English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ D ] / Denizde

Denizde Çeviri İspanyolca

2,022 parallel translation
Bak, yanlış anlama çünkü Sadie iyi biridir, onu severim ama denizde bir sürü balık var.
No tomes esto a mal, porque Sadie es linda, me gusta mucho pero hay muchos peces en el mar.
Seni sorguladıkları cinayete benziyormuş. Cinayet aleti yine balta ve yine denizde bulunmuş.
Hecho de la misma manera que el del que te hablaron hasta el hacha dejada en la escena.
200 ölü de denizde.
Otras 200 en el mar.
Denizde kaybolan sensin, değil mi?
Te pierdes en los manglares.
- Onu denizde buldum.
- La he encontrado en el mar.
Eliyahu Zilka. Ailesi yok. Denizde kaybolmuş.
Eliahou Zilka, solo en el mundo en alta mar...
Denizde yıkamaya çalıştım ama, hiçbir şey fark etmedi.
Traté de lavarlo en el mar, pero eso no hizo efecto.
Açık denizde acil durum telefonu yok.
No hay hora de cierre en el medio del agua.
Denizde boğulmuştur, bizim sorunumuz değil.
Murió ahogado en la playa, no es nuestro problema.
Denizde oldukça çok balık var.
Hay muchos más peces en el mar.
Cesedini denizde bu yere atmış!
Lo arrojó en esta parte del mar.
Saray sınıfı bir Ateş Ulusu savaş gemisinin omurgasını delip binlerce kişinin denizde boğulmasına yol açabilirsin.
Podrías perforar el casco de un barco guerrero imperial de la nacion del fuego Dejando a miles ahogarse en el mar...
Denizde yüzüşümüzü hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas cómo nadábamos en el mar?
Kocam denizde.
Mi marido está ahí fuera.
Denizde biri daha var.
Allí hay alguien más.
Bilirsiniz, bütün hayvanların nasıl denizde yaşadığını ve hepsinin biraraya gelip, karaya çıkmaya karar verdiklerini.
Ya sabes, cómo los animales estaban todos en el mar y luego se juntaron y y decidieron trepar hacia la tierra.
Denizde işlenen suçlar bize gelir.
Los crímenes en el mar lo han puesto en nuestra mesa.
Elimizdeki verinin tamamı, teknenin denizde kırk mil gittiğini söylüyor.
Toda la información que tenemos indica que este yate se hundió a 65 kilómetros de la costa.
Ve, claire'in, denizde olduğunu duyduğun zaman, Onu kurtarmak için suya atladığında boğulan sendin....
Y cuando oíste que Claire estaba en el agua te ahogaste intentado salvarla.
Şimdi de denizde mercan oluyoruz. Denizde bir o yana, bir bu yana sallanan.
Ahora seamos coral en el oceano, balanceandonos hacia atras y hacia adelante.
Ama bilmiyorum. Daha fazla şey öğreneceğim ve kariyerimde ilerlemek için daha fazla fırsat sunacak bir denizde küçük balık olmak daha mı iyi?
¿ Es mejor ser un pez pequeño en un estanque donde vaya a aprender más y tener oportunidad de ir ascendiendo?
Biliyorsun, denizde daha pek çok balık var.
Ya sabes, hay más peces en el mar.
Şöyle söyleyeyim : Babam denizde boğuluyor olsa, bir sandalye çekip izlerdim.
Pongámoslo de esta forma si mi padre se estuviera ahogando, abriría una reposera y observaría.
Denizde bir çok balık var.
Hay muchos peces en el mar.
Denizde daha çok balık var.
El mar está lleno de putillas.
Denizde uzakta.
Está lejos embarcado.
Bunun ne olduğunu sanıyorsun? "Denizde İsyan" filmi mi?
¿ Pero tú qué te crees que es esto, "El Motín de la Bounty"?
Onlara açık denizde katılacağız.
Nos reuniremos con ellos en mar abierto.
Deniz de başlayan bir hikaye... ve denizde büyüyen.
Hasta el fondo se podía ver sólo el mar azul. Y entre el mar es donde esta historia surge.
Denizde doğacak o yüzden ne Fransız, ne İspanyol ne de İtalyan olacak!
Nacerá en el mar, así no será francés, o español, ni italiano.
- Şey, bilirsin, bizim Ankh-Morpork parası... denizde bir bira bardağı sudan daha az altın içerir.
. Bueno, vera, nuetras monedas en Ankh-Morpork... contienen menos oro que una pinta de agua marina.
Büyükbabam her gün denizde yüzerdi.
Mi abuelo nadaba todos los días en el mar
Edgar Gladstone. Sermayedar. Denizde kum, onda para.
A menos que tomes un estimulante antes de que te droguen.
İşe denizde bir duş alarak başla.
Empieza por darte un baño en el mar.
Sen artık köpekbalıklarıyla dolu bu denizde bir adasın.
Estás en una isla ahora, en un mar de tiburones.
Denizde yıkanıyorlarken bunu kimse bilemez.
Cuando lavan desde el mar, es de nadie supongo.
Yunuslar da dalga boylarını kullanır, denizde çok işlerine yarıyor.
son la inteligencia del mar.
Kocasının denizde kayboluşu sonrası, Nora deniz fenerinin bakımını karşılayamıyordu.
Con su marido perdido en el mar, Nora no podía hacer frente al mantenimiento del faro.
Bir dilegim var, sarki söylemek ve avlanmak. Asagida, denizde sadece sen ve ben. Küçük gagam dal, dal ve vinla.
# Tengo un deseo de cantar y pescar # # en el fondo del mar solos tú y yo # # será divertido Sumérgete, sumérgete y sacúdete. #
Denizde olduğunuz için.
Es porque están en el mar.
Denizde 12 gün geçirdik.
Son 12 largos dias en el mar.
Açık denizde deniz korsanlarımızı yan hücumla takip ederken çağrını aldık.
Sí, recibimos tu llamada cuando estábamos mar adentro... persiguiendo piratas y flanqueándolos.
Yedi denizde yüzdü.
Nadó en los siete mares.
Açık denizde üç bin kilometreden geniş bir alanı kapsıyor.
Abarca más de tres mil kilómetros de mar abierto
Sizi, kazanmak için bir şans yakalamanız ve denizde güvende olmanız için eğiteceğiz.
Los vamos a entrenar para que tengan una oportunidad y los vamos a entrenar para que estén a salvo allá afuera.
Bu deneyim bana, tamamen kontrol altındaki bir çevrede ve sakin denizde bile durumun ne kadar ciddileşebileceğini gösterdi.
La experiencia me demostró lo intensa que puede ponerse una situación, incluso en una situación totalmente controlada y con un mar tranquilo.
Bence denizde en çok güvende olan takım olacaklar.
Creo que será el equipo más seguro allá afuera.
Bence denizcilik geçmişimin ve Orta Doğu'da üç ay denizde kalmış olmamın faydası olacak.
Creo que mi experiencia en navegación, haber estado en el mar en Medio Oriente durante tres meses, será útil.
Geceleyin denizde ilk kalışım.
Mi primera noche.
- Denizde mi?
- ¿ En el mar?
- Denizde.
- En una laguna.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]