Sis Çeviri İspanyolca
2,707 parallel translation
Orada sis ve cadılar dışında bir şey yok.
No hay nada más que niebla y brujas.
- Bu... bu yalnızca sis.
Falte.
Sabah erken saatte sis ve kırsalın taze yaprak kokusu oluyor.
Bueno, por la mañana temprano huele a niebla, a hojas frescas, a campo.
Şiş lenf bezleri, eklem ağrısı, kaşıntı, kafa karışıklığı tedavi edilmezse sinir sisteminde hasar, bunama ve ölüm.
"Los síntomas son ganglios inflamados, dolor articular, picazón, confusión. " Si no se trata, daño neurológico, demencia y muerte. "
Sanırım gördüğün turuncu sis temel olarak etan'dan oluşmuş.
Creo que la niebla naranja que viste estaba compuesta principalmente por etano.
Hiç sis yok, işte bunu seviyorum.
Mmm, libre de niebla, justo del modo en que me gusta.
Gölden sis yükseliyordu..
En el Lago... Mini...
.. sis..
El Lago Vanapanuki.
Gölden sis
La niebla en el Lago, la niebla...
Sis.. gölden.. işkence gibi..
La niebla en el Lago. Solo para torturar a Sam. Desciende...
Gölden çıkan sis..
La niebla en el Lago era como...
Gölden çıkan sis.. 3. karımı hatırlatıyor bana
La niebla en el Lago me recordó a mi primera esposa.
Gölde sis yoktu
No había niebla en el Lago. No.
Mekanik sorun, sis ya da türbülans yüzünden olabilir, emin değiller.
Puede haber sido una falla mecánica, niebla, turbulencia. No saben. Esto es África.
Benedict, bu dosyayı buradan çıkarıp nehrin karşısındaki SIS'e götürürsem teşkilatın çok fena sıçacaktır.
Puedo tomar este archivo, cruzar el río al SIS y su departamento será reglamente jodido.
Bak, bak, köprü ve sis.
Mira, mira... Un puente y niebla.
Motor ışığı sis kontrolünü sana geçirecek kadar uzun süre yaklaşmamalı... -... ama gitmelisin, hemen şimdi.
La luz del motor debe estar apagada para la prueba de smog, pero debes salir ahora mismo.
Sis mi var
¿ Es la niebla
Burada, soğuk denizden gelen hava akıntısı, sıcak çöl havasıyla karşılaşınca büyük sis örtüleri oluşturuyor.
Aquí, las corrientes frías del mar enfrian el aire caliente del desierto y producen enormes mantos de niebla.
Sis karaya vuruyor, kaktüsleri yalayarak geçiyor, tabi Orlando'nun ağlarını da.
La niebla se pega a la tierra y se posa sobre los cactus y también sobre la red de Orlando.
Sis kaktüsle karşılaştığında, liken yumağında yoğunlaşıyor ve kıymetli suyu hapsediyor.
Cuando la niebla llega a los cactus, se condensa en los pelos de los líquenes, los cuales capturan la preciada agua.
Sis, ağlarda da aynı şeyi tekrarlar.
En las redes, la niebla hace exactamente lo mismo.
Doktor "Sis" olarak adlandırıyor. Milyonlarca mikroskobik robottan oluşuyor. Nano-teknolojik casuslar.
La Dra. lo llama "La Niebla", compuesto por millones de robots microscópicos infiltradores nanotecnológicos capaces de desintegrar cualquier cosa en su camino...
Roquette Sis'i etkisiz hale getirecek bir virüs üzerinde çalışıyor.
! Roquette está trabajando en un virus para volver inerte a La Niebla.
Benim Yardımcı Sis'im bir silah değil.
¿ Puede rastrearla? Mi Niebla no es un arma.
Sis izleniyor.
Rastreando La Niebla.
Miss Martian, Dr. Roquette Sis'in yerini belirledi.
Señorita Martian, la doctora Roquette ha localizado La Niebla.
Sis yerle bir etti.
La Niebla lo desintegró.
Sis için tekrar tarama yap.
Buscar La Niebla.
Robin ve Superboy Sis'i etkisiz hale getirdi ve Dr. Roquette güvende.
Robin y Superboy neutralizaron La Niebla, y la Dra. Roquette está a salvo.
Sis bombası atıyoruz, maskelerinizi kontrol edin.
Gases volátiles, revisen sus máscaras.
Ve ekip lideri Clyde Easter, İngiliz SIS üyesi.
Y el jefe del grupo, Clyde Easter, de la inteligencia británica.
Burdan doğruca doktora gidiyoruz. Boğazında ki şiş biraz hafifledi mi kontrol ettireceğiz.
Estamos en camino directo al doctor, y tenemos que ver si la inflamación en su garganta bajó.
Şiş kebap? - Onu kızartacağız...
- Lo asaremos... raro!
Kemiklerimi kırıp, şiş kebap yapacaklar.
Me romperán los huesos y me asarán en un pincho.
Şiş kebap yapıp kızartacağız.
golpearme hasta hacerme crema... Ponerme en un pincho y asarme.
Bir kaç şiş ve ezik var, ancak sanırım, bu iş kolunda bunlar gayet doğal karşılanabilir.
Algunos golpes y moratones, pero... Supongo que es lo que hay que esperar en este tipo de trabajo.
Senin belirleyebileceğin tek şey, o Roma'dan geçerken gelip yüzüğünü mü öpeceği yoksa kıçına bir şiş mi yerleştireceği.
Tu única elección es si su paso por Roma... estará marcado por un beso en tu anillo, o por un atizador en vuestro culo.
Senin belirleyebileceğin tek şey o Roma'dan geçerken, yüzüğünü mü öpeceği yoksa kıçına şiş mi sokacağı olacak.
Tu única elección es si su paso por Roma... estará marcado por un beso en tu anillo... o por un atizador en tu culo.
# Sevdiğim kızın yumuşak nefesini duyabiliyorum # Gece yanımda uzanıp uyuyakaldığında # Ve yastığımda hoş bir sis gibi dolaşan saçlarını
AMBOS : ¡ arrrgh! Echemos un vistazo
Boğazı şiş, konuşamaz.
Tiene la garganta inflamada. No puede hablar.
Gözün ne zamandır böyle şiş?
¿ Cuánto tiempo llevas con el ojo así de hinchado?
Burada oturan, gözü şiş küçük bir kız vardı.
Había una niña sentada aquí con un ojo hinchado.
Gözün ne zamandır böyle şiş?
¿ Cuanto tiempo lleva tu ojo así de hinchado?
Senin belirleyebileceğin tek şey Roma'dan geçerken yüzüğünü mü öpeceği yoksa kıçına şiş mi sokacağı.
Vuestra elección es si su paso por Roma... estará marcado por un beso a tu anillo o por un atizador en tu recto.
Şuan şiş kebap yemek için cinayet bile işlerim.
Mataría por un souvlaki ahora mismo.
Ayağımdaki sinir şiş.
Es un nervio inflamado en mi pie.
Hala biraz şiş ama inecek.
Todavía está un poco inflamado.
Senden çok güzel şiş kebap olacak.
Vas a convertirte en un kebab. ¡ Kebab!
Şiş kebap.
¡ Ah!
Çadır, bar, herkesi doyurmak... 300 tavuk tabağı, 300 sebze tabağı ve Gupta adında bir beyinsizin özel sipariş ettiği kısık ateşte pişmiş şiş kuzu.
¿ La carpa, el bar, alimentar a todos? 300 platos de pollo, 300 platos vegetarianos. Y un cordero asado a fuego lento pedido especialmente por algún idiota llamado Gupta.