Unuttuk Çeviri İspanyolca
729 parallel translation
Ne çabuk unuttuk!
¡ Qué rápido olvidamos!
Albay ve karısını unuttuk.
Nos olvidamos del Coronel y su esposa.
- Söylemeyi unuttuk.
- Olvidamos decírtelo.
Bunu unuttuk. Ukala olmakla fazla meşgulüz.
Estamos muy ocupados haciéndonos los listillos.
- Sormayı unuttuk.
- Se nos olvidó preguntarle.
Ocakta pişen yemeği unuttuk.
Se nos va a quemar la comida que está en el fuego.
Tamamen unuttuk.
Nos habíamos olvidado.
Başka neyi unuttuk acaba?
¿ Qué hemos olvidado?
- Bekle! Bir şeyi unuttuk!
- Nos olvidamos de algo.
- Olanları çoktan unuttuk.
- Ya lo hemos olvidado.
Adamı unuttuk.
Eh, nos olvidamos de él.
Samurunu unuttuk.
Se nos olvidaban las pieles.
Yeri söylemeyi unuttuk.
Olvidamos decir dónde.
Unuttuk mu?
¿ La hemos metido?
Üşütük herifi unuttuk.
Nos olvidamos del lunático.
Gün geldi bu farkı unuttuk.
Hoy son lo mismo.
Olamaz. Partiyi unuttuk.
¡ Caramba!
Kızlarla nasıl konuşulduğunu unuttuk.
Olvidamos cómo hablar a las chicas.
Konuşmayı unuttuk, bağırarak anlaşıyoruz.
Nadie sabe hablar, sólo saben gruñir.
- Rahibi getirmeyi unuttuk!
- ¡ Nos olvidamos del pastor!
Ben ve küçük Eli, unuttuk.
Little Eli y yo lo habíamos olvidado.
- Tamamen unuttuk.
- Se nos había ido de la cabeza.
Bir şeyi unuttuk.
Nos hemos olvidado de algo.
Peki Hastings, bütün nefretim geçmişte kaldı ben de, ailem de, unuttuk her şeyi.
Hela aquí, Hastings. No volveré a recordar pasados resentimientos. Por mi felicidad y la de los demás.
Önce şu Johnson'ın malını al, çünkü dün unuttuk.
Por cierto, saca lo de Johnson primero, nos olvidamos ayer.
- Atları biraz unuttuk.
- Dejamos a un lado los caballos... y comenzamos con la gente.
Will, bilirsin, yaptığımız bu entrikada ikimiz bir şeyi unuttuk.
En todas las intrigas que armamos... olvidamos algo.
- Bir şey unuttuk mu?
- ¿ Se nos olvida algo?
Lanet olsun, ışık almayı unuttuk.
¡ Vaya! No les hemos dicho que nos dejen algo de luz.
Anne, desteyi bölmeyi unuttuk.
- Mamá, recuerda que no debes beber mucho.
Krallığın şanına yaptığın şeyi ne unuttuk ne de affettik. Ancak tehlike başgösterdiği zaman bir kralın görevi, verdiği kişisel hükümleri bir kenara bırakmak olmalıdır.
No hemos olvidado el mal que hiciste a nuestra real persona, pero ante el peligro, el Rey debe pensar en el bien de sus vasallos.
Neredeyse onu unuttuk.
Casi la había olvidado.
Baron, özür dilerim seni unuttuk.
¡ Barón! ¡ Excusadme!
Diyelim ki herşeyi unuttuk.
Olvidemos todo eso.
Sohbet ettik. Yargıcı tamamen unuttuk.
Los vecinos vinieron con cerveza y charlamos a la luz de las velas.
Korkarım ki Cumhuriyet Fransa'sında bunun önemini unuttuk artık.
Me temo que eso lo hemos olvidado en Francia.
Sizlere teşekkür etmeyi hiç unuttuk mu?
¿ Hemos olvidado agradecérselo?
Çiçekler için su getirmeyi unuttuk.
Nos hemos olvidado del agua de las flores.
Leone'yi tamamen unuttuk.
Nos hemos olvidado de Leone.
Saç filesini çıkarmayı unuttuk.
- La redecilla del cabello... quítatela.
Laetitia. Onu unuttuk.
Letizia, la olvidamos.
Geçen gece seni unuttuk evet ama... - Ama açıklayabiliriz.
Es por la noche... de acuerdo, te olvidamos... en fin, te explicaremos...
Asil miras, gurur duyulacak bir şeydir. Bunu Fransa'da unuttuk.
Hay que enorgullecerse de la herencia noble, algo olvidado en Francia.
Kısa seferimiz o kadar uzatıldı ki, zamanı unuttuk.
El crucero se extendió tanto, que perdimos noción del tiempo.
Kendimizi nasıl savunacağımızı unuttuk mu?
¿ Hemos olvidado cómo defendernos?
Niko'yu unuttuk.
Nos hemos olvidado de Nico.
Bir şey unuttuk kardeşinle ilgili.
Olvidamos algo acerca de tu hermana.
Yüzme havuzunu unuttuk.
Nos hemos olvidado de la piscina.
Hediyelerin üzerine etiket koymayı unuttuk.
Olvidé poner las tarjetas en cada regalo...
Keten yüklüğü unuttuk.
¿ Y el armario de la ropa?
Esmie'yi unuttuk.
¡ Esmeralda!