O kadar mı Çeviri İspanyolca
21,693 parallel translation
O kadar da acımıyor aslında.
No duele tanto en realidad.
O kadar üstü kapalı hareket ediyorsun ki, ne yaptığını anlamıyorum ama bu ev halkının kocaman ve salyalı bir köpeğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorsan ben dünden razıyım.
No estoy seguro de lo que estás haciendo, porque estás siendo muy sutil, pero si piensas que un perro gigante y baboso es lo que esta casita necesita, entonces me entusiasma.
Biliyorum, sanırım Wally benden o kadar hoşlanmıyor.
No sé, no creo que Wally le gusto demasiado.
Sanırım, bir on dakika kadar.
Otros diez minutos más o menos.
Çoğunuz beni tanımıyor, ama gerçek şu ki burada olmam sizi endişelendirmeli çünkü işler bayağı kötü olana kadar çağrılmam. O zaman başlayalım.
La mayoría de ustedes no me conoce, pero el hecho de que yo esté aquí debería ser motivo de preocupación, porque no me llaman a menos que la situación sea grave, así que comencemos.
Sanırım ne kadar kamçı yersen ye, yine de eğilip o yüzüğü öpmen gerekiyor, değil mi Binbaşı?
Supongo que no importa cuántas franjas tengas en tu manga, porque aun así tienes que besar el anillo, ¿ verdad, mayor?
O zamana kadar, yöneticilere inanın ve sizi güvende tutmaya çalıştığımızı unutmayın.
Hasta entonces, tengan fe en las autoridades y por favor, entiendan que todos estamos trabajando para mantenerlos a salvo.
İçeride bu büyüklükte bir yemek dağıtımını, kontrol edecek kadar adamımız yok.
No tenemos los hombres o los recursos adentro para manejar una entrega de esta magnitud.
İçeride bu büyüklükte bir yemek dağıtımını, kontrol edecek kadar adamımız yok.
No tenemos los hombres o los recursos para manejar una entrega de esta magnitud.
Şimdi, keşke o kadar akıllı olmasaymışım diyorum.
Ahora me estoy preguntando si quizás no era tan condenadamente inteligente.
Kordondakilerin o kadar vakti var mı peki?
¿ El cordón durará tanto tiempo?
Evet, o kadarını anladım ben de.
Si, me dí cuenta de eso.
Boots'la ilgili yardım edeceğim dedim ve edeceğim de ama o kadar. Anladın mı?
Dije que los ayudaría con Boots, y lo haré, pero eso es todo, ¿ lo entiendes?
Çatışmadan, kargaşadan ve görev ihmalinden ne kadar nefret ettiğimi bilirsin. Ama kardeşimi desteklemek için hepsine göğüs germeye hazırdım.
Sabes que odio los enfrentamientos, los líos o incumplir mi deber, pero estaba preparada para soportarlo y para apoyarte como hermana.
Bunu unutmaya hazır hissettiğini bilecek tek kişi sensin, ama o zamana kadar kendini tamamen diğer kişilerden uzaklaştırma, tamam mı?
Tú eres la única que sabrá cuando estés lista para seguir adelante, pero hasta entonces no te mantengas completamente cerrada, ¿ sabes?
DÇ Arnott 15. Yönetmelik hususunca, bizim tarafımızdan belirlenen bir tarihte resmi bir görüşme için burada olacaksınız, fakat o zamana kadar görevden alıkonulacaksın.
Sargento Arnott, en relación a la notificación de la Regulacion 15, volverá para un interrogatorio formal en el momento especificado por nosotros, pero, hasta entonces, sera suspendido de sus funciones.
O kadar geç kalacağımı sanıyor musun?
¿ Crees que estarás despierta hasta tan tarde?
Ama o gün gelene kadar seni koruyacağım.
Pero hasta que llegue ese día, voy a protegerte.
Şu andaysa anladığım kadarıyla hatırlamaya başlamış. Ya da her şeyi hatırlamış ve gitmesi de bu yüzden.
Y ahora, creo... creo que está empezando a recordar o que ha recordado todo y es por eso que se fue.
Kızlarımızı o kadar yetenekli yapacağım ki erkekler onları seçmeyecek onlar erkekleri seçecek!
Haré a nuestras chicas tan capaces, que los chicos no las elegirán. ¡ Ellas elegirán a los chicos!
Bazılarımız o kadar şanslı değildi.
Algunos no tuvimos tanta suerte.
O yüzden burada yaptığım bencilce bir hareket, Jason seni affetmek çünkü hayatımın sonuna kadar..... sinirli olamam.
Así que, es un acto egoísta el que hago aquí, Jason, el perdonarte, porque no puedo vivir el resto de mi vida estando enfadada.
Arayacağım ve Sylvia ya da Charles veya herhangi bir Mahoney cevap verecek ve sonra plânının ne kadar aptalca olduğunu göreceğiz.
Voy a llamar y Sylvia o Charles o alguno de los Mahoney va a atender y nos vamos a dar cuenta de lo estúpido que es tu plan.
Gelecek sefere onu ara da ben de o kadar yolu gelmek zorunda kalmayayım.
La próxima vez, llámala antes, así no nos venimos hasta aquí.
O kadar zamandır burada mıydın?
¿ Siempre estuviste ahí?
