Bu hafta Çeviri İspanyolca
12,512 parallel translation
Axl aradı ve yardıma ihtiyacınız olduğunu söyledi bu hafta sonu işleri varmış o yüzden ben geldim.
Axl llamó y dijo que usted necesitaba ayuda, y que él tenía algo planeado para este fin de semana, así que aquí me tiene.
Evleneceksin.. Önümüzdeki ay değil, önümüzdeki yıl değil şimdi... bu hafta..
Te tienes que casar... no el mes que viene, ni el año que viene... ahora, esta semana.
"Bu hafta deposda uzaklardaydın, " ve tek düşünebildiğim ellerinin üzerimde olmasıydı.
" Has estado fuera tomando declaración esta semana, y todo lo que podía pensar era en tus manos sobre mí.
Bu hafta Portland'dan Gilbert ailesi rakibim.
Esta semana acepté a la familia Gilbert de Portland, Maine.
Bu hafta sonu oraya başka birini daha atarız.
Podríamos tirar a alguien más allí, este fin de semana tal vez.
New York Emlak veliahtı Robert Durst bu hafta Texas yetkililerine iade edilecek.
El heredero inmobiliario de Nueva York Robert Durst será entregado a las autoridades de Texas esta semana.
- Bu hafta işler nasıl Charlie?
¿ Cómo vamos esta semana, Charlie?
- Brooklyn bu hafta çok susamış.
Esta semana Brooklyn estaba muy sedienta.
Dindar kraliçemiz bu hafta ne kadar vaktini kilisede dua ederek geçirmiş öğren bakalım.
Averigua cuántas veces nuestra piadosa reina ha pasado la mañana orando en la capilla esta semana.
- Oldukça eminim. Bu hafta kulak misafirine av olduğum için antenlerimi kesinlikle açtım.
Habiendo siendo víctima... de un espía, mi antena está en sintonía.
Eğer son zamanlarda haberleri takip ediyormusunuz bilmiyorum... kocam bu hafta çok önemli birşey yaptı. Bir çok insanın biletini kesti.
No sé si habéis estado al tanto de las noticias últimamente, pero mi marido hizo algo esta semana que, bueno... ha dejado a cuadros a muchos.
- Bu hafta çok hoşluk gördük doğrusu.
Esta semana he visto demasiados detalles agradables.
Bu hafta Liam'ı zorlamadın mı?
¿ No has retado a Liam esta semana?
Biliyorum bu hafta çok iyi değildim.
Sé que no he estado muy bien esta semana.
Bu hafta binden fazla tehdit almışlar.
Dijeron que tuvieron más de mil amenazas esta semana.
Stan'in avukatı bu hafta bütün dosyaların mühürlerini açtırdı.
Bueno, el abogado de Stan tenía todos los archivos sin sellar esta semana.
Bu hafta sonu burada duyduğun yalanlar arasında tek gerçeği kabullenin, "yaygara yok". Bu sana verilecek küçük bir tavsiyenin en iyisi.
De entre todas las mentiras que has oido aqui este fin de semana, identifica una verdad... nada de escándalos es el mejor consejo te darán jamás.
Bu hafta solunumunla ilgileniriz diye düşünüyordum.
Queremos observar tu respiración por un par semanas.
Bu hafta Medeni Hukuk sınavım var.
Tengo un examen de Derecho procesal civil esta semana.
Bu hafta sonu bende kalacak diye kararlaştırmıştık.
Acordamos que se quedaría conmigo este fin de semana. ¿ Ya llegó Chris del colegio?
Bu hafta sonu Will'in odasını temizlemeyi düşünüyordum.
Uh, Estaba pensando limpiar el cuarto de Will esta semana...
Bak canım, bu hafta art arda ameliyatım var. Geç saatlere kadar çalışacağım.
Mira, tengo una cirugía detrás de otra por los próximos días, y me voy a quedar trabajando tarde.
ve dedi ki, Bu hafta hissetmedim...
Y dicho esto, no me he sentido tan débil desde...
Ama gerçek şu ki, kendim için en iyi olanı yapmak zorundayım bu yüzden iki hafta önceden haber veriyorum.
Pero la verdad es que tengo que hacer lo que es mejor para mí, así que te estoy dando mis dos semanas de aviso.
Jerry, bu hayatımda geçirdiğim en romantik hafta sonuydu.
Jerry, este ha sido el finde más romántico que he tenido.
Bu... Birkaç hafta önce, ben... Bir bardaydım.
Es... que hace un par de semanas, yo... estaba en un bar,... conocí a este viejo,... el estaba borracho,... y empezó con esa historia... sobre una isla en la que solía vivir.
Hafta sonu oyun parkına gitmek için yeğenini bu otele getirmişti.
Trajo a su sobrino para pasar un fin de semana de diversión en los parques.
İki hafta Peter Andre'nin Mysterious Girl şarkısıydı bu.
Dos semanas de Mysterious Girl de Peter Andre.
İçki yasağı sağ olsun Masseria'nın imparatorluğu genişledi Manhattan'ın yarısını elinde bulunduruyor. Bu eleman tüm hafta az iş yaptı.
Gracias a la prohibición el imperio de Masseria se extiende, y ahora cubre la mitad de Manhattan.
