English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Arkadaşımız

Arkadaşımız Çeviri Fransızca

13,515 parallel translation
NSA'deki arkadaşımız Ajan McNally ile az önce konuştum.
Je viens d'avoir notre meilleur ennemi, l'agent McNally de la NSA.
Sanırım arkadaşımızın ne söylemeye çalıştığını çözdüm.
Je pense avoir trouvé ce que notre ami veut nous dire.
Yüzbaşı kusura bakmayın ama arkadaşımız 7.5 metrelik bir kütüğün üstünde sürükleniyor.
Capitaine, avec tout mon respect, c'est notre amie là bas qui flotte sur sur un morceau de bois de 20 pieds.
Arkadaşımız, laptopun sinyalini New York'taki FBI binasında buldu...
Donc notre ami a localisé le signal de l'ordinateur portable Au FBI à New-York.
Bunun bir zaman kaybı olduğunu düşünüyorum, fakat ortak arkadaşımız ısrar etti... ve bu adam duygulanmak üzere, bu yüzden bir şey denemek için yeterince umutsuzum.
C'est une totale perte de temps, mais notre ami commun a insisté, et ce type va être déplacé, donc je suis assez désespérée pour tout essayer.
Bizim arkadaşımız.
C'est l'un de nos amis.
Ve şimdiki konumuzsa,... bu kısımda yüksek miktarda bir para yığınının kaybedilmesinin yanı sıra,... görünüşe göre arkadaşımız Kid ürünlerini paravan olarak kendi anlaştığı ortaklarına satma işindeymiş.
Voici le topo, excepté avoir perdu un pilier majeur de ce Chapter, il semblerait que votre ami Kid avait l'habitude de donner des produits à ses amis dealer
Arkadaşımız öldü biliyorsunuz değil mi?
Vous savez, notre ami est mort, monsieur.
Arkadaşımız Abby Sciuto işimize dönmemizi istiyor.
Écoutez.
- Ortak arkadaşımızı bunun için çağırdım.
J'ai invité une amie commune.
- Lois ile yakın arkadaş mıydınız?
Vous et Lois êtes bonnes amies?
Eski bir kız arkadaşımı aramalıyım önce.
Après ça je vais appeler une ex-copine.
Birlikte yaşadığımız için beni aramana gerek yoktu sonuçta. Ama o zekiler okuluna gidince ve etrafını süper zekâlar sarınca arkadaş kalacak mıyız?
Genre, on vit ensemble, donc tu n'as pas besoin de m'appeler, et une fois que tu seras partie dans ton école de surdoué entourée par un tas de cerveaux intelligents..
- Şimdi arkadaş mıyız yani?
Alors maintenant nous sommes amis?
O benim sadece eski kız arkadaşım değil aynı zamanda eski karım!
C'est pas que mon ex-copine, c'est aussi mon ex-femme!
Kız arkadaşın ilk kez evine geliyor ve sen Nick'ten yemek yapmasını mı istedin?
Ta petite amie vient ici pour la première fois, et tu demandes à Nick de cuisiner?
5 parasızım kalabileceğim bir arkadaşım bile yok.
Pas d'amis chez qui squatter.
Adınızı arkadaşım Margaret Gibson'dan aldım.
C'est mon amie Margaret Gibson qui m'a donné votre nom.
Arkadaşınızın / Aile bireyinizin / Evcil hayvanınızın ölümünü aydınlatmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
Je ferai tout mon possible pour résoudre le mystère de la mort de votre ami / membre de votre famille / animal de compagnie.
Küçük kızlarımızın birbirini sevmemesini arkadaş olamayacakları gibi düşünmeyelim.
Ne laissons pas nos petites filles ne s'aimant pas se mettre en travers de leur amitié.
Ben kız arkadaşıyım.
- Je suis sa copine.
Eğer daha iyi hissetmeni sağlayacaksa yeni kız arkadaşımın aklı fikri konuşmak ve duygularımızı paylaşmakta.
Si ça te fait te sentir mieux, ma nouvelle copine est à fond dans la parole et le fait de partager nos sentiments.
