Farklı mı Çeviri İspanyolca
8,797 parallel translation
Peki Brezilya'daki kötü ruhlar buradakilerden farklı mı?
¿ Los poltergeist en Brasil son distintos a los de aquí?
Her takıldığın öğrencini arkadaşlarınla tanıştırır mısın, yoksa ben farklı mıyım? Bu sorunun doğru cevabı var mı?
Tú... ¿ llevas a todos los estudiantes que te tiras... a conocer a tus amigos, o yo soy especial?
- Yeni numuneler farklı mı ki?
- ¿ Las nuevas muestras son diferentes?
Yeni numuneler farklı mı ki?
¿ Las nuevas muestras son diferentes?
Bu üç kızın babaları farklı mı yoksa?
Es obvio que estas tres niñas tienen un padre distinto.
Ne yazık ki Larue Hanım vampirlerden hoşlanmıyor. Ona, toplumumuzun farklı bir soydan ve ince zevk anlayışından oluştuğunu göstermeliyiz.
Desgraciadamente, la Srta. Larue desprecia a los vampiros, y necesitamos mostrarle que nuestra comunidad está formada por... una nueva raza con nueva sofisticación.
Olaylara farklı bir açıdan baktım ve bir karar aldım.
¿ Sabes? , he visto las cosas desde una nueva perspectiva. Y he tomado una decisión.
Peki sen farklı bir şeyler hissediyor musun tatlım?
¿ Tú te sientes distinto, querido?
Bugünün gerçekten farklı olmasını istiyorum, bu yüzden gidip bunları satın aldım.
Realmente quería que hoy fuera distinto, así que fui a comprarlas.
Altı farklı "Savaşı nasıl kazandım" hikayesi dinledim.
He oído seis historias diferentes de : "como pasé la guerra".
Arkadaşım onun farklı renkte gözleri olduğunu.. .. unutmamam gerektiğini söylemişti.
Sin embargo, esta persona dijo que no lo podía olvidar porque tenía dos ojos de diferente color.
Göz önüne alındığında bu kadar süre ben de mahsur kalsam,... bundan farklı olmazdım.
Considerando el tiempo que ha estado atrapado, no estoy seguro
Yüzünü beyaza boyayıp insanlar farklı davranacak mı diye bakacağın şu tuzak habercilik tarzı şeylerden mi yapacaksın?
¿ Vas a hacer esas cámaras ocultas... donde te disfrazas de blanco y ves si la gente te trata diferente?
Farklı kostümlerim hazır, kakao yağımı aldım kafiye sözlüğüm de burada.
Tengo mis cambios de vestuario, mi mantequilla de cacao... mi diccionario de rimas.
Komşuluk anlayışımız farklı sanırım.
Supongo que tenemos una idea distinta de lo que quiere decir eso.
İyiymiş, adamım. Bu sefer işler farklı olacak.
Esta vez, las cosas serán diferentes.
Yoksa parmağını altı farklı yerinde kırarım ve güneş görmeyen yerine sokarım.
Agente Hobbs, ¿ no?
Hâlâ buraya naklini isteyip, farklı dosyalar üzerinde çalışır mısın?
¿ Todavía piensas en pedir una transferencia? ¿ Trabajar en un caso diferente tal vez?
Eğer gidersem geri döndüğümde farklı biri olacağım.
Si voy... seré diferente cuando regrese.
Seninle yemeğe çıktım çünkü sende farklı olan bir şeyler var.
Salí contigo porque... hay algo distinto en ti.
Onunla tanıştığım zamanlar daha farklıydı.
Era distinta cuando la conocí.
yarışmacılar bağlandı, bulmaca yerleşti farklı elementler birleşti bakalım bir araya getirebielcekler mi?
los contendientes se estan enfrentando, rompecabezas establecido, Varios elementos están siendo enlazados, Ahora vamos a ver si ellos pueden encontrar la manera de ponerlos a todos juntos,
Ben daha farklı hatırlıyorum sanırım.
Creo que lo recuerdo diferente.
Bu masada Hector'la düzinelerce kez oturdum ve her zaman farklılıklarımızı halledebilmeyi ve uzlaşabilmeyi başardık.
Me senté a charlar miles de veces con Héctor en esta misma mesa y siempre estuvimos dispuestos a arreglar nuestras diferencias, a negociar.
Sanmıyorum, bu ev için Richard'ı ikna etmemiş ve Luke'a iş bulmamış olsaydım bahse girerim farklı olurdu?
Apuesto que sería diferente, ¿ dónde estarías si yo no hubiera convencido a Richard sobre esta casa, y ayudarlo a Luke a conseguir este trabajo?
Sanırım bu sefer farklı olacağını düşündüğüm için geldim. Sonunda yardım edebilecektim.
