English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ D ] / Diyecekler

Diyecekler Çeviri İspanyolca

762 parallel translation
Kendi kendilerine şöyle diyecekler : " Burada bir hata var, kandırıldık!
Dirán : " Aquí algo va mal, ¡ Nos han engañado!
"Son sözün?" diyecekler.
Preguntarán : "¿ Tiene algo que decir?"
Üzülerek sana şöyle diyecekler...
Están obligados a mirarlo enfadados y decir :
Bana "erkek avcısı kadın" diyecekler. Topluma karşı suçlu olduğumu söyleyecekler.
Me tratarán de vampiresa, de enemiga pública, de obstáculo al progreso.
Seth'in, kızının düğününde bulunmaması hakkında, kim bilir neler diyecekler?
¿ Y qué dirán de que Seth no esté en la boda de su hija?
Buna kışkırtma diyecekler.
Dirán que es una provocación.
"Johnny Nolan'ın nasıl şarkı söylediğini duydunuz mu?" diyecekler.
"¿ Has oído cantar a Johnny Nolan?", dirán.
Ya Dickie için ne diyecekler?
¿ Y qué dirán de Dickie?
Keşke Touranga'dan hiç ayrılmasaydık diyecekler.
Desearán no haber salido de Touranga.
Bakalım polis merkezinde ne diyecekler?
Veremos qué dicen en la jefatura de policía.
- Onlar da, "Tabii Bowie" diyecekler. Sonra bir gün eve döndüğümde, Chickamaw'ın buraya geldiğini öğreneceğim.
Y un día descubriré que Chickamaw ha vuelto.
"İş daha iyi yapılacak." diyecekler.
Dirán que se construirá mejor.
Bana muhbir diyecekler.
Dirían que soy un vil soplón.
Herkese o şişeden bir bardak ver bakalım ne diyecekler.
Sírvele un trago a todos a ver qué les parece a ellos.
- İki adam diyecekler.
Ellos hablarán de dos hombres.
O rehineleri idam ettirdikten sonra size ne diyecekler acaba?
Me pregunto qué le llamarán a usted después de ejecutar a esos rehenes.
Zaman giderek tükenirken keşke Stanton'un çatlaklığından oluşan bir filomuz olsaydı diyecekler.
Ahora que no queda tiempo, desearían tener una flota de disparates de Stanton.
Okulda saçına ne diyecekler?
¿ Qué dirán en el colegio sobre tu pelo?
Adam ümitsizce karısını kurtarmaya çalışıyor diyecekler, gerçek de bu zaten.
Sabrían que sólo la quiero salvar.
Diyecekler ki :
- Dirán : "Esto es un Carl-Adam".
İşte o zaman köyün ileri gelenleri ne diyecekler!
¡ Entonces qué diran los ancianos del pueblo!
"En iyinin en iyisi" diyecekler sana
Dirán que sois la flor y la nata
"Bu Milto'nun karısı" diyecekler, sana saygı duyacaklar.
"Esa es la mujer de Milto," dirán, y te respetarán.
Ama, ben seni katledersem, ki niyetim budur diyecekler ki, "bu büyük kral ve savaşçı..." "... minnacık bir Yunan çocuğunun eliyle can verdi. "
Pero si yo acabo contigo, cosa que pretendo hacer, se dirá que un rey y guerrero de tal jerarquía murió a manos de un chiquillo griego.
İnandırsan bile,... mek yerine, onu boşasaydın, diyecekler, bu kadar.
Y aunque lo hiciera el jurado pensaría... que podría haberse divorciado, en vez de...
Ona ne diyecekler?
¿ Cómo lo llaman?
Onun derdi nedir? " diyecekler.
No le gustan las mujeres ".
Bundan haberleri yok. Yakında, uyanmaya başlayıp pencerelerini açacaklar ve diyecekler ki :
Dentro de poco, empezarán a despertarse, abrirán sus ventanas y dirán...
- Başını derde sokarsan, Bayan White'a deli diyecekler, ama ikiniz birden içeri tıkılmış olacaksınız.
- Que, si te metes en líos, a la Sra. White la declararán loca, pero os encerrarán a las dos.
"İşte yaşlı, fakir Clara Varner geçiyor." diyecekler... "Babasının pislik, uyuz biriyle, oradan geçen işe yaramaz bir çiftçiyle evlendirdiği kız."
"Allá va la pobre Clara Varner... cuyo padre la casó con un granjero... holgazán e inútil que iba de paso".
- Ne diyecekler çok merak ediyorum.
- Me pregunto que dirán.
Acaba bugün okula gitmeyince arkadaşlarımız ne diyecekler?
Me pregunto qué dirán nuestros amigos cuando hoy no vayamos.
Şimdi bakalım Naziler hakkında neler diyecekler, ha?
Veamos qué opinan de eso los nazis.
Diyecekler ki : "Beyler iyi çarpıştınız" Sonra midemizi tuzlanmış sığır etiyle dolduracaklar.
Dirán : "chicos, habéis luchado duro", y después nos pondrán hasta el culo de ternera rebozada.
Bir gün, "O kaba adamı bir daha görme." diyecekler. Buna cesaret edemezler.
Un día te dirán que no me vuelvas a ver.
Ve ülkede buna ne diyecekler?
¿ Qué dirán de esto en Inglaterra?
Sen bir yalancı ve şarlatansın diyecekler.
Dirán que es un mentiroso, un charlatán.
- "Sahte," diyecekler. "Sahte."
- Dirán que están amañadas.
Görecekler ve anlayacaklar ve "Bir sineğe bile zarar vermiyor." diyecekler.
Lo verán y se darán cuenta. Y dirán : "Ella no le haría daño ni a una mosca".
Bakalım, büyüklerin ne diyecekler bu işe?
Vámonos. Veremos qué dicen tus padres.
Manşetlerde "Gangster ölüm saçtı" yazdığında diyecekler ki : "Ama Bay Troiano saygıdeğer birine benziyordu."
Pero cuando los vecinos lean los titulares, "Gangster Asesinado"... dirán, " Pero el Sr. Troiano parecía un hombre tan respetable.
Yine anarşistler imla bilmiyor diyecekler.
Luego dirán que los anarquistas no saben ortografía.
Demek istiyorum ki, ben öldüğümde, insanlar ona bakacak ve diyecekler ki, "Bak, Mangus geçiyor."
Cuando muera, la gente le mirará y dirá : " Ahí va Mangus.
Ona "bambu ronin" diyecekler.
El guerrero del bambú.
Belediyeye git. Bakalım ne diyecekler?
Y vaya al ayuntamiento a ver qué dicen.
Diyecekler : "Ne mermi vardı ne de mayın"
Dirán : "No hubo ni obuses ni hogazas."
"SANA KRALİÇE DİYECEKLER!"
"¡ Y TE LLAMARÁ REINA!"
Ve soracaklar, kim bu kadar özel ki orada ve o gece bir çığlık duyulacak otel yakınında insanlar soracak bu otel neden korundu diye şafakta ben çıktığımda kapıdan diyecekler ki, demek o burada yaşadığından.
Y se preguntarán : "¿ Qué personalidad vivirá ahí?" Y se preguntarán :
Öyle diyecekler.
¡ Eso dirán!
Acaba o ve İsveçli birbirlerine şimdi ne diyecekler.
Sí. Me pregunto qué se hubieran dicho.
Şöyle diyecekler :
Dirán :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]