Müzik Çeviri İspanyolca
18,451 parallel translation
Sadece başlığımdan haber aldık. Bay Scattergood'un başka bir şey daha sevmeyeceğini Müzik öğretmeniniz olmaktan daha fazla.
Recibí buenas noticias a través de mi auricular y el Sr. Scattergood estaría feliz de ser tu profesor.
Sonra o müzik derslerinden bahsedeceğiz!
Y luego hablaremos sobre esas lecciones de música.
Ama asla müzik öğretmeniniz olmayacak!
Pero nunca será tu profesor de música.
Hey, benim müzik öğretmene dönüşmek hakkında ne düşünüyorsun?
¿ Te gustaría ser mi profesor de música?
Ben müzik öğretmeniniz olmayacağım, dostum!
¡ No seré tu profesor, amigo!
- Müzik dersleri, değil mi?
- Lecciones de música, ¿ verdad?
Müzik dersleri mi?
Así que, ¿ lecciones de música?
Bay Scattergood bana bir müzik dersi verdi!
¡ Scattergood me dio una clase de música!
- Tamam. DJ mi, canlı müzik mi?
¿ Quieren DJ o grupo?
Canlı müzik, değil mi?
¿ Grupo? No.
Müzik çalmıyor.
No hay música.
Nedir bu salak müzik?
¿ Y esa música tonta?
Müzik kutusu hazir.
Ya programé la rocola.
Biliyorsun, bir avuç gerzek sahneye fırlayıp, birbirine otuzbir çekebilir ama, bu müzik olmaz.
Muchos saltan por el escenario masturbándose mutuamente en licras, eso no es música.
Devo ve The Cars, bak dışarda bir sürü iyi müzik yapan var.
Devo y The Cars, hay muchas bandas decentes.
Reggae müzik sever misin?
Oye, ¿ te gusta el reggae?
- Biraz daha müzik için zaman var mı?
- ¿ Algo de música?
- Biraz müzik.
- Música.
Öyle ya da böyle bu evde müzik çalacağız.
Pues tendremos música, de una forma u otra.
Müzik öğretmeniyle birlikte gitti.
Se fue con su profesor de canto.
Veya müzik hakkındaki düşüncelerinizi flüt sesini...
O tus impresiones sobre un poco de música... alguna especia de obra para flauta...
Müzik piyasasında başarılı olmak için son bir girişim.
Un último intento para ver si triunfo en el negocio de la música.
Komedi, müzik, şiir, felsefe, aklınıza ne gelirse.
Comedia, música, poesía, filosofía, lo que sea.
Müzik, komedi, bilgelik.
Música, comedia y sabiduría.
- Müzik grubu.
- De la banda.
Rap'leri ben yazıyorum, ayrıca bilgisayarımda müzik hazırlıyorum.
Escribo los rap y grabo las pistas de acompañamiento en mi laptop.
Bir müzik blogu yazıyorum, Popüler bir müzik değerlendirme web sitesinde yayınlandı.
Yo escribo un blog de música, que se publica en una pagina de música muy popular.
Müzik dinleyebilirdik, ya da biliyor musun, Birbirleriyle konuşmak gibi.
Podríamos escuchar música, o podríamos, ya sabes, conversar un rato.
Bir müzik web sitesi hakkında bir blog yazıyorum.
- Escribo un blog en una pagina de música.
Bardan gelen müzik.
Es la música del bar.
Müzik grubu bile kiraladım.
Incluso contraté a una banda!
müzik her zaman orada içimde yanar.
La música está siempre presente quemándome por dentro.
Biliyorsun müzik dans gibi.
Ya sabes, la música es como baile.
Özür dilerim, bu zorlu bir müzik parçası değil.
Lo siento, no se sólo una pieza musical desafiante.
Müzik her zaman içimde çalacak.
La música siempre estará presente, corriendo dentro de mí.
Ben Lincoln Müzik Okulunda eğitim gördüm!
¡ Te recuerdo que estudié en la Academia de Música en lincoln!
Hayalleri gerçekleştiren müzik ve ışık.
¿ Música y luces dándole vida a los sueños?
Adımları unut ve bırak vücudunu müzik yönetsin
Olvídate de los pasos y... deja que la música te mueva el bote.
Çok popüler müzik havası katıyor gruba, umarım o yoldan ilerlerler.
Les da un toque muy funky, espero que duren mucho tiempo.
Müzik ve görselin mükemmel karışımı.
Son la combinación perfecta entre música e imágenes.
- Ne tür müzik yapacaksınız?
¿ Qué tipo de música?
Dinlemesi güzeller. James Taylor şu anda Birleşik Krallık'taki en iyi basçılardan. Popüler müzik havası katıyor gruba.
Pero son divertidos, y John Taylor es uno de los mejores bajistas del Reino Unido les da un toque muy funky.
- Ne tür müzik yapıyorsunuz?
¿ Qué tipo de música tocan?
Kötü müzik diye buna derim.
Eso fue música mala.
Her cover grubunda orta yaşlı bir adam vardır. Zamanında başkası için şarkı yazacak cesareti olmadığından müzik sektöründe yükselip yükselemeyeceğini düşünür durur.
Y toda banda de covers tiene alguien de cierta edad, que nunca sabrás si lo hubiera logrado porque nunca tuvo el valor de escribir una canción para alguien más.
Arabasıyla geldi, müzik açıktı.
Se subía a su auto, con la música a todo volumen.
Müzik zevki boktan ama.
Tiene un pésimo gusto musical.
- Artık popüler müzik yapmayacağız yani.
Ya no cantaremos estilo Pop.
- Popüler müzik mi yapıyorduk?
¿ Cantábamos Pop?
Yeter ki müzik yapalım da.
Sólo quiero tocar.
Biz birlikte bir müzik grubu kuruyoruz.
Nosotros. Estamos. Formando.