Müzik mi Çeviri İspanyolca
1,658 parallel translation
Müzik mi okuyorsun?
¿ Lees música?
Müzik var mı? Müzik mi?
¿ Tiene música?
Müzik mi dinliyorsun ne yapıyorsun?
¿ Estás escuchando música o qué?
Hala müzik mi çalıyor, Yoksa sadece beni kafamda mı?
¿ Aún suena la música o sólo está en mi cabeza?
Bana dinletecek yeni müzikleriniz yok ve utanıyorsunuz. - Müzik mi?
No tenéis nueva música que enseñarme y estáis avergonzados.
Ama şunu unutma bu müzik kutusu anneme aitti ve bana bu şarkıyı piyanoda çalardı.
Pero no olvide que... esta caja de música pertenecía a mi madre... y ella tocaba esta música en el piano para mí.
Mumlar, müzik ve belki ayrılıkçısını üzerimden atmak için tavlamaya çalıştığım kızın aptal kardeşimle terasta yarı çıplak dans etmediği bir gün.
Velas, música y quizá sin la chica con la que iba a olvidarte bailando semidesnuda con el imbécil de mi hermano.
Ama yemin ederim müzik gündüz işimi hiç etkilemiyor.
- Sí. Pero, lo juro, eso no afecta a mi trabajo.
Müzik mi istiyorsun?
¿ Quieres música?
Güneş vardı, müzik bangır bangır açıktı.
Saben, el sol y mi música estaban a reventar.
Müzik topluluğum var ya?
Mi grupo. ¿ Two Minute Mile?
Gelin adayımız beni düğün müziğiyle baş başa bıraktı, ve Edie'nin müzik zevki ile ilgili birşey bilmiyorum.
Mi prometida me encargó probar bandas de bodas y no tengo la mínima idea del gusto musical de Edie.
Sepultura gibi müzik yapıyorlardı.
Todo el mundo sabía que era Sepultura. Yo no cantaría en mi banda
İnsanlar klasik müzik sevemez mi?
¿ A la gente no puede gustarle la música clásica?
Bir gün, bilgisayarının karşısında oturup küçük müzik kitaplarından birini yazarken kızın yanında iri kıyım bir polisle çıkagelip babacık beni taciz etti iftirasıyla seni hapse tıktıracak.
Un día, estarás sentado en tu computadora, escribiendo uno de tus pequeños libros de música y tu hija llegara a casa con un gran policía enojado que te meterá a la cárcel porque "papa toco mi vagina". Analízame.
Mary Halam, sanırım ona müzisyen olmaya can atan birisi derdiniz, Aberdeen'de pek çok bar grubuyla çalmış ve müzik konusunda, kesinlikle hayatımdaki en yardımsever insandır. Sekiz yaşımdayken bana bir Havai elektrik gitar amfisi verdi ve bana Beatles kayıtları vermekten de o sorumludur.
Y mi tía Mary creo que se puede decir era una aspirante a músico tocó en varios grupos, en bares de Aberdeen definitivamente es la persona que más me ayudó en la vida en cuanto a la música porque me regaló una guitarra eléctrica y un amplificador cuando tenía 8 años
Yoğurt yiyebilir klasik müzik dinleyebilir, karnını yavaşça ovabilirsin.
Puedes tomar yogur, escuchar música clásica, frotar mi vientre.
Partiden gelen müzigi hala duyabiliyorum, bilyior musun o müzik... kafamda çalıyordu.Ateşin nerden geldigini kimse bilmiyordu,
Aún puedo escuchar la música de la fiesta... Esa canción, sólo... sonando en mi cabeza...
Kalabalık bir odada, müzik çalarken gürültülü bir şekilde dans denemesi mi?
Una rutina seguida de un retozo alrededor de un cuarto lleno mientras la música sigue...
Sınıfta ne kadar sözde muhteşem çalgıcılarımız da olsa benim dersim olan, müzik dersindeyiz.
Olvidate de cuantos brillantes DESPLUMADORES tengamos aqui. Mi hora es una hora musical. Entiendes?
- Benim hayalim, gençlerin hip-hop müzik ile tüm sıkıntılarını çözebilmelerini sağlayacak bi program oluşturmaktı.
Mi sueño era crear un programa en el que los jóvenes pudieran comenzar a sanar a través de la música hip-hop.
Kendimi yazarak ve müzik yaparak özgür kılıyorum.
Me libero a través de mis letras y mi música.
- Müzik sahnesine ilk adımlarımı attım, ve menajerim Doug E. Fresh idi, ve bir de Donovan Thomas adlı eleman vardı. Onlarla beraber turneye çıkardık.
Empecé a entrar en la escena musical y mi manager era Doug E. Fresh y un tipo llamado Donovan Thomas, y yo iba de tour con ellos.
