English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Başka bir şey yok

Başka bir şey yok Çeviri Fransızca

2,307 parallel translation
Şimdilik, bazı ucuz gazetelerin uydurduğu söylentiden başka bir şey yok.
Ce n'est qu'une rumeur dans un magazine people.
Yapacak.. başka bir şey yok.
Vous savez quoi? C'est fini, vous pouvez partir.
Başka bir şey yok değil mi?
Autre chose?
Elimizde zamandan başka bir şey yok.
Prenez votre temps, vous avez tout votre temps.
Dünle ilgili hatırladığınız başka bir şey yok mu?
Vous ne vous souvenez de rien d'autre de la journée d'hier?
Elimizden gelen başka bir şey yok.
On ne peut rien faire de plus.
Karşılığında verebileceğim başka bir şey yok mu?
Il n'y a pas d'autre moyen?
- Biliyorum. Bunlar olmasa, bugünlerde yaptığımız başka bir şey yok.
Je sais, mais je n'ai pas d'autre moyen d'attirer ton attention ces jours-ci.
- Başka bir şey yok.
- Il ne reste rien.
Çantanda üç yüz dolardan başka bir şey yok.
500. C'est ma part d'un pari idiot gagné par Bobby.
Beni buradan çıkarmak için yapabileceğin başka bir şey yok mu?
Vous pouvez pas me sortir de là?
Tamam bunu geri alıyorum çünkü çöp kutusunda sakızdan başka bir şey yok ve o da bana ait.
Je le récupère uniquement parce qu'il n'y a rien dans la poubelle - sauf mon vieux chewing-gum.
Tuvalette şu hamamböceği otelinden başka bir şey yok.
Rien derrière les toilettes, sauf ce piège à cafard.
Bize anlatabileceğiniz başka bir şey yok mu?
Que pouvez-vous me dire sur lui?
Bana söylemek istediğin başka bir şey yok mu?
Il n'y a rien d'autre que tu voudrais me dire?
Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
On ne peut rien faire.
Başka bir şey yok.
C'est tout.
Başka bir şey yok, tamam mı?
Il n'y a rien d'autre.
Bu dünyada gizemden başka bir şey yok. Çok kısa bir süreliğine buradayız.
Ce monde n'est qu'une brume et nous ne sommes ici que pour un bref instant.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux rien faire.
Hayır yeni isimler ya da başka bir şey yok Ancak kaynağımız bize size göndereceğimiz önemli belgeler verdi
- Non, nous n'avons pas de nom nouveau mais la source nous a fourni des documents tres importants.
"Dünya'da bu kadar parlak ve narin başka bir şey yok."
" Rien au monde n'est plus éclatant et délicat que vous.
Tek isteğim biraz müzik yapmak ama burada sahip olduğum problemlerden başka bir şey yok.
Je veux jouer, et voici le problème qui m'embête :
Elimde pişmanlıklardan başka bir şey yok.
Je n'ai que des regrets.
Söyleyecek başka bir şey yok mu?
Vous avez des choses à ajouter?
Tanrı'nın bizden istediği başka bir şey yok mu?
Ce que Dieu attendait de nous?
Çünkü açık söylemek gerekirse, beni bu kadar heyecanlandıracak başka bir şey yok. Sonunda seninle ve şirketinle iş yapacak kadar.
Car, honnêtement, Julie, je suis enthousiaste... de travailler enfin avec vous et votre société.
Yara izlerinden başka bir şey yok.
Il reste juste des tissus cicatriciels.
Söylemek istediğin başka bir şey yok mu, Quentin?
T'as rien à lui dire?
Başka bir şey yok mu?
Il n'y a rien d'autre?
Başka bir şey daha söyleyeyim, sahada bana cevap vermek yok!
D'autre part, sur le terrain, on la boucle.
Bak bana bir şey borçlu olmadığının farkındayım ama beni dışarı atmak üzere olduğunuzun farkındayım ve benim... benim gidecek başka yerim yok.
Je sais que tu ne me dois rien... et je sais bien que vous allez me mettre dehors, et... Je n'ai nulle part où aller.
Oturmuşsun karşısına başka bir şey yaptığın yok!
Tu es toujours collée à cette radio.
Başka bir şey yok.
On n'a rien trouvé.
Ama beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Hepsi bu mu?
Mais il faut attendre.
Her yerde kötü haberden başka bir şey yok.
Partout.
Sence başka bir şey olması ihtimali yok mu, Millie?
Crois-tu que quelque chose d'autre lui soit arrivé?
Ama katil olmayan komşuna yani bana yardım etmenden başka yapacağın bir şey yok.
Mais tu peux rien y faire à part aider une voisine qui n'est pas une meurtrière... moi.
Kendini kızının öldüğüne inandırmış, ve ona umuttan başka verebileceğim bir şey yok.
Elle croit que sa fille est morte et je ne peux rien lui donner, aucun espoir.
Artıklara bakarsak palto, pijama veya başka bir şey olma ihtimali yok.
Pas assez de résidus pour que ce soit un manteau, un pyjama ou quoi que ce soit.
Korkudan başka korkacak bir şey yok bir de betondan ama ben buradayım adamım.
T'as rien à craindre, sauf la crainte elle-même et le béton. - Je suis ici, mon gars.
Televizyon izlemek ve bir şeyler okumaktan başka yapılacak bir şey yok.
Rien d'autre à faire que la télé.
Başka bir şey yok mu?
Rien d'autre?
İyi mi değil mi fikrim yok. Endişeliyim. Şu an başka bir şey düşünemiyorum.
J'ignore totalement si elle va bien, je suis inquiète... j'arrive pas à penser à autre chose.
Başka bir şey yok.
Rien d'autre.
Beklemekten başka yapacak bir şey yok.
Il n'y a plus qu'à attendre.
Gerçekten çok güzel, benzersiz, başka bir yerde böyle bir şey yok.
Vraiment beau, unique, incomparable.
Başka bir şey demek yok.
Pas un mot!
Başka teselli edinecekleri bir şey yok.
C'est tout ce qu'il leur reste. C'est cruel.
Ama John, başka yapabileceğim bir şey yok.
Mais je n'ai pas le choix.
Güzel. Bana verebileceği başka bir şey yok.
C'est tout ce que je veux de lui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]