Istemezsin Çeviri İspanyolca
8,353 parallel translation
Bunu yapmak istemezsin.
Realmente no quieres hacer eso.
Onlar gibi olmak istemezsin.
Tú no quieres ser así.
Doktoru uyandırmak istemezsin.
No querrá alarmar al doctor.
Bunu yapmak istemezsin.
No quieres hacer esto.
Bunu kaçırmak istemezsin.
No vas a querer perderte esto.
Hiç de fazla şey istemezsin, değil mi?
¿ No está pidiendo mucho, no?
# Söz veriyorum gitmek istemezsin #
* Te prometo que no querrás bajar *
Sue Sylvester'ı kendine düşman etmek istemezsin.
No quieres convertir en enemiga a Sue Sylvester.
Bunu istemezsin.
No quieres hacerlo.
Öyle bir şeyin dışarıda olmasını istemezsin.
No quieres que algo como esto esté circulando.
- Beni sınamak istemezsin.
No me pongas a prueba.
Ayrıca tüm haber kanallarında meclis üyeleri cinayetlerinin detaylı görüntülerinin yayınlanmasını istemezsin, değil mi?
Además, no quieres a cada canal de noticias en el país mostrando un reportaje gráfico de los asesinos de los regideros, ¿ no?
Çorbanın yarısına gelmişken eski sevgilinle tuvalette nasıl yiyiştiğinizi hatırlamak istemezsin.
No quieres estar tendiendo flashbacks en mitad de tu plato de sopa acerca de cómo tu y tu ex una vez os lo montasteis en el baño de chicas.
O adımı atlamak istemezsin.
No conviene olvidar ese paso.
İnan, bunu yapmamı istemezsin.
No querrás que lo haga.
Ama olay şu ki Harry, böyle bir davada aracın aranmasının ardında şüpheli bir sebep olmasını istemezsin.
Pero el asunto es, Harry, que en un caso como este, no queremos que el registro se llevara a cabo por una mierda de causa probable.
- Hayır, duymak istemezsin.
No, tú no quieres oír nada de eso.
Bunun neresi komik? Yapma þimdi, minibüste olmak istemezsin Fiona.
No quieres estar en la camioneta, Fiona.
Hiçbir şey yetiştirmek istemezsin.
No querrás cultivar nada.
Bu aileden olmak istemezsin.
Tú no quieres ser parte de ésta familia.
Kevin, bunu yapmak istemezsin.
Kevin, no quieres hacer esto.
Bu herif kabuk değiştiriyor, adamım. Bu herifle anlaşmak istemezsin.
Ese tipo se sale de su piel, hombre, no quieres tratar con ese tipo.
Tekrar duymak istemezsin.
No queréis volver a oírla.
Hayır. Kişisel bilgi kullanmak istemezsin.
No deberías usar información personal.
O yetenekle herhangi bir şey yapmak istemezsin. Güven bana.
No quieres tener nada que ver con esa habilidad, créeme.
Güven bana, bunu istemezsin.
Créeme, no lo quieres.
Onunla birbirinize girmek istemezsin, değil mi?
No tenéis por qué encontraros.
Hayır, hayır, bunu yapmak istemezsin.
No. No te conviene.
- Güven bana. Onun düşünce şeklini bilmek istemezsin.
Confía en mí, usted no quiere tratar de entender su proceso de pensamiento.
- Oraya gitmek istemezsin. - Doğru, istemem.
- No querrás preguntar eso.
Wes, burada olmak istemezsin.
Wes, no quiere estar ahí.
Yüzüne gelsin istemezsin.
No querrás tenerlo ahí.
Benimle bu tür tehlikeli oyunlar oynamayı istemezsin Hartley.
No quieres jugar a ese tipo de apuestas conmigo, Hartley.
Bunu yapmak istemezsin.
Realmente no quieres esto.
Hafızamı silmek istemezsin, değil mi?
No quieres borrarme el disco rígido, ¿ o sí?
Kaçırmak istemezsin.
No puedes perdértelo.
- Kim olursan ol bunu yapmak istemezsin.
Quienquiera que seas, no quieres hacer esto.
- İnsanların aniden içeri girmesini istemezsin, kapını kilitle. Geri kalan kravatlarımı gördün mü, hani Eric'in buraya getirdiği?
- Si no quieres que nadie entre echa el pestillo. ¿ Has visto el resto de mis corbatas que Eric trajo aquí?
O adam sen olmak istemezsin.
No querrá ser ese hombre.
Bir çocuğa söz verirsen onu hayal kırıklığına uğratmak istemezsin.
Cuando usted promete un niño algo, no quieres decepcionarlos.
Biliyorsun hamileyken kimsenin sana dokunmasını istemezsin.
¿ Sabes? Cuando una está embarazada, no quiere ser tocada.
Şey, belki sen beni böyle görmelerini istemezsin.
¿ No quieres que me vean así?
Donovan olmak istemezsin, Cole!
¡ No querrás ser un puto Donovan, Cole!
Sosisin nasıl yapıldığını bilmek istemezsin derler.
Yo no. Dicen que no quieres saber cómo se hace una salchicha.
Yani sonsuza kadar burada yaşamak istemezsin değil mi?
Quiero decir, no quieres vivir aquí para siempre, ¿ verdad?
Yani sonsuza kadar burda yaşamak istemezsin değil mi?
Quiero decir, no quieres vivir aquí para siempre, ¿ verdad?
İnan bana bir paradoksun yakınında bulunmak istemezsin. Tamam mı?
Créeme, no quieres estar cerca de una paradoja, ¿ de acuerdo?
Kendi kendine öğrenmesini istemezsin çünkü.
Porque no quiere que lo descubra por su cuenta.
Ama sen yapmak istemezsin...
Pero lo que tú no quieres hacer...
- Bilmek bile istemezsin.
No lo quieres saber.
- Bilmek istemezsin, bok kafa?
¿ No te gustaría saberlo, cabeza hueca?
istemiyorum 1125
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58