Bilmek istiyorum çünkü bu hafta neler yaptığını merak ediyorum. Hayatının nasıl gittiğini bilmek hayatımı daha bir güzelleştirecek.
Mejora mi vida saber cómo va la tuya.
" 29 yaşındaki saman sarısı saçlı Kathleen Durst'ten.. köy evineki hafta sonunun ardından çatı katındaki... evlerine döndüğü 31 Ocak tarihinden bu yana iz yok.
" No hay rastro de Kathleen Durst, 29 años, pelo rojizo, desde el 31 de Enero, cuando volvió a su penthouse luego de un fin de semana en el campo.
Burada olmayı hak ettiğimi hepimiz biliyoruz ama sanırım bu sefer burada olmak beni daha iyi bir adam yaptı. Şu andan itibaren dört gün ya da dört hafta ya da dört yıl dışarı çıksam yaptığım şeyleri telafi etmeye çalışırım.
Todos sabemos que me merezco estar aquí, pero creo que soy una persona mejor por haber estado aquí este tiempo, y, si salgo en cuatro días o en cuatro meses o en cuatro años desde ahora, voy a intentar reparar las cosas que hice.
Eski BBC muhabiri Thomas Eriksen altı hafta önce vefat ettiğinde bu haber üzerinde çalışıyordu.
Thomas Eriksen, trabajaba en ese caso cuando murió, hace seis semanas...
Oğlunu nasıl kaybettiğini anlatınca ben de ağladım. Tek çocuğunu. Onu en son gördüğünden bu yana, her hafta, her gün, her saat ağladığını anlattı.
Como dije, ella me contó como extrañaba a su muchacho... su único hijo... cada día, cada hora, cada semana desde que la última vez que lo vio.
Yine de seni çaresiz bir şekilde bırakmaya niyetim yok bu yüzden, önümüzdeki iki hafta içerisinde sana birini bulmaya çalışalım.
Pero no tengo ninguna intención de dejarte desvalido, así que hablemos de encontrarte a alguien en las próximas dos semanas.
Bu konuda ne düşündüğünüzü bilmiyorum. Lisa iki hafta önce doğal sebeplerden öldü. Normal bir yaşantısı vardı.
Creo que Lisa murió hace dos semanas por causas naturales, una vida normal.
Birkaç hafta orada takılın. Sonra geri dönüp puding, bebek yapmaya devam edin. - Tek yaptığınız şey bu değil mi zaten?
Permaneced allí durante una semana, volved a casa, haced puddings y bebés, eso es básicamente lo que hacéis, ¿ no?
Çünkü birkaç hafta önce bu ikisi beni yakalayıp canlı canlı derimi yüzdü.
Bueno, porque hace unas semanas atrás ellos dos me retuvieron y me despellejaron viva.
Güzel denemeydi. Ama ben böyle bir sunağın altında evlenecek olsaydım bir hafta içinde boşanırdım. Bu yüzden kaldır kıçını Lockwood.
Buen intento, vale, pero si nos fuésemos a casar en una altar parecido a este, me divorciaría en una semana, así que venga, Lockwood.
İki hafta önce bu doğru olabilirdi.
Hace dos semanas que hubiera sido cierto.
# Ama tüm hafta sevgisizdim, endişelendirmeyi başlamıştı bu beni #
Pero no tengo cariño Y lo necesito de verdad
11 hafta önce bu 2. sınıf tesis parasını kesinlikle ödeyemeceği bir fiber optik ağ ile tanıştı.
Hace once semanas, este establecimiento de segunda clase se actualizó a una red de fibra óptica que no puede costearse.
Bu fikri pek tutmadığını düşünüyorum. Ne de olsa iki hafta önce ailenin tek çocuğuydun, öyle değil mi?
Imagino que tú no estabas entusiasmado con la idea, creyendo que eras su único hijo hasta hace solo un par de semanas.
Şaka yapmıyorum. Tüm hafta boyunca bu anı bekledim.
No estoy de broma, llevo esperando esto toda la semana.
Bu, sen geçen hafta suçlularla kavga etmeye başladın diye öylece değişmeyecek.
Eso no es algo que pueda cambiar de repente solo porque hayas decidido combatir criminales la semana pasada.
Gelecek hafta meşgulüz, ama bu akşam zamanınızı ayırdığınız için teşekkürler.
La semana próxima estaremos ocupados, pero gracias por su tiempo esta noche.
Bu yine hafta sonu velayeti mi, Len?
¿ Otra vez la custodia de fines de semana, Len?
Sensiz geçen bu son birkaç hafta... Ölüyormuşum gibi hissettim.
Estas últimas semanas sin usted... sentí como que me estaba muriendo.
Sıvı çekme işlemine başladığımızdan bu yana, altı hafta geçti.
Han pasado seis semanas desde que empezó el proceso de extracción.
Ben, Winston L'Andre Bishop, bu kupayı henüz geçen hafta koridordaki masanın üstünde gördüm...
Yo, Winston L'Andre Bishop, vi esa misma taza en la mesa del pasillo concretamente la semana pasada...
Daha geçen hafta, bu selfieyi...
Veréis, la semana pasada, me hice este selfie con...