Art Start'a bir sanatçı olarak geldim, onlarla da bu şekilde bağlantı kurabildim. Ama artık tüm zamanımı sadece.. .. müzik yapmaya harcamak istiyorum.
Vine a Art Start como un artista, y por eso pude conectarme con ellos, pero ahora quiero dedicar todo mi tiempo a hacer mi música.
Gatlinburg Brothers müzik grubu değil mi?
¿ Te refieres al grupo de música country, los Gatlinburg Brothers?
Müzik dinlenir, dans edilir, annemde bir kutuda olur.
Habrá música, baile, mi madre estará en un ataúd.
Müzik seti mi?
¿ Estéreo?
Bir zamanlar aldırmadan dinlediğim, şimdiyse, işkence edilen bir kızın görüntüleri eşliğinde beynimi sulandıran bir müzik var.
Tengo imágenes de la tortura de una chica en mi cerebro sobre esta música que no dice nada.
Servisteki arkadaşlarımdan bir tanesi müzik aletimi çalmış.
Uno de mis compañeros de bus me ha robado mi cuerno francés.
Metal müzik dinleyecek bir tipi varmış gibi geldi mi size?
¿ Y te parece que esa chica... es del tipo de las que les gusta el Heavy Metal?
- Müzik dinlemeyi çok seviyorsun, değil mi?
Vaya, ¿ Realmente debes amar la música, verdad? ¿ Estás bromeando?
Müzik dinlemeyi seviyorsun, değil mi Rory?
¿ Te gusta la música, no, Rory?
- Rock müzik mi?
¿ Canciones de chico malo?
Birincisi, kocamla kavga ettim, bebeği sakinleştiremediği için onu suçladım, sonra yüksek sesle müzik dinledikleri için komşularımı şikayet ettim.
Primero, peleo con mi esposo, ya sabes, culpándolo porque no durmió al bebé... y luego reclamo por la música alta del vecino...
Mickey, Olive Garden'ın müzik işini hallettin mi?
Mickey, ¿ oíste nombrar el servicio de Olive Garden?
- Selam Mercer - Club ve house müzik programını sen mi yapıyorsun?
Hola, Mercer. ¿ Tú eres el programa de club y house?
Ama benim tutukularımı izleyebilmem için tutkuya ihtiyacım vardı, eskiden resimdi, şimdi müzik olabilir.
Pero necesito la libertad para perseguir mi pasión que era pintar, pero ahora creo que es la música o recitar poemas.
Belki de anne olma isteğim müzik kulağı olmayan birinin opera söylemeye çalışması ya da belden aşağısı felçli birinin...
Quizá mi deseo de ser madre es como una sorda que quiere cantar ópera o un parapléjico que quiere...
Müzik setini getireyim mi?
¿ Voy por la radio?
Benim aklıma ise yalnızca grunge müzik ve aşırı pahalı kahve geliyor.
Y lo primero que viene a mi mente es música grunge y el café demasiado caro.
Babam hep ordaki işlerle meşguldü. Müzik çalar veya içki dağıtırdı.
Mi papá siempre hacia una de dos cosas :
Hayatımda sadece tek bir müzik öğretmenim oldu
Sólo tuve un profesor en toda mi vida.
Sen müzik hayallerim konusunda beni her zaman destekledin... ben de seni ve Duke'da oynama hayalini desteklemek istiyorum.
Me has apoyado tanto con mi sueño de la música que quiero apoyarte a ti con tu sueño de jugar para Duke.
Bu video müzik televizyonunda yasaklandı çünkü... giydiğim şeyde dolayı benim takımlar görünüyor.
Este lo prohibieron en la televisión porque se podía ver mi cosa a través de mi traje.
Eğer müzik çalmaya devam ederse..... ömrümün geriye kalanını soğuk kahve ve mumlarla geçirebilirim.
Tendré café frío y velas durante el resto de mi vida si puedo tener música por siempre.
Bu müzik iyi mi?
¿ Te gusta esta música?
Yemek servisimi ve müzik grubumu da kullansaydın bari. Evet.
Sería como si usaras mi servicio de alimentos y mi orquesta.
Ve Quincy Jones, o bir müzik prodüktörü, öyle değil mi?
Y Quincy Jones es el productor de música, ¿ o no?
Şuradaki arkadaşım Vahşi Julia içerideki müzik kutusunun etkileyici olduğunu söylemişti.
Mi amiga Julia Jungla dice que la rocola de adentro es excelente.
Tenacious D * tişörtüm nerede? * ( Amerikalı bir müzik grubu )
¿ Dónde diablos está mi camiseta de Tenacious D?
Öyle mi? Müzik kursunu bıraktım, böylece en az 10 saat dua edebilirim ve bunun üzerine biraz da ibadet edersem seni çoktan yenmiş olurum.
Bueno, yo acabo de dejar a Dulcimer, así que puedo rezar al menos diez, y un par de esos rezos pueden estar dedicados para sacarte de la competencia en el acto.