Diyeceğim ki Çeviri İspanyolca
702 parallel translation
Her baş düşerken yere, diyeceğim ki...
Y cuando caiga una cabeza, yo diré :
Hanıma gidip, diyeceğim ki- -
Voy hacia la patrona y le digo...
Ne zaman bir sergi açılsa, kendi kendime diyeceğim ki :
Pensaré en ti cuando se estrene un nuevo espectáculo y diré...
Gidip onu göreceğim ve ona diyeceğim ki...
Les voy a contar todo...
Sonra ağlayıp diyeceğim ki, "Benim için gerçekten üzgün müsün?"
Entonces lloraré y diré : "¿ De verdad sientes lástima por mí?"
- Ne diyeceğim ki?
¿ Qué tengo que decir?
Öyleyse, kendi kendime diyeceğim ki, "Motosiklet kiralayarak buraları gezmeleri güzel olamaz mıydı?"
Entonces me dije "¿ No seria maravilloso que alquilaran unas motos y dieran un paseo por el campo?".
Ve diyeceğim ki Seni ölene kadar seveceğim!
Y le diré que la amo Y que la amaré hasta la muerte
Dobé'ye gidip ona diyeceğim ki Yukinojo...
Iré a Dobé y le diré que Yukinojo...
Ah, Bayan Benson... Belli ki bir iç rahatsızlığın kurbanı olmuşsunuz... Buna göre, daha iyi bir sözcük bulamadığım için diyeceğim ki suçluluk duygunuz sizi bir fantezinin içine itmiş...
Señora Benson obviamente es víctima de un trastorno interno que, bueno, por falta de una palabra mejor sus culpas la han conducido a un estado de fantasía en el que, A, está cargada con una salud fantástica y B, está ansiosa por librarse de ella...
- Ben de ona dedim ki... Sana kendi adımı söyleyip diyeceğim ki hava ne hoş...
Y yo digo vive y déjame en paz.
Sana kendi adımı söyleyip, diyeceğim ki hava ne hoş
Te diré el mío Diré : " Qué día tan bonito
Diyeceğim ki...
Diré que...
Şimdi onu görünce diyeceğim ki :
Lo iré a ver y le diré :
Ayağa... Ayağa kalkıp diyeceğim ki... Bu Başbakan ülkemizin savunma sırlarını sattı.
Me... levantaré y diré... que el Presidente ha vendido los secretos de nuestra defensa.
Herkese diyeceğim ki ben de oradaydım onları gördüm kahya sana vurdu...
Les diré que yo estuve allí, que le vi, y que el guardabosques le golpeó. Escucha.
Onlara diyeceğim ki...
Simplemente les diré :
Ona diyeceğim ki : "Bu evliliğin evlatlarımıza yararı olacak".
"Le diré :" Esta boda " "será útil a nuestros hijos" "
# Etrafımda parladığını görüp diyeceğim ki
Veo cómo resplandece a mi alrededor y digo :
Eğer bir gün baba olursam, ufaklığa diyeceğim ki...
Si llego a ser padre, le diré al pequeño crío...
Bowie, o eski toprak Mattie'ye diyeceğim ki burayı terk et.
Bowie, le diré a esa Mattie peleadora... que se vaya de aquí.
Ben de ona diyeceğim ki, "Sana ahududu reçeli getirdim."
... Y le diré : ¡ te he traído un poco de mermelada de frambuesa!
# Yine de diyeceğim şu ki... # Hiç oralı olmam.
Sigo diciendo que me da igual.
Diyeceğim o ki, ellerimi bununla kirletmeyeceğim ki bunlar bir hırsızın ve bir korsanın elleri dahi olsa.
Todo lo que dire es que no ensuciarla mis manos con ella... aunque sean las manos de un ladron y un pirata.
Yine diyeceğim şu ki burnumu sokmak istemem, ama...
- Diría que no es de mi incumbencia...
Diyeceğim şu ki ; o kesinlikle Tracy değildi, Bay Kittredge.
Verá, en realidad no fue Tracy, Sr. Kittredge.
Lakin sizi tanıma şerefine nail olamadığıma göre bütün diyeceğim şu ki :...
Pero como no tengo el honor de conocerle, lo único que puedo decir es :
Diyeceğim şu ki... Bunu size söyleme cüretinde bulunmadan önce, ben- - Acaba diyorum, siz o göl kenarındaki büyük bahçede kaç yıl beraber oynadığımız aynı ağabeyim misiniz hala?
He venido a deciros que... pero antes de que me atreva a hacerlo... mi hermano... como cuando éramos pequeños y jugábamos en el viejo jardín de...
Diyeceğim şu ki, daha önce hiç kahve yapmadın, değil mi?
Lo que quiero decir es que, nunca antes habías hecho café.
İyi yolculuklar, mutluluklar diyeceğim ama ihtiyacı yok ki.
- La ley es la ley. Bien, buen viaje. Sensatez.
- Dinle, sana diyeceğim o ki...
Escucha...
Ne diyeceğim bilemiyorum ki.
Bueno, yo no sé que decir.
- Diyeceğim o ki biz...
- Ahora veremos...
Diyeceğim şu ki, ihtiyacımız olan şey artık elimizde :
Quiero decir, que tenemos lo que necesitábamos :
- Lane. Sadece diyeceğim şu ki, kocası asla karısını geri alamadı.
Solamente iba a decir que el marido jamás recuperó a su mujer.
Derim ki "Bak ne diyeceğim?" O der ki "Ne?" Ben derim "Ne?"
Bien es como Pop dijo. Las mujeres son protectoras naturales.
Derim ki "Bak ne diyeceğim?" O der ki "Ne?" Ben derim "Ne?"
Las mujeres deben permitirle que espere. Es por eso que yo uso mi educación en contra de eso.
"Bak ne diyeceğim?" O der ki "Ne?" Ben derim " Ne?
Cada vez que alguna chica bonita se para a mi alrededor a molestarme... Yo cierro mis ojos, y digo...
Derim ki "Bak ne diyeceğim?" O der ki "Ne?" Ben derim "Ne?"
Eso es lo que pasó esa noche... detrás de la bolera con Gertrude.
Diyeceğim o ki, ikimizde aynı gemideyiz.
Diría que ambos estamos en la misma situación.
Diyeceğim şu ki :
Bueno.
Diyeceğim, mecbur olana dek neden bırakasınız ki?
¿ Para qué descuidarlo si se puede evitar?
Le Chiffre'nin karşısına oturacağım, gözlerine bakıp diyeceğim ki... kart istemem.
No quiero cartas.
- Konuşsam ne diyeceğim ki?
- - ¿ Qué le digo? -
Diyeceğim şu ki problem ne olursa olsun...
Quiero decirte que sea cual sea el problema...
Ancak diyeceğim şu ki bana çok keyif verdin.
Admito que me proporcionaste mucho placer.
Diyeceğim o ki...
Te diré para qué.
Bak ne diyeceğim Jim, iyi ki patates işinde değilim.
Me alegra no estar en el negocio de las patatas.
Diyeceğim o ki ; hiçbir tutarsızlık yoktur.
Pues bien, respondo : no hay tal contradicción.
Diyeceğim şu ki, ihtiyacımız olan şey artık elimizde :
Resumiendo, tenemos hoy lo que siempre hemos necesitado :
Diyeceğim şudur ki : git, kendini becer.
Vete a tomar por culo, es todo lo que te digo