English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ P ] / Pie

Pie Çeviri İspanyolca

27,651 parallel translation
Ayağım.
Mi pie.
Ayağım.
Es mi pie.
Ayağını frene koy.
Pie en el freno.
Düğün yeniden başladı!
La boda sigue en pie.
Hep dört ayak üzerine düşersin.
La Princesa Carolyn siempre cae de pie.
Fevkalade değildi.
No diste pie con bola.
Fevkaladenin de fevkindeydi.
La bola fue a tu pie.
Mühendis ekibi, ortağım ve ben konuklar parka adım atmadan üç yıl boyunca parkta yaşayıp ince eleyip sık dokuyarak ev sahiplerini uygun hale getirdik.
Durante tres años vivimos en el parque, perfeccionando los anfitriones antes de que un huésped pusiera un pie en él. Un equipo de ingenieros, mi socio y yo mismo.
Teklifim hâlâ geçerli.
La oferta aún permanece en pie.
Bir labut kaldı.
Un pino queda en pie.
Artık ayakta durarak kestirebilirim.
Ahora, puedo tomar una siesta de pie.
Ayak parmağını bu flört havuzuna sokacaksın değil mi?
Vas a sumergir su dedo del pie en la piscina de citas, ¿ no es así?
Şu anda terk edilmiş bir Alman laboratuvarının üstünde duruyoruz.
Estamos de pie en un laboratorio alemán abandonado.
Sanırım sadece ayağa kalkacağım.
Creo que debería... Me voy a poner de pie.
İçleri samanla doldurulmuş, ve ayaklarının altında da.E. Sutton yazısı var.
Los cuerpos están rellenos con paja, y el nombre.E. Sutton estampado en el pie.
Avustralya'ya hiç ayak basmamış.
Nunca puso un pie en Austria.
Dimdik durduğumuz sürece güvendeyiz.
Mientras estemos de pie, estaremos seguros.
Müvekkiliniz neferlerini korumak için bir morgu havaya uçurmayabilir ama aile işi değiştirir.
Su cliente podría no hacer estallar un depósito de cadáveres para proteger a sus soldados de a pie, pero la familia es diferente.
Lut'un karısı, tam burada ardına bakacaksın.
Esposa de Lot, ese es tu pie para mirar hacia atrás.
- Astra'nın J'onn'un üstünde olduğunu gördüm.
Vi a Astra - de pie sobre J'onn.
Ana asansörü kullanmak 90 saniye gecikmeme sebep oluyor bu da lattenizin 90 saniye daha fazla soğuyacağı anlamına geliyor.
Oh. A pie desde el ascensor principal tiene un extra de 90 segundos, que significa que su café con leche 90 segundos más frío.
Hepiniz korkunuzun sizi yönlendirmesine izin veriyorsunuz ama bazılarının korkmasına rağmen buna karşı gelecek cesareti bulması gerek.
Todos vosotros estáis dejando que os guíe el miedo, pero alguien tiene que encontrar el coraje de ponerse en pie aunque tengan miedo.
- Kalanlar ayağa kalksın, ellerinizi başınızın arkasına koyun!
- ¡ Todos los demás, de pie, las manos en la cabeza!
Bu plan hiç iyi bir başlangıç yapmadı.
Bueno, este plan empezó con el pie derecho.
Sen karolmuşken beni mihrabda durmaya zorladın.
Me has obligado a permanecer de pie ante el altar mientras llorabas.
Ben sadece... İzledim.
Yo solo... me quedé allí de pie.
Biz onu almak için yürüyerek gitmek gerekir.
Tendremos que ir a pie para alcanzarla.
Ve bu sefer'ayaklı kovalama'işini Fisher'a bırakalım
Y vamos a dejar la persecución a pie a Fisher esta vez.
'ayaklı kovalama'?
¿ Persecución a pie?
Burada dikilmemiz gerekmiyor.
No tenemos que quedarnos aquí de pie.
Yani paranı almak istiyorsun, benim de gitmemi istiyorsun.
Así pues, si usted es de tener su dinero, quieres que sólo a pie.
Eğer buraya bir daha gelirsen seni mahvederim.
Si pones un pie en aquí de nuevo, Voy a derramarlo!
Büyük büyükanneniz başlatmıştı. Bizi Danışma Meclisi üyeleri gibi ayakta tutmak için.
Su tatarabuela sentó el precedente, los miembros del Consejo Privado deben mantenerse en pie.
Onları kenarda tutup bir ayağımızı orada tutarak bu lanetli sirkten neler koparabileceğimize bakmalıyız.
mantenerme cerca de ellas, pero con un pie en la puerta, y ver qué podemos sacar de este miserable circo.
- Tabii, benim gözüm hep kapıdadır zaten.
Siempre tengo un pie fuera de la puerta.
2003'ten beri ayaklarımın üzerindeyim.
Llevo de pie desde 2003.
Bir kadına bir parça Amerikan pastası alması için yardım etmeyi hep severim.
Siempre estoy feliz de ayudar a otra mujer a conseguir su rebanada del "american pie".
Pastam sende mi?
¿ Tienes mi pie?
Yürüyerek mi geldin?
¿ A pie?
Yürüyerek mi?
¿ A pie?
Örgütümüzden hiç kimse 50 yıldır buraya adım atmadı.
Nadie de nuestra organización ha puesto aquí el pie en más de 50 años.
İşinize burnumu soktum diye mi?
Porque yo pisé los dedos del pie?
Bundan kaçma, olur mu?
No... no a pie de esto, ¿ de acuerdo?
Ayakta dursam olur mu?
Podríamos probar de pie.
Ama partinin tekinde elimde içkiyle herkes beni biriyle tanıştırmaya çalışırken... En kötüsü o değil mi ama?
Pero quedarme de pie en una fiesta con una copa en la mano, mientras todos intentan presentarme... es lo peor, ¿ no crees?
Saygısızlık etmek istemem ama Reverend, oğlumun şu anda yanımda olmasını tercih ederdim.
Reverendo, con el debido respeto, yo preferiría a mi niño aquí de pie, a mi lado.
Hâlâ benimle misin?
¿ Sigue en pie?
Smokinle o kadar... Yakışıklı, o kadar şık duruyordun ki.
Estabas allí de pie con tu esmoquin, tan... tan atractivo, tan elegante.
Bunlar hâlâ duruyor mu ya?
¿ Eso sigue en pie?
Hâlâ ayakta!
¡ Sigue en pie!
Trol Avı. Açıldı ve çalışıyor. İstediğin herkesin internet geçmişini buluyor.
Rastro Troll, esta en pie y corriendo puedes ver el historial de internet de quien sea no pude resistirme vi el de mi marido los sitios webs que el visito son... repugnante!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]