Onu yakaladılar Çeviri İspanyolca
294 parallel translation
Onu yakaladılar.
Lo atrapan.
Onu yakaladılar efendim ve hayatı tehlikede.
Está en peligro.
Onu yakaladılar mı?
- ¿ Quién lo arrestó?
Ama yanlış isimle imzaladı ve şimdi onu yakaladılar. Biz de hapı yutmuş durumdayız.
Pero entonces él firmó con el nombre que no era, y le han pillado y estamos en un lío.
Onu yakaladılar.
La arrestaron.
Onu yakaladılar.
Le dieron.
Onu yakaladılar.
Lo han atrapado.
Onu yakaladılar. Aradıkları adamı yakaladılar.
Han detenido al hombre que buscaban.
Sence onu yakaladılar mı? Sadece ölmüş olmasını umuyorum.
¡ No podré, no sé que decir!
Onu yakaladılar.
Le han cogido.
Onu yakaladılar.
La han pescado.
Onu yakaladılar ve acımasızca sorguya çektiler.
Fue arrestado y golpeado sin compasión.
Onu yakaladılar.
Ahí lo atraparon.
Onu yakaladılar.
Ellos la tomaron.
- Onu yakaladılar.
- Lo cogieron.
Onu yakaladılar!
¡ Vamos! ¡ Rápido!
- Fena değil. Onu yakaladılar mı?
- Bien. ¿ Lo agarraron?
Onu yakaladılar. Belki heyecandan, zavallı şey yüksek ateşten öldü.
Tal vez por la emoción le dio fiebre y murió.
Babam bankayı soymaya çalışmıştı, ama onu yakaladılar.
Acompañaba a mi padre. Intentó robar el banco. Le cogieron, pero no me van a coger a mí.
- Sence onu yakaladılar mı?
- Velma. - ¿ Crees que llegaron a ella?
Onu yakaladılar.
Se lo llevan.
Onu yakaladılar!
¡ Ellos sí!
Onu yakaladılar!
¡ Lo han atrapado!
Ama onu yakaladılar.
Pero lo atraparon.
Onu yakaladılar ve astılar.
Lo atraparon y lo colgaron.
Onu yakaladılar.
Ellos se la llevaron.
Onu yakaladılar.
Lo atraparon.
- Onu yakaladılar mı?
- ¿ Se ha ido ya?
- Onu yakaladılar.
- Lo mataron.
Nasıl olduysa açığa çıktım... ve onu yakaladılar...
De algún modo, fallamos y lo atraparon.
Tut ki yakaladılar onu getirirler buraya, vururlar ayağına prangayı, tıkarlar kodese.
Imagínate que lo atrapo, me lo llevo, lo ato y lo meto en una jaula.
- Onu yeniden yakaladılar.
- Le han cogido otra vez.
Onu iki yıl önce Şeytan Adasından kaçmağa çalışırken yakaladılar. - Öyle mi oldu?
Lo mataron hace dos años cuando escapaba de la Isla del Diablo.
Biraz önce onu Blue Dahlia'da yakaladılar.
Dieron con él en La Dalia Azul hace un rato.
Onu nasıl yakaladılar?
Pero ¿ cómo lo han atrapado?
Yakaladılar mı onu?
¿ Se lo han llevado ya?
Araplar onu yakaladı ve konuşturmak için işkence yaptılar.
Los árabes la capturaron y la torturaron para sacarle información.
Sanırım onu yakaladılar.
Bueno, imagino que se acabó.
- Bu Ian, kesin yakaladılar onu.
Lo han capturado.
- Aldı mı? - Evet, onu yakaladılar.
- ¿ Se lo han llevado?
- Bizi yakaladılar ve onu atlara bağladılar
Nos atraparon y lo ataron a los caballos.
Geldiler ve onu yakaladılar.
Lo golpearon mucho.
Bu fanatik hırsızlar, Mao Tse-Tung denen kişi liderliğinde, Bayan Johnson'ı kısa ama ölümcül bir an için savunmasız yakaladılar ve onu ortadan kaldırdılar. Evet. Tıpkı her zaman, her yerde savunmaları gevşeyen özgür insanlara yapmaya hazır oldukları gibi.
Esos ladrones fanáticos, bajo el liderazgo de Mao Zedong... habían cogido a la Srta. Johnson desprevenida... y la destruyeron... como están dispuestos a hacer cada vez que los hombres libres... flaquean en la defensa de la democracia.
Yakaladılar onu.
Ya le han detenido.
Kaçmasına izin vermektense onu öldürmeliydim ama fırsatını bulamadan beni yakaladılar.
Yo debía matarlo antes que dejarlo escapar... pero me descubrieron y no pude hacerlo.
Bir tane yakaladılar ; ama onu yakalamadılar.
Han cogido un tiburón, no el tiburón.
Onu üç gün önce yakaladılar. Asıldı. Cesedini çürümeye bıraktılar.
Lo atraparon hace 3 días, lo colgaron y dejaron su cuerpo pudrirse.
Orada, avcılar onu yakaladı ve köle yaptılar.
Allí, lo atraparon unos negreros y lo vendieron.
Saatte 50 mil yaptığını tespit ettikleri için onu aşırı hızdan yakaladılar.
Una vez la arrestaron por velocidad. La cronometraron manejando a 80.
Janet ile şu köşede tanıştılar, şurada tam da önümde ona evlenme teklif etti burada evlendiler, piyanonun yanında ilk kavgalarını ettiler kız onu bilardo odasında başka bir kadınla yakaladı, koridorda silahla vurup öldürdü.
Conoció a Janet en esa esquina, se declaró aquí, delante de mí, se casaron allí, su primera pelea fue junto al piano, lo pilló en los billares con una tipa y lo mató de un tiro en el callejón.
- Bu harika. - Helikopterler geldiği sırada uçağını göle indirmek üzeriydi böylece onu da yakaladılar. Peki ya alıcı?
- Genial. ¿ Y el comprador?