O kadar yıl boyunca senin yatak hakkındaki şikayetlerini dinledim. Seni hiç ciddiye almamıştım.
Es que después de tantos... años de escuchar cómo te quejabas de la cama, jamás te tomé en serio.
Biraz açığım var o kadar.
Estoy un poco corto de efectivo.
- Başlarına gelen o kadar şeyden sonra mı?
- ¿ Con el día que han tenido?
O zamana kadar, hükümdar olarak danışılmaya, cesaretlendirmeye ve uyarmaya hakkım var.
Hasta entonces, como monarca, tengo derecho a asesorar, a alentar y a advertir.
O kadar fazla yaptım ki bulanık biraz.
Son tantos, que se me mezclan.
ya da belki de ofisimize kadar Vasquez'in üzerinde bombayla gizlice gelip FBI sunucularından gizli bilgi aşırmanız mı.
O puede que quieras oír qué pienso sobre el hecho de que has colado a Vasquez y a la bomba en nuestras oficinas para robar información secreta de un servidor del FBI.
- Umarım onunki kadar benim sesimi de duymaktan hoşnut olursun çünkü o kadar çok yerde duyacaksın ki - - tutuklanmanda, sorgulanmanda, ifadeni verirken ben parmağımı sallayacağım ve günün birinde - -
y entonces un día...
O anda kendi kendime hayatımın sonuna kadar onu kollayacağıma söz verdim.
Así que, en ese momento, me prometí a mí misma de que pasaría el resto de mi vida cuidando de él.
Sattığımız şeyin, kendi ülkemize karşı kullanıldığını, ve Amerikan Hükümetinin bizi bilerek... ya da bilmeyerek düşmanı silahlandırmaktan dolayı suçlu bulacağını bilmek kadar.., berbat birşey olamaz.
Fue horrible saber que lo que vendíamos sería usado contra nuestras propias tropas, y sabiendo que el gobierno de E.U. nos culparía por armar al enemigo, intencionalmente o no.
Hayır, o kadar uzun kalmayacağım.
No, no voy a quedarme mucho.
Ama o zamana kadar önlemleri aldım.
Pero hasta entonces, he conseguido... las precauciones.
Bizi düşmekten alıkoyacak olan ve bize kusursuzu sunacak olan O'dur. O'nun senasının varlığının önünde, artan sevincimizle tek bilge Tanrı olan kurtarıcımıza anlı ve şanlı olsun, hakim ve kudretli olsun şimdi ve ebediyete kadar.
Él puede evitar que caigamos y que nos presentemos libres de pecado ante el Altísimo con gran alegría, a Dios nuestro Salvador, todo majestad y gloria, dominio y poder, ahora y siempre.
Karanlıkta o kadar çok durdum ki gözlerim açık hayal görmeye başladım.
Hoy será el día en que seré liberado.
Karanlıktı bayım ama o zamana kadar sizi fark ettiğimi düşünmüyorum.
Estaba oscuro, señor, pero no creo que me puse los ojos en usted hasta ese momento.
Kromozomal belirtileri göstermeyecek kadar gencim, o yüzden de bilmeden yaşamak zorundayım.
Soy demasiado joven como para que haya signos cromosómicos así que tendré que... Aprender a vivir sin saber.
O zamana kadar Paige'in, Rahip Tim'i konuşturmamaya devam etmesine yardım etmeniz gerek.
Mientras tanto, tenéis que ayudar a Paige y trabajar para que el pastor Tim mantenga su silencio.
Makyaj cidden hoşuma gitti ama diğer kısım o kadar kolay değil işte.
Sabes, el maquillaje me gusta de verdad. Pero esa parte no es tan fácil.
O kadar farklı isimle eskortluk yaptım ki iş çığırından çıktı.
Quiero decir, yo fui scort bajo diferentes nombres um, sólo que perdí la cuenta
Anladığım kadarıyla bir sözleşmeniz varmış.
Entonces, uh, entiendo que hay un contrato, o una cosa así
Ve sonsuza kadar o dünyada mahsur kalırım.
Y quedarme en ese mundo para siempre.
Mali sıkıntım o kadar fazlaydı ki son eşimin nişan yüzüğünü satmak durumunda kaldım.
Tal era mi desesperación financiera que me vi obligado a vender el anillo de compromiso de mi última esposa.
Bu arada, madende ne kadar çok çalışırsam Trevorgie'ye ulaşma şansımız o kadar artacak.
Mientras tanto, cuanto más trabaje en la mina, más posibilidades hay de llegar a Trevorgie.
Bu arada meğer ÇTYK'daki o pozisyon düşündüğüm kadar erken boşalmayacakmış. Ama sahaya dönmen için seni Organize Suçlara gönderebiliriz sanırım.
Por cierto, resultó que ese puesto en Justicia Criminal no estará disponible tan pronto como pensé, pero creo que podemos transferirte a Crimen Organizado para que vuelvas al campo.
Yani ya beni de yanında götür ya da destek çağırırım ve FBI burayı basar. Bu kadar.
Así que, me llevas o puedo reportarlo, el FBI inunda este lugar y eso es todo.
O zamana kadar durmayacağım.
Y no voy a parar hasta que éste hace.
- O kadar vaktimiz var mı?
- Uh, ¿ tenemos tiempo para eso?
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar da önemli değil 19
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar da önemli değil 19