Arkadaşınızı doğrarken Bay Durst, bacağının önce hangi kısmını testereyle kestiniz? "
M. Durst, la jambe de cet ami que vous avez démembré. "
- Kız arkadaşım, Juliette. - Ben Juliette.
C'est ma copine, Juliette.
- Kız arkadaşım öyle diyor.
Enfin c'est ce que ma chérie m'a dit.
Liza Minnelli'yle oyun arkadaşı mıydınız?
Vous étiez amie avec Liza Minelli?
Blaze, onunla çok ortak yanımız olduğunu ve arkadaş olabileceğimizi düşünmüş.
Blaze pensait que lui et moi... avions beaucoup en commun, qu'on pourrait être amis.
İyi arkadaş olamaz mıyız?
On peut être meilleurs potes?
Benim kız arkadaşım yoktur.
- Je n'ai pas de petites amies.
Bu sabah evimde kız arkadaşımla kahvaltı ettim ve sonra beni buraya getirdi.
Je prenais le petit déjeuner à la maison avec ma copine, ensuite elle m'a conduit ici.
- Kız arkadaşımı ziyaret ediyorum.
- Je viens voir ma petite-amie.
Kız arkadaşım ve ben önceki gece biraz dans etmeye gitmiştik.
Avec ma copine, on a été danser l'autre soir.
Ayrıca... Kızımın yeni bir erkek arkadaşı var.
Ma fille a un nouveau petit ami.
Web portalına ulaşan tek bilgisayarın o olup olmadığına baktı mı arkadaşınız?
Ton ami a vérifié si l'ordinateur portable était le seul à accéder au site?
Stay Puft Marshmallow denen adamın kız arkadaşımın fotoğraf pozlarını göstermesini istemiyorum.
Je ne veux pas qu'il ressemble au bonhomme Michelin pendant la séance photo de ma copine.
Siz ikiniz kız arkadaşımı utandırdınız.
Vous avez mis ma copine dans l'embarras.
Arkadaşınızı bir kutuya soktuğum için hayatım boyunca hapse atacaksınız beni.
Tu me mets en cellule pour le restant de ma vie parce que j'ai mis un de vos amis dans une boite.
- Gerek yok. Ama arkadaşınızı öldürdünüz Bay Clarke.
Mais vous avez tué votre ami, M. Clarke.
Üniversitede kalbini kıran kız arkadaşı mı?
Une petite amie qui lui a brisé le coeur?
Arkadaşım Bay Kotomichi bavullarınızı alacak.
Mon associé, M. Kotomichi, s'occupera de vos bagages.
Evet, Stella başımın etini yiyor. Eski kız arkadaşımın avukatı, geciktirilmiş borçlar için yakamda, İpotekli mallarım var, IRS var!
Ouai, Stella me casse les couilles, mon ancien avocat est sur mon dos pour des impayés, j'ai une hypothèque, et des impôts à payer!
Bir dost kaybettim, ve de kız arkadaşımın güvenini.
J'ai perdu un ami, et la confiance de ma copine.
Senin öldürmeye yeminli olduğun kız arkadaşımı.
Que tu as juré de tuer.
Kid'in ölümünden beri kız arkadaşı Red'e ne olduğunu merak ediyordum.
Je m'étais demandé ce qu'était devenue la petite-amie de Kid avant qu'il ne meurt.
- Ben Liam'ın kız arkadaşıyım.
- Je suis la copine de Liam.
- Evet, bu da benim arkadaşım Dave. - Ahbabız biz.
Oui, et voici mon ami Dave.
- Kız arkadaşımı yemeğe götürecektim.
J'emmène ma copine au restaurant. Ouais, vas-y...
Sen bana para ver. Bugün kız arkadaşımın doğum günü, bugün çok mutluyum.
C'est l'anniversaire de ma copine, Je veux l'impressioner.
Ben de kız arkadaşımın ağabeyiyle tanışmaya geldim.
Et moi, le frère de ma copine.
Kız arkadaşın mı?
Votre petite-amie.
Biz, arkadaşız, iş ortağıyız ama "takım" demek görev demek, amaç demek.
On est amis, bien-sûr, et collègues, mais "équipe" implique une mission, un but.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]