Hareket ediyor Çeviri İspanyolca
2,323 parallel translation
Çünkü dudakların hareket ediyor ve haç takmışsın.
Porque tus labios se mueven y llevas una cruz.
Bazı eşyalar kendiliğinden hareket ediyor.
Las cosas aquí se mueven solas.
Hareket ediyor.
Se está moviendo.
Zemin, toprak, yeryüzü, hareket ediyor, ama nasıl?
El terreno, el suelo, la tierra, se mueve, pero ¿ cómo?
Kapana kısıldık. Ve bir şey yüzeye doğru hareket ediyor.
Estamos atrapados. y algo esta subiendo hacia la superficie.
Ama kafasına göre hareket ediyor.
Pero tiene una mente propia.
Zod tek başına hareket ediyor.
Zod está actuando solo. Nosotros nos separamos.
* Capitol Hill'dekiler aptal gibi hareket ediyor hâlâ *
# Están haciendo el tonto en el Congreso. #
Hareket ediyor resmen.
Se estaba moviendo ahí.
Sanki, çevremizdeki aşağı yukarı bir milyar ışık yılı çapında, çok ama çok geniş evren bölgeleri kainat içinde olağanüstü bir hızla hareket ediyor.
Parece como si una región muy, muy grande de el universo a nuestro alrededor, de cerca de un billón de años de diámetro, se está moviendo a una impresionante velocidad en el cosmos.
Galaksi kümelerinin tümü, açıklanamaz şekilde hareket ediyor görünüyor.
Cúmulos enteros de galaxias parecen estar moviéndose de un modo inexplicable.
Fakat Güneş'e bizden çok daha uzaktadır. ve bu, daha soğuk, atmosferik molekülleri bizimkinden çok daha yavaş hareket ediyor demektir.
Pero está mucho más lejos del Sol que nosotros y por ende es más frío, y sus moléculas de atmósfera se mueven mucho más lentamente que las nuestras.
Bu yıldırım aşağı doğru düşmek yerine, yukarı doğru hareket ediyor.
En lugar de disparar un rayo hacia abajo, este rayo se desplaza hacia arriba.
Konuştuğunu biliyorum, dudakların hareket ediyor ama ne dediğini anlamıyorum, çünkü Kaşarca'dan anlamıyorum.
Lo siento. Sé que estás hablando. Veo tus labios moverse, pero no puedo entender lo que estás diciendo porque no hablo en Putita.
- Ayaklarım hareket ediyor ve müzik...
Mis pies se están moviendo y hay música. De acuerdo.
Tanrım, hareket ediyor.
Oh, dios, está moviéndose.
Kamyonet hareket ediyor.
El camión está moviéndose.
Hareket ediyor fakat birşeyle bağlanmis.
No se puede mover por que está atado a algo.
Kâtip kendi başına mı yoksa ikna eden bir yargıç vasıtasıyla mı hareket ediyor?
¿ El secretario actúa por su cuenta o por un juez asequible?
Hâlâ hareket ediyor mu?
- Pff, y sigue moviéndose.
Bir psikopat olduğunu kafaya koymuş ve ona göre hareket ediyor.
Cree que es un psicópata, así que él está siguiendo el libro.
Hareket ediyor fakat tepki vermiyorlar.
Todos se mueven, pero no responden.
Hareket ediyor!
Apresúrense.
Bu dalga hızlı hareket ediyor ve size doğru ilerlemekte
Esta ola se está moviendo con una fuerza increible Cualquier hielo en su camino se moverá con la ola
Masa hareket ediyor.
- Muy bien. La mesa se mueve.
Mükemmel hareket ediyor, değil mi?
Moviéndose como en un sueño, ¿ no te parece?
Yavaş mı hareket ediyor yoksa beynim mi öyle algılıyor?
¿ Se está moviendo en cámara lenta, o es mi cerebro el que hace eso?
- Eli hareket mi ediyor? - Ne? - Eli hareket ediyor.
Hey, Sam, Yo- -
Eli hareket ediyor.
Su, su mano se mueve.
Şunu bana ver. Hareket ediyor.
Trae, déjame esto.
Arabayla hareket ediyor.
Se está moviendo en coche.
Şüpheli Pembroke caddesinin güneyine doğru hareket ediyor.
La sospechosa va hacia el sur hacia Pembroke.
Hissederek ile hareket ediyor.
Está buscando la salida a tientas.
Bu yüzden, fiziğin temel prensiplerine dayanarak onlar da hareket ediyor olmalı.
Así que aplicando esta misma ley básica de la física. Las galaxias también deberían estarse alejando.
Bu şey hızlı hareket ediyor.
Esta cosa es muy rápida.
Yani bu şeyler, zamanda ve uzayda hareket ediyor olabilir.
Lo que significa que es posible que estas cosas se estén moviendo a través del tiempo y el espacio.
Afganistan'da bir terörist hücresi aktif etmek için, eroin kaçakçılarıyla birlikte hareket ediyor.
Un contrabandista de heroína con vínculos con una célula terrorista activa... en Afganistán.
Pürüzlü bir toplulukla beraber hareket ediyor.
Sabes, anda con un grupo peligroso.
Dünya bir tür ezilmiş top, ya da jello gibi, ve hergün, gelgitler oldukça, dünya bir top gibi deforme oluyor, ve ayağınızın altındaki yer bir adım aşağı ve yukarı hareket ediyor - - sizin dünyadaki yerinize bağlı olarak.
La Tierra es una especie de firme y blanda bola de gelatina, o algo así, y cada día, cuando las mareas suben y bajan, la Tierra se deforma, como una pelota, y la tierra bajo tus pies sube y baja cosa de 0,3 metros... depende de en qué parte de la Tierra estés.
Güneşin dışındaki gezegenler daha yavaş hareket ediyor.
Los planetas exteriores se mueven muy lentamente alrededor del Sol.
Ve güneşe yakınlaştıkça gezegenler daha hızlı hareket ediyor.
Y cuanto más te acercas al Astro Rey, más rápido se mueven los planetas.
ardından inşa edilen makine küçük, küçük parçalar birlikte hareket ediyor.
Entonces se construyeron máquinas que les permitieron romper esas diminutas piezas todas juntas, y salieron nuevas partículas extrañas.
Bay Sperry 16 yıldır ne konuşuyor, ne de hareket ediyor.
El Sr. Sperry no ha hablado, ni se ha movido en 16 años.
Bir şey hareket ediyor.
Algo se mueve.
Tam kalbine sapladım, nasıl hala hareket ediyor? !
¡ Lo apuñalé en el corazón, ¿ por qué se sigue moviendo?
Ölü ve hala hareket ediyor!
¡ Está muerto, pero se sigue moviendo!
Bret Stiles tek başına hareket ettiğini iddia ediyor.
Bret Stiles dice que actuaste sola.
Sana göre hareket ediyor.
Te está siguiendo con los reflejos.
Hareket ediyor. - Nereye gidiyorlar?
Está en movimiento.
Hareket ediyor!
Él está en movimiento!
Kehribar yönetici gibi davranarak inciyi kontrol ediyor ve Taka da bu şekilde onu hareket ettiriyor.
El ámbar actúa como un controlador controlando la perla, lo que permite a Taka viajar con el.
hareket ediyoruz 29
hareket ediyorlar 17
ediyorum 314
ediyor 38
ediyorsun 23
ediyoruz 18
hareket 82
harekete geç 30
hareketli 18
hareket etti 32
hareket ediyorlar 17
ediyorum 314
ediyor 38
ediyorsun 23
ediyoruz 18
hareket 82
harekete geç 30
hareketli 18
hareket etti 32