Çok farklı Çeviri İspanyolca
6,710 parallel translation
Eğer bir yere birçok fotoğrafçı koyarsanız.. Çok farklı resimler çekeceklerdir.
Podemos poner muchos fotógrafos en un mismo sitio, siempre sacarán fotos muy diferentes
aynı türler, çok farklı ekosistemlerde, Çok farklıca evrimleştiler.
Las mismas especies, en ecosistemas muy diferentes, han evolucionado de manera muy diferente.
Sabit diskini aldılar ve suça ortaklık yaptığını gösteren bir şey bulurlarsa Neal ile durumlarınız çok farklı olur.
Ahora tienen su disco duro, y si no hay nada en él que diga que haya sido instigado o asistido, Neal y tú estaréis en dos situaciones muy distintas.
Sesimiz kulağa aynı geliyor ancak bazı kelimeleri çok farklı yazıyorum.
Sueno igual pero deletreo algunas palabras muy diferente.
Çok farklı işlere sahip olduğunu söyledi.
Dijo que eras dueño de muchos locales de diferentes negocios.
Çok farklı evrenler var değil mi?
Muchos universos, ¿ verdad?
- Bu çok farklı bir şey.
Esto es algo diferente.
John LEE serbest fon yöneticisi olarak bilinir ama çok farklı biridir aslında.
Es sabido que John LEE es un conocido inversor y financista, pero eso no es lo que es en realidad.
Sosisleri çok farklı.
La salsa es un poco diferente.
Dünya onlara çok farklı görünüyor.
Para ellos, el mundo es muy distinto.
Onların bölgeleri 300 metrekare olabilir... ve bir çok farklı koku ile işaretlenir.
Su territorio puede abarcar hasta 300 metros de ancho. Lo marcan con un olor característico.
Artık çok farklı.
Es una realidad diferente.
Çok farklı olmuşsun.
Es... Estás muy cambiada así.
İllüzyonları diğerlerinden çok farklı kulvardaydı.
Sus ilusiones estaban a un nivel diferente... de los demás.
Tabii onunki çok ama çok farklı sebeptendi.
Claro que fue por una razón completamente diferente.
Tarzlarımız çok farklıydı.
Teníamos estilos completamente diferentes.
Sanatçının öyküyle ilgili pek çok farklı düşüncesi olacaktır.
Así que, cuando llegas a tu trabajo, cuando has tenido todo tipo de ideas, tienes que seleccionar...
Yağlıboyanın doğal olarak artan şeffaflığından çok farklı bir durum bu.
Eso es algo muy diferente de, digamos, el aumento natural de la transparencia.
Ama Kang In, sen de fark ettin mi... Yi Kyung öncekinden çok farklıydı.
Pero oppa, conoces a Yi Kyung... parece tan diferente que la última vez.
Hoşlanıyorum. Ama meğer çok-çok farklıymışız.
Me gusta, pero parece que somos demasiado diferentes.
Ben, sürekli benden çok farklı erkeklerle çıkıyorum ve gayet iyi anlaşıyoruz.
Solo digo que yo salgo siempre con tíos que son diferentes de mí y nos llevamos bien.
Çok farklı bir dönem.
Muy distinta.
Sabrina takıldığım kızlardan çok farklı.
Sabrina es solo demasiado diferente del resto de chicas con las que me he enrollado.
- Çok farklıyız. - Biliyorum.
Somos muy diferentes.
Onlar dönüştürülüyorlar doğru ama senin istediğin gibi bir dönüşme çok farklı bir şeydir.
Cierto, están siendo convertidos, pero ser convertido de la forma que quieres, bueno... eso es muy diferente.
- Hayır, çok farklı.
- Esto es muy diferente.
Evet, eskiden çok farklıydı siklete göre ayrımlar, kurallar falan yoktu, o yüzden herşey çok vahşiyceydi.
