Yalnız mısın Çeviri İspanyolca
1,975 parallel translation
Yalnız mısın?
¿ Estás solo?
- Yalnız mısın?
- ¿ Estás solo?
- Yalnız mısın?
- ¿ Está solo?
Yalnız mısın?
¿ Está sola?
Yalnız mısın?
¿ Estás sólo?
Yalnız mısın?
¿ Estás sola?
Yalnız mısın?
¿ Estáis solos?
Ben L. Bay Namikawa, şimdi yalnız mısın?
Soy L. Namikawa-san, ¿ estás solo ahora mismo?
Bu gece yalnız mısınız beyler?
¿ Por qué solo esta noche, caballero?
- Burada yalnız mısınız?
# - ¿ Estás aquí sola?
- Yalnız mısın?
-? Y vos qué estás, solo?
Yalnız mısın yoksa süt oğlanı yardımcın buralrda mı?
Estamos solos? o está tu asistente todavía asechando por ahi?
Yalnız mısın sen?
¿ Te sientes sola?
Yalnız mısın? Güzel.
¿ Viniste solo?
Yalnız mısın?
¿ Eres soltera?
- Yalnız mısın?
¿ Estás solo?
Fakat sabaha kadar bekleyemeyecek bir talimat vermek zorundayım. - Yalnız mısın?
Pero tengo que informarte de algo que no puede esperar hasta mañana. ¿ Estás solo?
Mike, ben Carrie, yalnız mısın?
Mike, soy Carrie ¿ estás solo?
Evde yalnız mısın, Zack?
¿ Estás solo en casa, Zack?
Siz, burada, yalnız mısınız?
Oiga, usted, ¿ está aquí sola?
Yalnız mısın?
¿ estás solo?
Sen tapılacak birisin. Yalnız mısın?
Eres adorable, ¿ estas solo?
Bizi yalnız bırakır mısınız lütfen?
¿ Puede disculparnos, por favor?
Umarım bazı sınırları aşmıyorumdur ama bence, Lex sizi hiçbir zaman yalnız bırakmamalıydı.
Espero no pasarme de la línea pero, honestamente Lex nunca debería haberla dejado sola.
Kurucularımız karşılarına devleti olmayan... içimizde saklanmış, yalnızca askerlerimizi değil... uygarlığımızı da hedef alan düşmanlar çıkacağını akıllarına getirmemiştir.
Los padres fundadores nunca hubieran podido concebir enemigos sin Estado, escondiendose entre nosotros, que usan de blanco no nuestros soldados, pero nuestra civilizacion.
Hayatının... harcanabilir olduğunu düşündüğün, bu ailenin bir parçası olmayan, hiçbir zaman bir aileye mensup olmamış, senin mutluluğunu elinden aldığın yalnız arkadaşım.
La culpabilidad de su inocencia ya le ha costado a uno de ellos la vida y el otro ha sido empujado al límite.
Yalnız başına mısın?
¿ Viajarás solo?
Babamızın eve gelmesini beklerken yaşadığımız yalnızlık dışında, iyiyiz.
Un poquito solas, esperando a que papá llegase... Ahora estamos las dos muy bien!
Yalnız ve Irkçı mısın?
¿ SOLTERO Y RACISTA?
Misa, senin bir yere gitmen lazım ; fakat kimse seni görmemeli ve yalnız olmalısın.
Misa, necesito que vayas a un sitio,... pero deberás asegurarte de que estás sola y nadie te ve.
Beni bir dakika yalnız bırakır mısınız?
¿ Puedo tener un minuto?
- Vanessa, lütfen. Yalnız bırakır mısın?
- Vanessa, por favor, dame espacio.
Yalnızca sayısal değerler üzerinden mi değerlendirilecek yoksa ayrıca sınıfta takındığı tutumu ya da davranışları da göz önüne alacak mıyız?
Son puramente numéricas, matemáticas, ¿ o son también en función de la actitud... y de la forma que sustenta el papel de líder de la clase?
Bizi yalnız bırakamaz mısın?
¿ Pueden dejarnos solos?
burada yalnız mısın?
Estas aqui sola?
Bizi biraz yalnız bırakır mısınız lütfen?
¿ Podemos tener un poco de privacidad?
Ne yani, hiçbir şey olmamış gibi Serena'ya dönüp beni yalnız mı bırakacaksın?
¿ Vas a regresar con Serena como si nada hubiera pasado y me vas a dejar sola?
Karl, evli bir erkek, ne kadar nadiren yalnız bir hafta geçirebilir farkında mısın?
Karl, ¿ tú sabes lo raro que es para un hombre casado tener una semana entera para sí mismo?
Eğer Penny'nin senin için dünyadaki tek kadın olduğu olağan dışı varsayımı ve önermeyi kabul edersek ancak o zaman, randevuyu mahvettiğinde senin nasıl yalnız, soysuz, aksi bir ihtiyara dönüşeceğini tartışabiliriz.
Bueno, si aceptamos tu premisa y también aceptamos la sumamente improbable suposición de que Penny es la única mujer en el mundo para ti entonces lógicamente podemos concluir en que el resultado de arruinarlo te convertiría en un anciano solitario y amargado sin progenie.
Bu tip, sempatik gülümseme ve kırışık bakışların söylediği şey : "Keşke yalnız ölmeden önce eski arkadaşım, Ned'in babasını bulabilsem".
Sólo esa sonrisa amable y cálida con los ojos arrugados que dicen "desearía poder encontrar a mi viejo amigo, el padre de Ned antes de morir solo"
Yalnız başına iyi olacak mısın?
¿ Estarás bien sola?
Bir dakika bizi yalnız bırakır mısın?
Nos dejas solos un momento.
Buzz, bizi yalnız bırakır mısın, lütfen?
Uh, Buzz, ¿ podrías dejarnos solos por un momento?
Üç ev ilerdeki hanım Bay Taft'ın boşanmış ve yalnız yaşayan biri olduğunu söyledi. Geçen akşam Bay Monroe'yle tartışmışlar.
Según la señora de tres casas más abajo, un señor Taft, divorciado y que vive solo... tuvo anoche una pelea con el Sr. Monroe.
Yalnız mısın?
¿ Soltera?
Lütfen bizi yalnız bırakır mısın?
Por favor, déjanos en paz.
- Bizi yalnız bırakır mısın?
- ¿ Nos dejarías solos, Harry? - ¿ Por qué?
Lisbon, bizi bir dakikalığına yalnız bırakır mısın?
Lisbon, ¿ nos dejarías a solas un momento?
Bizi yalnız bırakır mısın lütfen?
¿ Pueden dejarnos solos, por favor?
Ama söyle bana bu işte yalnız mısın?
Pero dime, ¿ lo has hecho solo? ¿ Ideaste tú el plan?
Evdeki ilk yalnız hafta sonuna hazır mısın?
¿ Preparado para tu primer fin de semana solo?
yalnız mısınız 41
misin 24
mısın 19
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnızsın 42
misin 24
mısın 19
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız mı yaşıyorsun 33
yalnız değilsin 86
yalnız değilim 65
yalnız kalmak istiyorum 88
yalnızdı 24
yalnız bırak beni 49
yalnız değil 26
yalnız mı 151
yalnız bırakın 16
yalnız mı yaşıyorsun 33
yalnız değilsin 86
yalnız değilim 65
yalnız kalmak istiyorum 88
yalnızdı 24
yalnız bırak beni 49
yalnız değil 26
yalnız mı 151
yalnız bırakın 16