götürdüm, hemen şuracıkta, köşeyi dönünce.
Evelyn, estoy diciéndote la verdad... llevé al anciano a su casa... es justo aquí, a la vuelta de la esquina.
Söylüyorum bak, imkânım olsa...
Si de mí dependiera...
Ben neysem oyum. Bak açıkça söylüyorum.
Soy lo que soy y no ando con rodeos.
Bak. Doğruca söylüyorum. Mary Kelly'yi tanımıyorum.
No conozco a esa Mary Kelly.
söylüyorum 133
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
bak sen 266
bak sana ne diyeceğim 109
bak sen şuna 23
bak sevgilim 16
bak şimdi 286
bak sen şu işe 62
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
bak sen 266
bak sana ne diyeceğim 109
bak sen şuna 23
bak sevgilim 16
bak şimdi 286
bak sen şu işe 62