Sí, era bastante distinto entonces... sin clases de peso, sin reglas, sin nada, era más... era bastante más salvaje.
Bir şeyi istemek ve başarmak çok farklı iki şeydir.
Querer algo y conseguirlo son dos cosas bien distintas.
- Çok farklı bir fikir.
- Es una idea... muy rara.
Kamp 4'teki içki âlemleri, Yosemite Milli Parkı'ndaki, çok farklı bir grup değerle çelişiyordu.
Pero la bacanal beatnik en Camp 4 entraba en conflicto con un grupo de valores muy diferentes en Yosemite.
Çok farklı görünüyor.
Se ve tan diferente.
Ama, ryan ve jay çok farklılar.
Pero... pero... pero Ryan y Jay son diferentes.
Sanırım sevgiden anladığımız şey çok farklı.
Me temo que tenemos distintas definiciones para esa palabra.
Artık çok farklı görünüyorsun... Saçın.
Luces tan diferente, tu cabello.
Çok farklıydık.
Éramos muy diferentes.
Gerçek hayatta oynamakla rüyadayken oynamak birbirinden çok farklı.
Jugar en la vida real es completamente diferente a jugar en mis sueños.
Terra Enstitüsü'nden önce ki pürüzsüz merayı ve şimdiki tamamen iyileşmiş ekosistemin farklılıklarını not etmek çok ilginç.
Es muy interesante observar la diferencia de cómo era antes el Instituto Terra, con pastos lisos como este y el otro, un ecosistema completamente recuperado.
Oradaki gazeteciler haberlerin görüntülenme sayısına göre para alsalardı Times'ın ana sayfası çok daha farklı olurdu.
Si esos periodistas cobrasen por cada persona que lee sus historias, la primera plana del Times sería muy diferente.
Ve daha farklı olmadığı için de bu haberleri çok az insan okuyor.
Y como no es muy diferente, hay muchas menos personas que leen sus historias.
Bu ailedeki herkes çok zevkli ama herkesin zevki farklı.
Todos en esta familia tienen buen gusto. Solo que diferente.
Hayır, çok farklı.
Ahora me siento mal.
Bugün biraz farklı bir şey deneyeceğim. Bu resimde çok fazla ayrıntı yok. Hakkında konuştuğumuz pek çok resme göre daha soyut bir resim bu.
Voy a probar hoy algo un poquito nuevo, debido a que la pintura es bastante más abstracta que la mayoría de las que hablamos, así que vamos a dedicar un momento a unos dibujos táctiles.
Bu kesinlikle çok daha farklı bir kitleye hitap ediyor.
Obviamente, esto estaba dirigido a otro público.
Çok küçük farklılıklar var.
Hay un pequeño giro a todo.
Temelde, insanların alışık olduğu şeylerden çok daha farklı.
Básico, pero... muy lejos de las condiciones a las que estas personas están acostumbradas.
Kulağa daha çok aralarında farklılık olmayan bir ayrım gibi geliyor.
Eso suena como una distinción sin una diferencia.
Çünkü eğer ben ve kardeşlerim için başkası da aynı şeyi yapsaydı adım gibi eminim ki tarih çok daha farklı gelişirdi.
Porque si alguien hubiera hecho lo mismo por mis hermanos y por mí estoy seguro que cierta historia se habría desarrollado diferente.
Pekala, Lina ve ben çok benzer olabiliriz, ama farklı olduğumuz bir durum var.
Bien, Lina y yo podemos ser parecidos, pero nos diferenciamos en algo...
Evimizden çok da farklı değil.
No es tan diferente de casa.
Bizler kalitesiz insanlardan çok, farklı iki insanmışız.
Sí. Éramos dos personas diferentes y una más inferior que la otra.
Eğer imkanım olsaydı, daha farklı yaparım dediğim çok şey var.
Hay muchas cosas que podría hacerlas diferente en mi vida si tengo la oportunidad.