Nefesim Çeviri İspanyolca
562 parallel translation
Yoksa benim de nefesim kesilecek.
Yo también me estoy quedando sin aliento.
Nefesim kokuyor.
Sufro hambre.
Nefesim düzelene kadar bekle.
Me he quedado sin aliento.
Nefesim kesildi.
Me he quedado helada.
Biraz nefesim kesildi.
Me falta algo de aire.
Bütün nefesim tükendi.
Me he quedado sin aliento.
Nefesim kesildi o kadar.
Sólo me he caído, no pasa nada.
Şarap kokan nefesim ve elimin tersinden başka bir şey vermedim ona.
Yo solo le he dado mi aliento de vino y mis palizas.
Şarap evi gibi kokan bir nefesim olsun ve hayatımı çöplükten izmarit toplayarak geçireyim diye.
Para acabar apestando a vino. Y recogiendo las colillas del suelo.
Buradan bakarken yıldırım gibi geçtiklerinde bile nefesim daralıyor Paul.
Cuando pasan así rápido, rápido, entonces vuelvo a respirar, Paul.
Nefesim kesilirse bir ya da iki ya da bütün hapları kutusuyla birden alırım.
Si me quedo sin aliento, tomaré una o dos píldoras o todas, con caja y todo.
Seine nehrinden bir kilometre uzaklaşsam nefesim kesilir.
Necesitaría mucho más para olvidar París.
Ulan deli gibi koşmaktan nefesim tıkandı be!
Vine corriendo como loco... Estoy sin aliento.
İçeride nefesim kesiliyormuş gibi hissediyorum kendimi.
Creo que me estoy sofocando allí dentro.
Beklemekten artık nefesim tükendi.
Ya tengo suficiente.
Artık nefesim tükendi.
Me estoy quedando sin aliento.
İçeri girdiğin an nefesim kesildi.
¿ Sabes? Esas rayas te sientan muy bien.
Sammy, ona sen laf yetiştir, Nefesim tükendi.
Habla tú, porque a mí me saca de quicio,
Dur! Nefesim kesildi.
Para, que no puedo más.
- Bir dakika içinde, nefesim normale döner dönmez söylerim.
- Te lo diré en un minuto,
Nefesim kesildi.
Me he quedado sin aliento.
Bir şey beni rahatsız edince nefesim daralıyor.
Gracias, señorita. Asombre a estos pueblerinos. Demuéstreles que es una princesa.
- Hayır, seni görünce nefesim tutuldu.
- No, es que cuando te vi llegar me faltó el aliento.
Yok. Nefesim kesildi.
No, pero estoy agotada.
Neredeyse nefesim kesilmişti.
Casi no podía respirar.
Nefesim kesildi.
No puedo respirar.
Günün erken saatinde nefesim sake kokarsa, yine Bayan Shizu'nun azarına maruz kalırım.
Si el aliento me huele a sake a estas horas la señorita Shizu me va a echar la bronca.
Nefesim kesildi.
Me he quedado mudo.
Hayır, onu yapmaya nefesim kalmadı.
No, no me queda aliento para sorber.
- Nefesim tıkandı.
- No consigo respirar.
İyi olacağım, Sadece nefesim kesildi.
Estaré bien. Sólo me falta el aliento.
Nefesim kesildi.
No podía recobrar el aliento.
Yalancı şahitler bana karşı çıkıyor ve nefesim kesiliyor.
Porque aquel que alienta la crueldad debería enfrentarse a mí.
Nefesim kötü mü kokuyor?
Tengo mal aliento.
Her saban nefesim kokuyor diye korkuyla uyanıyorum.
Todas las mañanas me despierto soñando que tengo mal aliento.
Nefesim pek hoş değil, Majesteleri.
Mi aliento no es bueno, Alteza.
Resmen nefesim kesildi.
Me quedé sin aliento.
Nefesim sıkışıyordu.
Me faltaba el aire.
Affedersiniz benim birden nefesim kesildi.
Quier... olvid... son... cigarrillos...
Nefesim kesildi.
Me quedé sin aliento.
Ve nefesim ölüm demektir!
Y mi aliento ¡ muerte!
Şimdi benden ne yapmamı istiyorsun? Üşüdüm, neredeyse nefesim kesilecekti.
Tengo frió, y el agua cada vez me cubre más.
nefesim tükendi.sen devam et.
Me quedé sin aire.
Nefesim ensendeydi ama farkında bile değildin.
Estaba bajo tus narices y tu ni te diste cuenta. Vamos, Terry.
Pardon... heyecandan nefesim kesildi.
Discúlpame... en lo que recupero el aliento.
Sadece biraz üşüdüm, soğuk soğuk terliyorum ve biraz da nefesim kesildi.
Estoy bien. sólo tengo un frio húmedo. Y casi no puedo respirar.
Nefesim.
Mi respiración.
Nefesim kötü kokuyor, üzgünüm. Üşüyorum.
Perdóneme que huela mal.
Nefesim kesildi.Konuşmazsam daha hızlı gidebilirim!
Me falta la respiración. Si no hablo, puedo ir más de prisa.
O denli etkileyici bir manzaraydı ki nefesim kesilmişti hiç ağız açmadığından ötürü de bütün günü sükunet içinde ormanında yürüyerek geçirdik.
Era una vista tan impresionante, que quedé anonadado. Como nunca dijo palabra pasamos todo el día en silencio caminando por su bosque.
Nefesim kesildi.
¿ Pero donde voy?