Supongo que pensé que viniendo aquí esta noche, sería diferente, que finalmente podría ayudar,
Farklıyım ben.
No soy como él.
Ve üst kısım, bugün kullanılan akrilikten farklı olarak vulkanitten yapılmıştı.
Y la parte de arriba estaba hecha de vulcanita en vez de acrílico como se usa hoy en día.
Avladığımız onca iğrenç şeye rağmen, buraya bayağı farklı birşey inşa ediyorsunuz.
O bien estamos haciendo una gran cantidad de cacerías o está construyendo algo muy diferente aquí.
Bir İnfaz Warrant'ı için iki farklı ayarlama mı?
¿ Asignando dos veces una orden para matar?
- Artık 110 kg basabiliyorum, farklıyım.
- Puedo levantar 250 ahora. Soy diferente.
- Farklıyım artık.
- Soy diferente.. - Bien..
- Yeter. Canımız her istediğinde polise anlattığımız hikâyeyi değiştirip farklı bir biçimini anlatamayız.
No podemos ir cambiando historias con la policía, contando distintas versiones cada vez que queremos.
Ar Rissalah gerçek. Ama politik farklılıklarımıza rağmen bana bunu borçlusun.
Ar Rissalah es real, a pesar de nuestra diferencias políticas.
Farklılıklarımız oldu, evet.
Sé que hemos tenido nuestras diferencias.
Artık farklı olduğunu ve ilişkimizin olduğundan olduğundan öteye gitmeyeceğini kabullenmek zorundayım.
Tengo que aceptar que ahora es diferente... y que nuestra relación no será lo que era.
Dumandan çıktığımda vücudumdaki her hücrenin farklı bir elektrik akımı vardı.
Cuando salí de la niebla, cada célula de mi cuerpo tenía una carga eléctrica diferente.
Sayısız insanın kendi farklılıklarını profile döktüklerini görecek kadar uzun bir hayat yaşadım.
He vivido suficiente como para ver a incontables personas... marcadas por sus diferencias.
Bu yüzden farklı bir yaklaşım sergiledim.
Así que tomé un enfoque diferente...
Seninle birbirimize çok benziyoruz ikimizin de dışarıdan görünen hayatımız farklı. Ama asıl kişiliğimizi kimsenin göremeyeceği kadar derine gömüyoruz.
Sabes, tú y yo nos parecemos mucho... ambos viviendo una vida en apariencia... pero lo que somos en realidad... lo enterramos muy adentro... donde nadie pueda encontrarlo nunca.
Eğer yardımı olacaksa tamamen farklı bir masada oturabilirim.
Puedo sentarme en una mesa completamente diferente... si eso ayuda. Está bien.
Bir takım elbise giyiyor ve sabahları tıraş oluyorum diye farklı olduğumuzu mu sanıyorsun? Değiliz.
¿ Piensas que porque estoy usando un traje y estoy bien afeitado somos diferentes?
Şeker taneleri, vanilya çekirdeği iki farklı eyaletten gelme üç farklı çiftliğin sütü periyodik cetvelden gelme birtakım kimyasallar ve sana servis yapan adamın elinden toprak.
Granos de azúcar, vainas de vainilla leche de tres granjas distintas de dos estados... un conjunto de químicos sacados de la tabla periódica... y suciedad de la mano del hombre que la sirvió.
Farklı biri olacağım!
¡ Voy a ser diferente!
Sanırım Justin ve ben, farklıyız birbirimizden ve o hep çalışıyor.
Pero... creo que Justin y yo, somos en cierto modo distintos, y ahora él trabaja todo el tiempo.
Vardığımız yer farklı olmazdı ama varış şeklimiz daha iyi olabilirdi.
Probablemente no como terminamos, pero la trayectoria podría haber sido mejor.
Benim Amerika Çalışıyor programım kapsamındaki işlerde kadın ve erkeklerin ücretlerinde herhangi bir farklılık olamaz diye bir koşul olacak.
Y bajo el programa de AmeTra, habrá una disposición donde no puede haber disparidad en el salario de hombres y mujeres.
Farklı bir yaklaşım denemek istediğini söyledin.
Dijiste que querías probar con un enfoque distinto.
Yalnızca bu geceki, geçen ayki, ve geçen Mart'tan... beş farklı kesit almam lazım.
Solo debo empalmar cinco tomas diferentes... de anoche y... algunas del mes pasado, y de una sesión que hizo en marzo.
Sanırım biz çok farklıyız, Büyükanne.
Creo que somos muy diferentes, Abuela.
Ama orada kaldıkça, dünyaya farklı gözlerle bakmaya başladım.
Pero al mayor tiempo que me quedé, empecé a ver el mundo diferente.