Okuma Çeviri İspanyolca
3,699 parallel translation
Bilirsiniz bir meydan okuma olduğunu düşündüm.
Lo veía como un reto
Ve Instagram okuma bilmeyenlerin Twitter'ı.
E Instagram es Twitter para personas que no pueden leer.
Gazete okuma.
No leas los diarios.
Ne yazık ki Avista'da meydan okuma geri çekilmez reddedilir.
Por desgracia, en Avista un desafío no puede ser retirado, solo rechazado.
Meydan okuma başlasın.
Luego deja que comience el reto.
Abu Akram'ın okuma yazmayı bilmediğinden haberin var mıydı?
¿ Sabes que Abu Akram no sabe leer?
Bu herifle gidiyorum diye bana maval okuma sakın.
No me digas cosas por irme con este hombre.
Biliyorum, bu bir meydan okuma.
Lo sé, es un desafío.
Çok okuma yapmışsındır.
Eso es mucha lectura.
Okuma gözlüklerim yanımda değil.
No tengo mis gafas para leer.
Artık okuma gözlüğü takıyorum, bak burnumun üstünde.
Llevo gafas para leer, en la nariz, ¿ ves?
Ama kitabı okuma zahmetine girmezsen şikâyet etmeye hakkın da olmaz.
Está bien. Pero si no te molestas en leer... el libro, entonces no puedes quejarte de él.
- O zaman burada okuma.
Entonces no.
Ve benim kendisine güneş odasında meydan okuma hakkım var.
Y tengo el derecho a desafiarlo... en la cámara solar.
İlk ikisinden daha uzun yaşayacağımı sanmıyorum o yüzden bunu okuma şansın çok az.
Es poco probable que sobreviva a los dos primeros así que hay una pequeña posibilidad de que leas esto.
- Okuma bilmiyorsun değil mi?
- ¿ No sabes leer?
Okuma yazma öğrenemezsem bu mümkün değil.
Y si no sé leer, eso será imposible.
Aslında şöyle ki, Salmagundi Sanat Kulübünde haftalık okuma günleri yapıyorum.
Por cierto, he estado organizando un grupo de lectura semanal en el Club de Arte Salmagundi.
Okuma olayı boktan.
Los recitales son una mierda
Okuyanı boğazlamak istemediğim bir okuma olmadı henüz.
Nunca he ido a un recital donde no quisiera estrangular al que lee.
Söylediğim gibi, okuma yapacağım için erken ayrılmam gerekiyor.
Recuerdas que tengo la lectura más tarde, ¿ verdad? Así que tengo que irme pronto.
Haftalık okuma günleri düzenliyorum.
He estado haciendo reuniones de lecturas semanales.
Bunun yanında, dergi okuma arasını hak edecek kadar çalıştın mı sence?
Además, ¿ piensas que has trabajado aquí lo suficiente para merecer un descanso?
Bana maval okuma...
No me digas ese montón de... ¿ Eh?
Seni azdırma ve canına okuma planlarımı bozdun sadece.
Acabas de arruinar mi plan de excitarte como loco y echarte.
Hayır, hiçbir konuda hiçbir şey okuma.
No, no leas nada entre ningún sitio.
- Hayır, okuma bilmiyorum.
- No, no sé leer.
Bu bir uyarı mı meydan okuma mı merak ediyorum.
Ahora me pregunto, ¿ eso significa una advertencia o un desafío?
Okuma gözlüklerinizin hazır olduğunu hatırlatmak istiyoruz. - Süt.
solo para recordarle que sus lentes de lectura están listos para ser recogidos.
- Anında okuma.
- Investigándolo.
Anında okuma.
Investigación.
Anında okuma.
Le hice una lectura a fondo.
- Okuma o zaman.
Así que para.
Notta yazanı bana söylemeni istedim çünkü okuma bilmiyorum.
Hice que me dijeras lo que ponía en tu nota, porque no la puedo leer.
Okuma zorluğu çekiyorum.
Soy disléxico.
Okuma zorluğu uzmanıyla ilk randevum Cumartesi günü ve Ohio'daki en iyi hoca ve sadece sabah 7'de müsait. Maçtan sonra doğrudan eve gitmem gerekiyor.
Tengo mi primera cita con un especialista en dislexia el sábado, y él es, como, el mejor de Ohio, así que sólo podía meterme a mí a las 7 : 00 am, lo que significa que tengo que ir a casa directo después del partido.
Bize martaval okuma.
Bájate de la cruz. ¡ Necesitamos el tronco!
Okuma fişi hazırlayabilirim, birlikte çalışabilir dondurma yiyebilir ve erkeklerden konuşabiliriz.
Puedo hacer tarjetas, y podemos estudiar, y tomar helado, y hablar de chicos.
Buradaki meydan okuma nerede?
¿ Qué reto hay aquí?
Yine de sihir olmadan bunu yapmak meydan okuma olarak algilanabilir.
Ella no quiere a mi padre. Ella ama a alguien mas.
Seattle'da, Prem Oppo 65'te, sana bi şans verebilirim, ama sen bir çok geride kalmış işletim kılavuzundan okuma, işe yaramıyor!
¡ Prem Oppo 65 de Seattle podría conseguirlo, pero tú, leyendo páginas de un manual tristemente anticuado, no!
Ben... tamamen kopmuşum ve okuma listesini almayı unuttum. Sen de var mı?
Se me fue totalmente y olvidé traer la lista de lectura. ¿ Tú la tienes?
Henüz okuma bilmediğimi de hatırlatarak Madeline'nin şöyle dediğini tahmin ediyorum :
Y como te recuerdo que no sé leer, solo puedo imaginar que Madeline diría,
- Bana martaval okuma.
Eso es un montón de mierda.
Baba, sana verdiğimi okuma şansın oldu mu?
Papá, ¿ has podido leer lo que te di?
Okuma şunu.
¡ No leas eso!
Okuma.
No...
Okuma, yazma and meth.
La lectura, la escritura y la metanfetamina.
- Zihnini okuma yeteneğim var.
Puedo leer tu mente.
Meydan okuma değildi.
No fue un desafío.
Okuma nasıl gidiyor?
Pero... ¿ Cómo va la lectura?