English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Büyür

Büyür Çeviri İspanyolca

733 parallel translation
Kin ve ot çabuk büyür Sayın Peder.
Las enemistades y las malas hierbas crecen muy rápido, pastor.
Ama canım herkes büyür.
Querida, todo el mundo se hace mayor.
Görüyorsun Pinokyo, bir yalan gittikçe büyür ta ki yüzündeki burun kadar görünür hale gelene dek.
Ves, Pinocho, la mentira cada vez se hace más grande. Igual que tu nariz.
Senin gibi çocuklar, köylü çocukları, çiftlikte büyür ve toprak onlara güç ve mutluluk verir.
Los chicos como tú, los campesinos, crecen en las granjas, y la tierra les dá fortaleza y felicidad.
Çocuklar hızlı büyür. Şimdi çek arabanı!
¡ Los muchachos crecen rápido!
Sedir ağacı gibi büyür.
Llegar a viejo como ciprés.
Bir adam yaşlandığında, ilaç dolabı da gittikçe büyür.
Cuando un hombre se hace mayor, su botiquín crece.
Duygular büyür.
El sentimiento sí.
Önce birini görürsün, sonra içinde bir şeyler büyür de büyür ta ki sen başka birini düşünemez duruma gelene kadar.
Conoces a alguien que se va haciendo importante hasta que no puedes pasar sin él.
Yapmayın, bu çiçekler sadece çamur çukurları içinde büyür.
Esas flores solo crecen en arenas movedizas.
Gilda da çabuk büyür demişti.
Gilda me advirtió de que crecerías.
Küçük kızlar büyür... ama bebeklerle oynamaktan hiç vazgeçmezler. O gece fırtına vardı.
Las niñas crecen y siguen jugando con muñecas.
Zamanın attığı tohumları görme gücünüz varsa, hangi tohum büyür, hangisi ölür biliyorsanız,... benimle de konuşun. Ne korkum var sizden ne bir dileğim. Ne derseniz kabulüm.
Si podéis ver las semillas del tiempo y podéis saber qué grano crecerá y cuál no... habladme a mí, que nada imploro, ni me asusta vuestro favor o vuestro odio.
Oğlan ve kız tanışır, âşık olurlar, evlenirler, bebekleri olur nihayetinde bebekler büyür, başka bebeklerle tanışırlar âşık olurlar ve evlenirler ve bu böyle devam eder durur.
Siempre creí que el matrimonio era cosa fácil. Chico y chica se encuentran, se enamoran y se casan.
Ama beyindeki güzellik, ruhun zenginliği yürekteki şefkât, ben bunların hepsine sahibim! Aksine insanın içinde geçen seneler ile beraber, yeşerip büyür. Ve bunlar eksilmez!
¡ Pero la belleza de la mente, la riqueza del espíritu la ternura del corazón, yo tengo esas cosas ¡ no se marchitan, crecen!
delikanlılar uyuyarak büyür, ama sen öyle istiyorsan sen bilirsin.
Los jóvenes crecen durmiendo, pero haga lo que quiera.
Burada bitki vahşi bir şiddetle büyür.
Todo crece con violencia salvaje.
Fikirler... Fikirler önemlidir. Çocuklar gibi onlar da büyür.
Ideas que son... las ideas son importantes.
" Birçok kadın, büyür, yaşlanır ve ölür...
" Muchas mujeres envejecen y mueren...
Hamam böcekleri muazzam büyür, ve büyük savaş verirler.
Las cucarachas se hacen enormes y libran grandes batallas.
Ve kalbim daha açık ve daha hafif büyür Ve ay daha parlak ve daha parlak büyür.
De repente, mi corazón se alegró, mientras la luna brillaba más y más.
Bazen de o kadar büyür ki tıkanır, bilirsin.
Algunos sitios crecen tanto que quiebran, ¿ sabes?
Çocuklarınız büyür... sonra size yapacak ne kalır?
Los hijos crecen y... ¿ a una qué le queda?
Ama amcam Gloucester : "Narin bitkiler zarif olur, kaba otlar çabuk büyür." dedi.
Sí... respondió mi tío Gloucester, las plantas pequeñas tienen virtud, las malas hierbas crecen con rapidez.
Efendim, hani siz demiştiniz ya, yararsız ot çabuk büyür, diye.
Milord, vos habéis dicho que la mala hierba crece pronto.
Yaşları da hızlı büyür.
También envejecen antes.
Bebekler çabuk gelir geç büyür.
Los bebés se adelantan a los aumentos de sueldo
Kızlar büyür Pierre.
Las niñas crecen, Pierre.
Unutmayın, Benton bebek mamasıyla bebeğiniz daha çabuk büyür.
Recuerde, Benton para bebés sanos y fuertes.
O vakte kadar büyür.
Para entonces, ya será mayor.
Tırnaklar büyür.
Las uñas siguen creciendo.
Köknar büyür ve büyür, Ve kışın kar yağar, güler!
En el bosque nació un abetito. ¡ En el bosque creció!
İnsanlar 25 yaşına kadar büyür baba.
La gente crece hasta los 25.
Büyür
Darán frutos
Mutluluk katlanarak büyür.
La felicidad se acumula.
Umarım güvenle büyür.
Espero que crezca sin problemas.
Gerçek aşk diye bir şey varsa, zamanla büyür.
Si se da, crece poco a poco.
İnsanlar savaştıkça, efsaneleri büyür.
Cuando los hombres lucharon, su leyenda creció.
Zaman geçtikçe iş büyür.
Cada vez más.
ve gittikçe büyür ki kontrol edemem.
No la puedo dejar en paz.
"İnsanlar acıyla büyür!"
Si alguien sufre se lo está pasando bien.
Yürekten hissedilen iş, yalın büyür
El trabajo sincero crece con pureza
Sadece bir karaltı ama tedavi etmezsek büyür.
Sólo es una sombra, pero crecerá si no lo curamos.
Giderlerse, sorun büyür.
Si van, habrá problemas.
Sonunda borç, oynanmayacak kadar büyür.
Con el tiempo, la deuda se hace demasiado grande para pagarse.
Karanlık aniden nasıl büyür?
Como oscureció de repente.
Engin ve siyah gökyüzü nasıl büyür?
Cuán enorme y amenazadoramente negro se volvió el cielo.
Karanlık nasıl büyür?
Como oscureció.
Kıçın büyür... ve göbeğin çıkar. Egzersiz yapmalısın.
Tu culo caera... y tu barriga engordará si no hacés ejercicio.
Endişelenme, kafası bunun içine sığacak kadar büyür yakında.
¡ Hijo!
Nefret öyle bir şeydir ki,... zaman geçtikçe güçlenir, büyür.
El odio es algo que puede alimentarse de sí mismo sólo por un tiempo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]